Categories: BlogCarlos Castaneda

Bilginin Doğası

Dün bi arkadaşımın sorusu üzerine kendi geçirdiğim evrelere göz atmak zorunda kaldım ve en büyük değişimin bilgi konusundaki tavrım olduğunda karar kıldım.
Önceleri bilgiyi arıyordum ve bulduğumda ona SAHİP oluyordum. Şimdilerde ise “gerektiğinde”-ondan önce değil- yalnızca bilginin önünden çekiliyorum, o bana sahip oluyor. Bunun düpedüz teslimiyet olduğunu gördüm.
İlkinde ulaşılan bilgi sınırlıydı, yöntemseldi, izah edilebilir, mantığa uygun bir yapıdaydı. O bir teslim alma idi
İkincisinde, yöntemsiz, mantıksız ve sınırsız, ihtiyaca binaen.
Nasıl oluyor diye sorgulamaya kalktığınızda bi rüyanın sizden kaçması gibi kaybolup gidiyor.
Sanırım BAK -Birleşik alan kullanımı yöntemi de bu değişimin bi göstergesiymiş.
Hani YENİ’den Doğanlarda bi tekerlememiz vardı:
Birinci elden deneyerek
İkinci elden dinleyerek
Bilinmeyenden bilmeyerek….
heyo hey hey heyyo…

Gerçekten de bilinmeyenden bilmeyerekmiş, hayat çok şakacı :))))

*

Don Juan savaşçıların kendine özgü iki sorunu olduğunu betimledi. Birisi parçalanmış bir devamlılıktan yararlanmadaki olanaksızlık; diğeriyse toplanma noktasının yeni konumunca düzeltilmiş devamlılığın kullanılmasındaki olanaksızlıkmış. Bu yeni devamlılık her zaman fazlasıyla güçsüz, dengesizmiş ve savaçılara eylemleri için gereksindikleri günlük yaşamın dünyasındaki güveni vermezmiş.

Gerçek hayat dediğimiz dünyanın bilinen halinin devamlılığı olan bi rüya olduğunu biliyoruz. Devamlılık biz insanlar için hayati bi durum ve bunu algımızın toplanma yeri olan “birleşim noktasının” konumu belirliyor.

Şimdi karşılaşılan birinci güçlük, savaşçının her tür öğrendiği yöntemle gerçekliğini yıkma eylemlerinin sonuç vermesiyle, devamlılığının parçalanmasıdır. Bu modern dünya insanı için gerçekten zordur, çevre tarafından psikolojik hastalığa yorulabilir, teşhis resmileştirilebilir 🙂 Daha sen bu durumdan yararlanamadan devamlılık muhafızları üzerine çullanabilir!

İkinci güçlük ise; yeni konumun devamlılığı bildiğin dünyanın devamlılığında kullanılamaz bi şeydir, hem varlığını bilir emin olursun ama hem de burada kullanamazsın, bu da ikili devamlılık sürdürmeyi, yani bir anlamda denetimli deliliği iyice öğreninceye kadar sürebilecek bir zorluk. Tabi ben yanlış yorumluyor da olabilirim, kendi güçlüklerimi don juanın bu sözünde görüyor olabilirim.

