Categories: esinti

Bütünlenmek için

“Kelime bir sapan gibi kişinin ağzından fırladığında onun arkasında şekilsiz bir uzantı vardı. Ve aslında biz o kelimeyi değil uzantıyı algılıyorduk. Uzantı değişik formlarda oluyordu. Duygu ve düşünce bileşkesi olduğunu sandığım o şey, kelimenin arkasına gizlenerek hedefine doğru ilerliyordu!
O an, tartışma-anlaşamama dediğimiz şeyin neden olduğunu net biçimde gördüm.
Kelimenin sözlükte bir anlamı var ve biz onu biliyoruz. Ama bize fırlatılan kelimenin arkasındaki sözlükte yazılı değil ve bilinçaltımız o yazılı olmayan şekilsiz uzantıyı fevkalade algılıyor. Ve bu kelimeye karşılık verirken de sözlük anlamına aldırmaksızın algıladığı anlam üzerinden ve yine üç boyutlu kelimeler fırlatıyor.

Bilinçli düzlemde ise bu konuşma, iki boyutlu düzlemdeymiş gibi varsayılıyor. Bu durumda olanla, olduğu sanılan oldukça farklı, üstelik ironik.

O halde biz nasıl olur da kelimelerle anlaştığımızı iddia ederiz?” sa

Bu pasaj eskilerden  ve gerçekten bende esaslı bi uyanmaya sebep olan bir vizyondan geriye kalanlardı.

Yazdığımız ya da söylediğimiz şeyler ancak onu bilenlere hatırlatıcı olur, ki bu işlevi de asla küçümsemiyorum çünkü bildiğimiz çok şey var ama hatırladıklarımız onlardan az. Ayrıca belli belirsiz his ya da görü şeklinde bildiğimiz şeyleri kendi eril yanımıza ya da başkalarına anlatabilmek için bi “ifade şekline” ihtiyacımız var ve bu sanıldığı gibi yalnızca paylaşma dürtüsünden de gelmiyor, eril yanımız bizim bütün olmamız için şart, olmazsa olmaz. O halde o benim dişil görümü anlamazsa olay bütünlenmiyor, paketlenip geride bırakılamıyor.

İfade şekli derken bunu birilerine anlatmak başkalarıyla paylaşmak gerekli olmayabilir, bunu kendinize yapmalısınız ve mümkünse kalıcı bi şekilde olmalı çünkü insan çok çabuk unutuyor. En müthiş aymalarımı bile eğer bi şekilde ifade edip kenara not düşmeseydim, kaybolup gidiyorlardı, bunu fark ettim! Bütün bunlar hallerle ilgilidir, aydığınızda mevcut hal’inizden farklı bi yere sıçramışınız demektir ama orada sürekli kalamazsınız (bunun metotları var) kendi yerinize geri kaydığınızda o AYMA da denize gömülen bi dalga gibi yok olur.

Sibel

Share
Published by
Sibel

Recent Posts

fibromiyalji dünyada ne zaman başladı?

Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…

2 ay ago

Urban Shaman – şehir şamanı ders notları 1

4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman  araştırmacısı, kendisi bir şaman…

2 ay ago

Sibel Atasoy kimdir sorusuna cevap bulmak!

Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…

1 yıl ago

Açken Diplama işe yaramaz

#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…

1 yıl ago

Asimov, bir zaman yolcusu muydu?

Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…

1 yıl ago

Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…

1 yıl ago