Bilinç Nedir?

Hep bilinçaltı ya da bilinçdışını merak eder,onu irdelemeye çalışırız ya, aslında bilinç konusu da oldukça müphem! Bilinç nedir? Ona kısaca farkındalık desek bu kez farkındalık nedir diye sormamız gerekir. Şöyle bir tanımlama yapılmış (sanırım felsefe sitesinden), ki okuyunca oldukça makul geliyor:
Bilinçlilik olduğunu düşündüğümüz kimi durumlar:
– Uykuda olmamak ve ya çevreye karşı farkındalığı kaybetmemek
 
– Psikotrop ilaçlar alındığında veya depresyon veya kaygı-endişe bozukluğu gibi mental hastalıklar esnasında kaybedilen hal
 
-.Yapmaya çalıştığımız şeye engel olan bir şey gibi dışsal bir uyarıcının farkında olmak.Yahut bir anı veya duygusal durum gibi içsel bir deneyimin farkında olmak.
 
– Otobiyografik anlamda bilinçli olmak,yani tarihsel bir tutarlılığa sahip aynı kişi olduğunun bilincinde olmak
 
– Davranışlarını inceleyebilmek ve niyet-motivasyonlarını saptayabilmek.
 
– Davranışlar hakkında etik yargılarda bulunabilmek ve özgür iradeye sahip olma hissini duymak
 
– İçinde duyduğun ,esasen beyinde gerçekleşen bilinçdışı süreçlerin çok küçük bir bölümünü oluşturan küçük iç ses!
 
Kısaca böyle.Peki Westword’ün ev sahipleri(androidler) de kendilerinde bu sayılan özellikleri bulmuyorlar mıdır?
 Örneğin “tarihsel bir tutarlılığa sahip aynı kişi olduğunun bilincinde olmak” deniyor, ben bunu ancak yedi-sekiz yaşlarında fark ettim, çünkü rüyalarım muazzamdı ve orada bir hayatım vardı fakat düşündüğümde gündüz yaşamımda bir devamlılık olduğunun farkına vararak buna GERÇEK, GECE OLANA rüya DEMEM GEREKTİĞİNE KARAR VERDİM. YANİ HAYATIM BU KARARLA ŞEKİLLENMİŞ OLDU. (pardon harfler büyük karakter olmuş)Peki bu karar aşamasını geçirmemiş olsaydım ne olacaktı?

Bana rüyalarım çok daha renkli ve heyecanlı geliyordu fakat belki boğa mantıklılığı sebebiyle devamlılık ve tutarlılık ağır basmıştır. Neticede rüyalarım devam etti ama onlar artık gerçek değildiler, ya da başka türlü bir gerçek, yalnızca bana ait bir gerçektiler.
CC literatüründe bunlar, rüya ve mutabakat rüyası diye ayrılırlar. gündüz yaşamına mutabakat rüyası denir, biz dünyalılar buna karar vermişizdir ve devam ettirmekte kararlılığımız sürer gider. kitaplar boyunca bu devamlılığın hangi yollarla yapıldığı izah edilir.
Ben şunu da merak ederim; Bilinç insan mekanizmasında üreten bir şey midir? Yoksa dışardan (o da neyse artık!) transfer olan bir şey midir? Hakkında pek de bi şey bilemediğimiz RUH kavramı gibi hakkında binlerce kelimeyle tarifler(!) ettiğimiz varsayımlarımıza benzer bir şey, hatta belki aynı şey midir?
 Rüya ile gerçek arasındaki fark, salt verdiğimiz karara mı dayanıyor bu durumda? Evet belki. Varoluşun katmanlarını henüz bilemiyoruz, hiçliği ise asla bilemeyeceğiz, bu durumda duyu organlarımıza çarpan frekansları bildiğimiz şeylere tercüme etmek insanlığın asli görevi olmuş ve nesilden nesle dikkat ve özenle aktarılmış. Sizin tekil kararınız dünya insanlarının 200 bin yıldır mutabakatıyla gerçek kılınmış olana tek başına karşı duramayacağı için bir yerde ya fikir değiştirmek durumunda kalırız (ya denetimli deliliğe başlarız ki bu çok zordur) ya da insanlar bizim hasta olduğumuza hükmederek bizi toplumdan elimine eder.
Uzun yıllar kuantum fiziğinin özünü anlamaya çalıştım, çok okuyup düşündüm ve daha da çok gözlemledim. Eh böyle olunca kendime göre bazı çıkarımlarım oluyor ama aslı nedir kim bilebilir ki 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir