Bu haftanın ilki bir kitap; Buranum ve İdigna – İki sevdalı Nehir kitabı, yazarı Sevgi Karakadıoğlu
Bey gibi bina yapan köle gibi yaşar.
Sümer atasözü
“Ben nasıl olsa bir gün öleceğim, halkım arkamdan ‘biz onun zamanında çimenler üzerinde huzurla uyurduk’ demeli” diyor Sümer kralı.
Sorumsuz komşu! Yürürken ayağını yere bas!
(Sümer atasözü)
*
Manhunt: Unabomber
Yaşanmış bir olaydan esinlenerek çekilmiş 8 bölümlük mini bir dizi. İlk iki bölümünü izledim. Olaylar yirmi sene önce geçiyor ve dönem filmi denilen şekilde kendi zamanının gerçeklerini sunuyor bize. Nedense bu kez olayın polisiye kısmından ziyade 2017 yılında yaşarken yirmi küsür yıl öncenin mantık yürütme biçimini ve algısını ne düzeyde yansıtmış olabileceklerini sorguluyorum.
Bi sonuca varabilecek miyim, ya da bu ne işime yarayacak her zamanki gibi bilmiyorum. Bu çaba beni kendi hakkımda güldürüyor. Sersemin biri gibi hissediyorum ve bu komik 🙂
*
Bu hafta iki polisiye okudum, bahsetmeye pek değmesede çok keyif aldım, dinlendim, özlemişim.
Birisi “Balkonda Bir Adam vardı”, diğeri de Sherlock Holmes Toplu Öyküler.
*
The circle filmini izleyenler olmuştur, acaba ne hissettirdi merak ettim. Ehmerak ettiğime göre Circle ekipmanı olsaydı da herkesten söke söke görüşlerini alsaydım! Almakla kalmayıp bi de istediğim kırılma opsiyonlarında istatistiklerini çıkartsaydım vs vs…
Bir zamanlar çok ilginç bi fikre kapılmıştım; düşününce bile kahkahalarımı tutamıyorum (gerçekten boş işler üzerine kafa yormakta üstüme yok!) Şöyle bir varsayımdı: eğer hayatımı tam zamanlı filme çekseydim ve bu çekimleri de tam zamanlı seyretseydim, acaba seyretme dışında bana yaşayacak ne kadar zaman Kalırdı? (içbükey bi ayna bu! karadelik) Hala gülüyorum.
Tüm bu benzer konular Sarah Connor terminatöre çıkıyor.