Sibel

View Comments

  • Vallahi Billahi; bir fikri mübahase "Ben kimsenin şöyle böyle demesine bakmam,hakkı ararım." sözüyle cevaplanmış ve tarihin ve\veya İslamın sayfasını aydınlıkla kavuşturmuş\pekiştirmiş,Allah ondan Razı olsun,gani gani rahmet eylesin.
    "Önceleri bilgiyi arıyordum ve bulduğumda ona SAHİP oluyordum. Şimdilerde ise “gerektiğinde”-ondan önce değil- yalnızca bilginin önünden çekiliyorum, o bana sahip oluyor. Bunun düpedüz teslimiyet olduğunu gördüm." Ve,
    "Tabi ben tamamıyla yanlış yorumluyor da olabilirim." Sözleriniz,
    Daha bir gün önce okudum diyemiyorum(çünkü okudum demek bitirdim demektir.Bizatihi,etkin okumada bir tirlü bitiremezsin.Bitiremezsin,zira bitirmek için okumazsın.Ancak sen bitersen o biter.Bitti demek "bittim" demektir,bunu sizde-bende-onlarda iyi bilenlerdeniz.Aksine o kadar üretmek için okursun ki,o bilgi sağladığın kaynak sayısı artar.Onun için okursun,ölesiye okursun...Etkin okumak,okuduğunu tüketmek değil,üretmektir.Bunu anlarsın.Demişsiniz "teslimiyet",evet bu hem teslimiyet hem de sahip değil şahit olmak tıpkı hayat ve İslam gibi.Sahip olmaya değil,şahit olmaya) binaenaleyh,sanırım "daha bir gün önce okumaklı olduğum" tabirini uygun buldum,yorumunuza bir şeyler yazıyor olmamın delilidir.
    İnsanlar arasında ihtilaf yoktur.İhtilaf tavsifte ve izahlardadır.Bilgi savaşları ve fikir cereyanları,bunlardan doğan meseleler üzerinedir.
    Şimdi;bilgi ile alakalı olarak,kitapta yazılan ve kendimce onayladığım görüşlerimle beraber -ki bu izafidir.Sonuçta kendi görüş ve meselem- not eklemek istedim.
    İlim husule getiren araçlar üçtür.Bunlar, sağduyu veya duyu organları,doğru düşünen akıl,özü sözü doğru, aldatmayan (doğru söyleyen) insanların verdikleri haberlerdir.
    Duyu organları denilince,bundan sağ duyuları,hastalıklı olmayanlar kastedilmiştir.
    Akla gelince bundan maksat da olgun bir akıldır.
    Haber ise, yanılmadan korunmuş,birçok kimse tarafından söz birliği halinde verilmiş(tevatürle sabit) olanlardır.Ayrıca Peygamber bize " fasık olanın verdiği haberi araştırıp inceleyin" demiştir.
    Bilgi ve fikir cereyanlarının mihveri,"akıl mı evveldir,nakil mi?" meselesidir.Görüş farkları akl ile nakl karşılaşınca hangisi tercih edilir,naklin verdiği bilgi akl tarafından hazm edilmeden kabul edilir mi,insan aklının birbirinden farklı olduğunu ve çoğunun batıllara saplandığını,bu nedenle güdülecek yolun nakle bağlanmayı esas olarak almalı mı, gibi bu cepheden ayrı,akıl ve nakilciler olarak vücud bulduğunu okuyoruz.
    Hasan-ı Basri,Şeyhülislam Ebu Suud,Ebu Mansur-i Maturidi,İmam-ı Azam Ebu Hanife isimleri,gerek fikir meclisleri kurarak,gerek öğrenci yetiştirerek gerekse liderlik özellikleriyle ön planda yeralmışlar.
    Ekseriyetle ihtilaller,isyanlar ve harpler ilk metinleri maalesef tarihin karanlıklarına gömülmüş bırakmıştır.Şahsen bunun sıkıntısını,tercihini hayatını okuma seferberliğine vermiş kişi olarak yapan ben(sade vatandaş,sükunda.), hergün belki şimdilik böyle,kaynak bulmakta,edinmekte veya ulaşmakta çekmekteyim ki,alanının ünlü simaları,yazarlar ve araştırmacıların eserlerini okuduğumuzda kendileri tasdik etmişlerdir.
    İnsanın elde ettiği bilgi sonucunda gerçekleştirdiği iş görme gücü,işten önce kendinde mevcut olmayıp elde ettiği bilgidedir ve dolayısıyla yaptığı işin her sevabı meydana gelirken onunla beraber vücuda gelen elde ettiği bilgi kapsamındadır.Bu tanım sahih kaynak ve şerhlerindeki eksik ve yanıltılmış,çarpıtılmış, (artık siz hangisini uygun görürseniz), mevcutları karşılıyor.
    Halbuki Kur'an da "Helak olan anbeyyine helak olsun,yaşayan delili ve kanaaati ile yaşasın." buyurmuştur.
    Gazali'nin amacıda hakikati anlamak ve bilmektir.Dolayısıyla önce bilginin hakikatini araştırmakla işe başlar ve "O, kendisinden hiçbir şekilde şüphe edilmeyecek olan sağlam bilgiyi,yani yakin hasıl edecek bilgi" der.Çünkü ona göre bilgi,insanı mutluluğa götüren bir yoldur.
    İnsanın Allah hakkındaki merakı özünde insanın "kendini bilme" arzusundan neşet eder.Zaten yeryüzünün en eski hikmetlerinden biri bu gerçeği ifade eder."Kendini bilen Rabbini bilir."
    Mesela Fahreddin Razi şöyle düşünmüş; "Bilginin ancak kendisiyle tanımlanabileceğini ve bilinebileceğini,çünkü bilgiden başkası da ancak bilgi ile bilinmektedir. O halde, bilginin başkası ile tanımlanabileceğini ve bilinebileceğini söylemek kısır bir döngü olur."
    Razi'nin bu söylediğine ilk açıklama ise; bilginin bir inanç olması ve bilgiyle inanç arasında bir fark görünmemektedir şeklindeki tanımdır.
    Tabiki buna red gelmiş ve denmiş ki; "Bilginin,kendisinde bulunduğu kimseye, söylenebilen ve düşünebilen her şeyin açık hale gelmesini sağlayan bir sıfat olduğuna" işaret edilmiş.
    Bilgi öyle bir sıfattır ki,kendisinde bulunduğu kimseye, o sıfat sebebiyle, mevcud olsun veya olmasın, zikredilen her şey apaçık ve aşikar hale gelir ve ifade edilmesi mümkün olur.
    Hemen hemen her tanım, aynı amacı taşısa bile, farklı ekol ve görüşleri temsil ediyor.
    Sizin son paragraftaki cümleleriniz\seslenmeniz mana yüklü ve "ikili devamlılık" vurgusu,cidden hayatımıza sirayet etmiştir.
    Bu tanıma " İnsanın, sıhhat halinde iken havk(korku),ile reca(ümit,dileme) arasında bulunması,ölüm yaklaşınca da Allah'a güvenin artması ve sağlam ve temiz bir kalp sahibi olan ümüdin sarsılmaz olmasıdır" sözünü ilave etmek isterim. Bizleri dengede tutan başka bir ikililik. Ümit ve korku... Fakat selameti bir.
    Saygılarımla. İyi çalışmalar

