Bilinç, Niyetlilik ve Arka plan

Arka plan tezi basitçe şöyledir: Anlamlar anlayışlar, yorumlar, inançlar, istekler ve deneyimler gibi niyetli fenomenler sadece kendiliklerinde niyetli olmayan bir Arka plan yetileri kümesi içinde işlerler. Bu nedenle, ortada farklı Arka plan yetileri bulunduğunda, aynı niyetli durum farklı karşılama şartlarını belirleyebilir. Ve eğer uygun bir arka plan ile bağıntılı olarak uygulanmaz ise, niyetli bir durum hiçbir karşılama şartını belirlemiyecektir.

Bir inanca veya isteğe sahip olmam için, diğer inançların ve isteklerin tüm bir Ağ Bağlantısına sahip olmam gerekir. Dahası Ağ Bağlantısının tümünün bir Arka plana ihtiyacı vardır. Çünkü Ağ Bağlantısının öğeleri kendi kendilerini yorumlayamaz veya kendi kendilerini uygulayamaz.

Bu Arka plan (ve Ağ Bağlantısı) tezi çok sağlam bir iddia oluşturur. Bu tez en azından şunları içerir:

1. Niyetli durumlar kendi başlarına işlemezler. Tek başlarına karşılama şartlarını belirlemezler.

2. Her bir niyetli durumun işlemesi için diğer niyetli durumları içeren bir ağ bağlantısıa ihtiyacı vardır. Karşılama şartları ancak bu Ağ Bağlantısısına bağlı olarak belirlenir.

3. Hatta Ağ Bağlantısı da yeterli değildir. Bu Ağ Bağlantısı ancak bir Arkaplan yetileri kümesiyle bağıntılı olarak işler.

4. Bu yetiler daha fazla niyetli durumlar veya belirli bir niyet durumun içeriğinin bir parçası değildirler ve bu şekilde değerlendirilemezler.

5. Aynı niyetli içerik, farklı Arka planlarla bağıntılı ve kendisinin hiç bir şekilde belirlemediği bazı Arka planlara bağlı olarak, doğruluk şartları gibi farklı karşılama şartlarını belirleyebilir.

Arka plan ile Ağ Bağlantısı arasındaki ayrımın temeli nedir?

Arka planın niyetli olmayan fenomenlerden oluştuğunu ve Ağ Bağlantısının da bir niyetlilik ağı olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca Arka planın hiçbir fizikötesi uzantısı olmadığına işaret etmek de önemlidir. Zira Arka plan temsil edilen gerçekliğin değil, bizim gerçeklik temsilimizin bir özelliğidir. Arka plan işleyişinin belli kuralları vrdır ki bazıları şunlardır:

1.Çoğu zaman, algı olmaksızın eylem, eylem olmaksızın da algı olmaz.

2. Niyetlilik düzenli bir eylem ve algı akışı içinde gerçekleşir ve Arka plan ise bu akışın oluşturduğu biçimlerin imkan şartıdır.

3.Niyetlilik Arka plan yetisinin düzeyini yükseltme eğilimindedir.

4. Niyetlilik Arka plan yetisinin düzeyini artırsa da, her şekilde yetinin dibine ulaşır.

5. Arka plan sadece ortada niyetli bir içerik olduğunda görülür.

J.Searle-Zihnin Yeniden Keşfi kitabından Düzenleme Sibel Atasoy 19.02.08

Sibel

View Comments

  • Aslında bunu çizerek izah edebilsem çok güzel anlaşılırdı, zihinsel olarak çizmeye çalışırsak; yan yana birbirine bitişik 3 alan düşünelim; A/B/C olsunlar. A alanı isteklerimizin olduğu görünür kısım, B alanı daha alttaki bilinçle pek farkında olmayabileceğimiz genel niyetler kısmı, C alanı ise Kabiliyetler diyebileceğim, gerek kendi hayatımızda gerekse atalarımızdan bize gelmiş bi çeşit "çözüm paketleri".

    Bi örnek vermek gerekirse;

    1. A alanında bir isteğim oluşuyor; diyelim ki milli sporcu olmak istiyorum.
    2. B alanında bunu karşılayabilecek bir niyet var mı, ve diğer niyetlerle çelişiyor mu diye hemen durum kontrol ediliyor, varsayalım ki, B alanında dünyayı dolaşmak birçok yabancı insanla tanışmak onlarla paylaşım içinde olmak gibi bir niyetlilik var, bu durumda A daki istek, B deki niyetle örtüşüyor.
    Bu durumda isteğimiz C ye doğru bir hamle yapıyor, acaba bu niyeti gerçekleştirmek için torbada kabiliyet/uygun bilgi paketçiği var mı?
    3. C de ki bilgi paketleri arasında neler yok ki; değerli ya da değersiz bulabileceğiniz bir sürü mini paketçik bunlar, ortada gezip yüzüyorlar. Yalnız buradaki bilgi paketçiği benzetmemi, öğrenilmiş şeyler olarak algılamayalım lütfen, bunlar birinci elden deneyimle BİLİNMİŞ şeylerdir. Kesinlik taşırlar. Fakat niyet taşımazlar, örneğin üst düzey fizik kabiliyeti vardır ama içlerinde bunu harekete geçirici bir niyet yoktur, örneğin bununla atom bombası yapmak ya da fikirdayan bebek bezi yapmak gibi bi niyete sahip değiller.
    Niyetler A dan başlayarak eğer B de uygun ağ bağlantısı bulabilmişse C ye kadar gelirler ve o niyeti gerçekleştirebilecek balığı yakalamak amacıyla bir olta gibi C alanında gezinirler. Bulamazlarsa bu isteğimizde muvafak olamıyacağız demektir.
    Bir başka üzücü durum ise, hepimiz tüm hayatlarımız boyunca, aslında C bölgemizde bilgi paketçiği olan şeylerin bir çoğunu kullanamadan göçüp gideriz, çünkü niyetlilik olmadan C bölgesi uyuyan güzel gibidir!
    Biraz açıklayabildim mi dersiniz?

