Categories: esinti

B-akmak

Eski bi yazımızdan, DJ’ın görme kavramı için: bakınız

Aslında “bakmak” denilen olgu katagorize etme kavramını çağrıştırıyor bana. Sanırım bir toplantımızda söylemiştim, bi şeye ilk bakışımızda (eğer gerçekten ilgiyle bakmışsak) gerçeğe (görmeye) çok yaklaşıyoruz. Sonra o kişiyi ya da şeyi bildikler sınıfına aktarmak için yoğun bir çabaya girişiyoruz; örneğin yaşı, tahsili, mesleği, medeni durumu, burcu ya da bileşiminin hangi madde olduğu, kim tarafından imal edildiği, ne için kullanıldığı gibi… Bütün bu cevapları bulduğumuzda o kişi/şey için beynimizin kıvrımları arasında bir klasör açıp oraya aktarıyoruz ve bizim için herşey neredeyse orda bitiyor! Artık o şeye bir daha  gerçekten bakmıyoruz bile -bırakın görmeyi- diğer tüm bakışlarımızda kaynaktan eski bilgiyi çağırmakla yetiniyoruz. O kadar tembelleşmiş durumdayız ki, her baktığımıza b-akamıyoruz!

Örneğin ben hep ilk görüşte aşık olmuşumdur ve kişiyi/objeyi/fikri gözlerimle görmem de gerekmemiştir aşık olmak için. İşte bu deneyimim üzerine düşündüğümde bir zamanlar önüme çıkmış olan NHAHYU kavramını hatırlamadan edemiyorum. Nhahyu, hissetmek de diyebileceğim, tüm duyu organlarını kapsayacak biçimde bütünsel bir algılama imiş. Bu arada Sinestezi geldi aklıma, gerçi bildiğim kadarı ile bütünsel bir algılama değil, daha çok iki tür algıyı eşleştirme şeklinde görülen vakalar bunlar. Belki de nhahyu için bir basamaktır, kim bilebilir ki?

Burada DJ’nin kullandığı “görme” durumunun gözlerle ilgili olmadığını hepimiz öğrendik artık, bu daha çok “dinleme” ile ilgili geliyor bana. Tüm hücrelerin, tüm bildiğin ve bilmediğin duyu organlarınla DİNLEME… Keşke yapabilsek.

Sibel

View Comments

  • "Bakmak" için konuşmak gerekmiyor, çoğu zaman konuşma gerçek görmeye mani oluyor. Bazıları çok konuşmakla çok göreceklerini zannediyorlar.

    • Dış konuşma olmasa bile sürekli iç konuşma halindeyiz, bu ise bizi "GÖRME"den mahrum kılıyor... Evet ama gerçeği görmeye hazır değilsek (yeterli erkimiz yoksa) bu gürültü bizim korunma kalkanımız olur! Böylece sonsuzluk bizi parçalayıp yutmaz! Bizi damızlık olarak bırakırki, çocuk yapalım. Belki onlardan biri yeterli erki biriktirebilecektir diye :)

Share
Published by
Sibel

Recent Posts

fibromiyalji dünyada ne zaman başladı?

Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…

2 ay ago

Urban Shaman – şehir şamanı ders notları 1

4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman  araştırmacısı, kendisi bir şaman…

2 ay ago

Sibel Atasoy kimdir sorusuna cevap bulmak!

Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…

1 yıl ago

Açken Diplama işe yaramaz

#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…

1 yıl ago

Asimov, bir zaman yolcusu muydu?

Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…

1 yıl ago

Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…

1 yıl ago