  • İlginç bir kitap şu sözlerle bitmekli; "Hafızası güçlü bir yoldaş dinleyiciden nefret ederim."
    Öyleyse,haydi bana
    Eyvallah,alkışlayın,yaşayın,için,ey DELİLİĞİN seçkin erenleri.(o kendine Deli dediği için dinleyenlerine de erenlerim demesi doğaldır)
    Carlos Casteneda? bilmiyorum, lakin Desıderıus Erasmus...
    Aslında bu bir karşılaşma olsa takımların isimleri bellidir. Kontrollü Delilik VS Kutlu Delilik
    Ve Rotterdamlı Desıderıus Erasmus'un Deliliğe Söylevi, bir başka biçimi.
    Ahsen ve şahsen böyle bir Kutlu Deliliğin ülkemizde,birey birey nezdimizde-nefslerimizde,sükut-sübun getireceğine inancım vardır.Sadece küçük bir not; Kitabı okuyanlar hatırlarsa,huşu olan şeylerle ilgili Erasmus'un bazı biraz temayülleri var. Orası soru işareti diyelim...
    Ufak tanımlar yaparak ısınma turu olsun aşağıda yazılanlar,bilakis arka planları mana yüklüdür kitapta nefis.
    Delilik çeşnisi katılmadan hiçbir şey tadını bulmaz.
    Hiç kimse arasında olmaz dersek de yakışık almaz,çünkü insanların çoğu aslında delidir,hayır şöyle demeliyiz,çeşitli şekillerde delirmeyen kimse yoktur,bu yüzden zorunluluk benzerini benzeriyle buluşturur.
    Toplumlar yaratır bu delilik,bu delilik imparatorluklar kurar,yüksek memurluklar,dinler,meclisler,mahkemeler;işin aslı insanın bütün hayatı delilik oyunundan başka bir şey değildir.
    Her tür heyecan Delilikle bağlantılıdır.Çünkü bu bilgeyi deliden ayırt edecek tek işarettir;deli heyecanlarla,bilge akılla yönetilir.
    Hatipler deliliğe öyle büyük bir pare verirler ki,kanıtlarla çürütemedikleri her şeyi güldürerek savuşturabilirler.Güldürme tekniğiyle kahkahalar yaratmanın Kutlu Delilikten bağımsız olduğunu bir kişi bile aklına getirmez.
    Evet filozoflara,ilahiyatçılara,gramercilere,krallara ve yardımcılarına,din adamlarına ve yardımcılarına,yazarlara övgü ve yergi(o buna öğretici ve öğüt verici diyor) hangisi cevabına ancak Erasmus'a sadık kalarak buluyoruz.
    Bir sorum;Castaneda'nın yöntemi nedir bilmiyorum fakat,insanım, insanca olan hiçbir şeyi kendime yabancı görmem parolasıyla,Castaneda'nın kitaplarının çoğu hem nette hemde sahafçılarda yapılan araştırmalar sonucunda maalesef baskıdan düşmüş,bulunmuyor.Eğer ki nereden temin edilebilir sorusuna cevap alabilirsem,bir kıyas yapma şansım olacak.Cevabınızı bekliyorum.Teşekkürler