  • harika açıklamışsın bence:) insanın aklına şu geliyor ister istemez..A dan C ye gitmek yerine, keşke C den A ya gidebilseydik..Yani önce potansiyellerimizin havuzuna bakıp, elimizdeki malzemeleri tartarak niyetimizi oluşturup, onu da istekle taçlandırabilseydik.Ne kadar kolay olur du dimi o zaman:)

  • Şimdi bu söylediğini yapabilmek bir anlamda mümkün, örneğin Sibel olan ben, bunun bir yöntemini biliyor ve uyguluyor, bu sebeple istediği hemen tüm şeyler sonuca ulaşıyor. Fakat bu tersten gelme işleminin de sakıncaları olabilir! Şöyle ki; bu işlem ulu orta istemeyi engelliyor, çünkü C alanındayi ability'lerin ne olduğunu tam olarak hepsini birer birer bilemem ki, yıldız tozlarından bu yana kimbilir ne kadar çok şey biliyorumdur, bunların açığa çıkması için bütün insanların yaptığı gibi uluorta iste/yanıl/ya da başar diyebileceğimiz deneme yanılma metodunun uygulanması şart gibi görünüyor bana.
    Ne dersin?

  • Harika özetlemişiniz sayın güzel bayanlar.Bende kesinlikle c den gelmeyi tercih ederim.Ancak bunun yapılabilmesi için çooook derin olmak lazım.Ayrıca c de bulunan her bir kabiliyeti a nın hayat bulacağı bölgede var etmek mümkün olmaz.Mesela c de bulunan bir beceri uzay ortamında çıplak sesimizi duyuracak olan bi beceri olsun.Bunu a nın hayat bulacağı bölgede var etmenin manası olmazdı .Çünkü a nın hayat bulacağı bölge havayla dolu ( şimdilik).Dolayısıyla hem derin olmak hemde bu becerileri iyice süzüp ortama uygun olanı seçmek lazım.

  • Mükemmel bir yorum Şahin. "Ortama uygun olanı seçmek" aklıma gelmeyen bir gerçeklikti. Teşekkür ederim.

  • o zaman istek/niyet/arkaplan tamda olması gerektiği gibi kendini gösteriyor diyorum.iste/yanıl/yada başar..bu aslında tam da balık tutmaya benziyor.oltamı iri bir lüfer yakalamak amacıyla denize atıyorum ama bu denizde lüfere pek rastlanmıyor.daha çok istavrit ve hamsi sürüleri var.bunu bilmeden orada olta sallıyorsam, muhtemelen bi süre sonra ciddi hayalkırıklığı yaşayacağım..ama az sayıda lüferlerden birinin oltama gelebilme umudunu da taşıyarak iyi zaman geçirmem mümkün elbette.gibi:)

  • Şöyle bir uygulamanın yararı olabilir.Karmamızda bulunan bildiğimiz en uzak becerileri gözlemleyelim.Mesela annemizin ve bababızın hayatını gözden geçirelim nelere yatkındılar nelere değillerdi.Bir yere not alalım sonra kendimizinkileri gözlemleyip ortak bi kesişenler kümesi uygulayalım.Çocuğumuzada bak bunlara yatkın olabilirsin şeklinde öneride bulunalım.Onunda başarılarını yatkınlıklarını izleyip kesişenler kümesine ekleyelim.Böylece torunumuzun başarı ortalamasını yada hangi şeylerde daha başarılı olacağını çıkarabiliriz.Bu yolun 10 kuşak sonrasını düşünmek beni heyecanlandırdı

  • İçerik olarak başarılı bir sonuca götürecek gibi görünse de aman dikkat, kolayca "ari ırk" adındaki dipsiz çukura düşülebilir. Çocuklara bişey dikte edenler var; televizyon ve eğitim sistemi, bunlardan onu koruyamadığınız müddetçe, onun hep "azmettirilmiş istekleri" olacak ve bu istekler daha B bölgesinden geri dönecektir. Bunun için çok üzgünüm.

  • Bendeniz de bunun farkında olduğum için önermek sonrada gözlemek fiillerini kullanmıştım zaten.Ayrıca dikte etmek kesinlikle bu yolun önünü kesecek birşey.Dikte etmek sonsuz zamanlardan gelen birikimin kesişim kümesini kesinlikle bulunmaz kılacaktır

  • rüyadayken rüyama müdahale edebiliyorsam eger, dünyada da gördüğümü sandığıma da müdahale edebilirim ki o müdahale niyettir aslında, ve niyet zaten uzaysal zamanda yaratılmış olana zamansal anlamda olasılıklar arasından yeni bir seçim yapma şansı verir,o seçim aslında bir sonuçtur ve olasılıklar içinde sebepler ona ulaşmamı sağlar, iyi, doğru, güzel, çirkin vb gibi tüm insani deger yargılarımı bıraktığımda kim diyebilirki ben yeteneksizim..niyet yeteneğe çok bağlı değil diye düşünüyorum..

Share
Published by
Sibel

Recent Posts

fibromiyalji dünyada ne zaman başladı?

Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…

2 ay ago

Urban Shaman – şehir şamanı ders notları 1

4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman  araştırmacısı, kendisi bir şaman…

2 ay ago

Sibel Atasoy kimdir sorusuna cevap bulmak!

Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…

1 yıl ago

Açken Diplama işe yaramaz

#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…

1 yıl ago

Asimov, bir zaman yolcusu muydu?

Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…

1 yıl ago

Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…

1 yıl ago