“Keşke bir şeyi bilmek, onu yaşamak için yeterli olabilseydi” diyor bir dost.
Yani bildiğimizden emin olabiliyoruz da, yaşadığımızdan mı emin olamıyoruz?!
Bu tespit şu anlama mı geliyor; “Bildiğime güveniyorum ama yaşadığıma güvenemiyorum.”
Ya olay bunun tersiyse?!
Yaşadığımızı bilmeye çalışarak olayı tersine çevirsek ne olur acaba?
Neyi neden yaşadığını anlamaya çalışmak; fakat bunu yaparken yargılamamak gerekiyor. Yargı, sana ait olmayan ve sana azmettirilen bilgiler sebebiyledir.
Oysa sen, olduğunu sandığın kişi değilsin ki kendini yargılayasın ya da övünesin.
Sen yalnızca henüz TAM olduğunu hatırlamadın. Hepsi bu…
Hatırlamak AN meselesi. Bunu biliyorum. En ufak bir şüphem yok.
Sibel olanın gözünden projekte ettiğimiz dünyaya, kainata bakıyoruz.
Theresa olanın gözünden yansıttığımız kainata bakıyoruz.
Rudolf olanın gözünden yansıttığımız kainata bakıyoruz.
Bütün insanların gözlerinden bir başka kainat örüyoruz.
Onlarla gurur duyuyoruz.
Her biriyle göz göze geleceğimiz anı bekliyoruz. Zaman yoktur, sabırsız değiliz.
Biz, hepimiz, yalnızca BİRin tanımsız, sınırsız potansiyelinin çocuğuyuz.
31/8/2005 ·
Anasının karnından Dizisi
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…