  • Güzel yorumun için teşekkürler. Castaneda kitapları siz ona yakınsanız (erişmeye hazırsanız) size ulaşır. Ben bildim bileli o kitaplr baskıdan düşmüş durumda ve fakat bu uzun yıllarda biz defalarca guruplar kurduk ve kitaplar edindik :) İkinci ellere de bakılabilir, ingilizceleri daha kolay bulunabilir ve tabi en kolyı da kitapları olan birinden -sıkarsa-aşırılabilir veya efendi gibi izin alınıp fotokopileri çekilir. 12 kitaptır kendileri :) sevgi selam

  • Velhasıl kelam,Diyorsunuz ki ;

    Kişinin halleri vardır,
    Hallerin de fırsatları...
    Zamanın vakitleri vardır,
    Vakitlerin de hadiseleri...

    Vallahi sayın Atasoy sır küpü lakabını size uygun buldum.
    Söz konusu kitapların açığa çıkma vakti gelinceye kadar ehli olmayan kimselerden gizlemek gerekir demek istemektesiniz.
    Zira işlerin anlaşılması takdir edildiği vakte bağlıdır diyorsunuz başka bir deyişle...
    Peki. İkibuçuk günlük çaba sonucunda yarın elimde olacak kitapları bildireyim de belki notu okuyacak kimse umumi bir vakitte mümkün kılar dileğimizi. Saygılar. Web siteniz şuur açıcı,öğretici tebrik ederim.
    1-Don Juan Öğretileri
    2-Erk Öyküleri
    3-Sihirli Geçişler
    4-Zamanın Çarkı
    5-Sonsuzluğun Etkin Yanı
    6-Ixtlan Yolculuğu
    7-Bir Başka Gerçeklik

    • Hayır ben ehil olmayanlardan gizlemek gerekir filan demedim. O eski zaman tarikatlarına ait bi gelenek, ben yalnızca fizik kanunları gereği kişinin ihtiyacı olana çekilip aynı zamanda onu da çekmekte olduğunu anımsadım-anımsattım.
      Kitaplarınızı yazılış sırasıyla keyifle okumanızı, size düşündürdüklerini bizimle bu sayfalarda paylaşmanızı dilerim. CarlosCastaneda kategorisinde epeyce yazı ve yorum yapmıştık biz de okurken-uygularken.

