Keçi boynuzunun tozu olduğunu iki gün önce aktarda öğrendim. Tabi sözcük beni küçüklük anılarına götürüp getirdi bir an. Keçi boynuzu toplanışına şahit olmuştum bir kere, ağacın altına çok geniş alana kilimler örtüler serip sonra ağacın dallarını sopayla uzun süre dövüyorlardı, ta ki tüm meyveler dökülene kadar. Zorlu bir süreç gibi görünmüştü gözüme belki sadece küçüktüm. Tadını severdim, keçi boynuzu kemirmek eğlenceli gelirdi. Çocuklukta köylerde yaşamışlığım olduğu için kendimi şanslı hissederim, öğretmenlerin bir yere nakil istediklerinde önce o yerin köylerinden geçmeleri cefalıdır ama çocukları için biraz da sefalıdır 🙂 Keçiboynuzu tozuna dönecek olursak, gerçekten de kakaoyu çok andırıyor görüntüsüyle, az önce evde yaptığım tazecik yoğurtla karıştırarak denedim, baskın bir lezzeti yok, yani kibar bir varlık 🙂
*
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…