  • Allah'ın selamı hepimizin üzerinde olsun der ve bir kaç cümle ile duygularımı belirtmek isterim.
    Fizik gibi tabii ve maddi bir ilmin kanunlarını bilmemek, tarihi seven (aynı anlama gelen insanı seven) kişiler için bir özür sayılmamalıdır ki haddi zatında bu konuya önem ve alaka bakımından değil fakat derinlik,incelik, bir başka deyişle; su suya benzediğinden çok hal maziye-hazıra,eski yeniye benzer düsturuna sadık kalarak, sizi gayet iyi anladığımı belirtmek isterim.
    Neticeden çok sebebi ve illeti bilmek önemli olduğuna göre,tarihi bilmek de onun devamı olan şimdiki içtimai durumu bilmekten daha önemlidir. (İnşAllah\umarım anlatabilmişimdir)
    Konumuz dahilinde ise, evet Castaneda ile ilgili,onun felsefesiyle ile ilgili yaptığınız çalışmaları kısmen okudum ve netice
    itibariyle 4/5 sene zarfına nazaran bir tasavvurum oluştuğunu ve külli bir çalışma/proje içinde değerlendirdiğimi idrak ettim.
    Şahsen tasavvur denilen şey; Tasavvur,Akıl,Şahsiyet ve Hayat olmak üzere, bu dörtgende, her biri ayrı birer aşama olan sebepler nezdinde kişinin ömründe tefekkür aslında yapması lazım gelen iştir.
    Velhasıl,dileğiniz için Allah razı olsun benimde artık dileğim olmuştur ve belki burada değilde başka bir ortamda(süre bakımından)tecelli eder İnşAllah.
    Allah'a emanet olun.Saygılar ve selamlar...

  • Vallahi sayın Akad,soru\nun tekabüliyeti nazarımda oldukça muğlak bir izah olmakla beraber; otostop kültürüm pek fazla olmamakla beraber "ilk otostop" deneyimin Yalova şehrinde bir İmam'a denk gelmesi,gerçekten zor bir şey olan bu tecrübenin ilginç bir vasıtasını teşkil ettirmiştir diyebilirim. Bende ki tecellisi bu olmuştur.
    Biraz tasavvufta ki İnsan-ı Kamil mevcudiyeti, biraz Deruni olmam size ipucu verir İnşAllah. Saygılar

  • Sizi bir tanıdığıma benzettim. O da Yalova taraflarındaydı galiba, bir Hafız okulunda. Kendisi yolculuk yapacağı zaman otostop çeker ve yolculuk sırasında birçok insanla tanışır. Bunu yapmayı çok seviyomuş.
    Konuştuğunuz bu dil Azerbaycan Türkçesi mi, Türkiye Arapçası mı?

  • Yani fikrim yok, çünkü doğu tarihi ile hiç ilgilenmedim. Doğu derken hangi doğu acaba?
    Bende Şaman tarihiyle, toltek bilgeliği karışımı bir tarihle ilgileniyorum ama daha kullandığım kelimelere yansıtamadım bunu.

Recent Posts

fibromiyalji dünyada ne zaman başladı?

Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…

2 ay ago

Urban Shaman – şehir şamanı ders notları 1

4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman  araştırmacısı, kendisi bir şaman…

2 ay ago

Sibel Atasoy kimdir sorusuna cevap bulmak!

Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…

1 yıl ago

Açken Diplama işe yaramaz

#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…

1 yıl ago

Asimov, bir zaman yolcusu muydu?

Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…

1 yıl ago

Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…

1 yıl ago