Apaçık bilgilenme nedir?

Gerçek şudur ki, ben-bilinci bir bilgi(lenme) olsa da, bu bilgi tümüyle özel bir türdendir. Her zaman uğraşmakta olduğumuz apaçık bilgi(lenme)den ayrımı dolayısıyla, ona saymaca olarak, “apaçık olmayan bilgilenme” diyebiliriz. Bilgisel sürecin amacı apaçık bilgilenmenin sağlanmasıdır. Apaçık olmayan bilgilenme, apaçık bilgilenmeyi sağlamak yolunda bir araç olarak karşımıza çıkar. (Lektorski)

Basitçe ne bildiğini bilmiyorsan, yani dalga yönünde salınarak tüm bilgiye sahipsen, buna bilgilenmişsin diyemeyiz demek istiyor. Burada mesele bilginin kendi eril yönünde açığa çıkmasıdır.
Apaçık olmayan bilgiler bize, simgeler, semboller, resimler, müzikler, rüyalar, şiirler (ve onun öykünmesi reklam sloganları) ve öyküler yoluyla ulaşır. Bütün bu yollarla bizim içimizde olmakla birlikte onların apaçık bilgi haline gelmesi; ki ben ona AYMA demekteyim, apaçık olmayan bilginin halihazırdaki akıl-beden-ruh bütünlüğünüzde spesifik bir örnekle bağdaştırılması halinde oluşur. İşte bu başarıldığında siz bilgiyi müşahede (aymış) etmiş olursunuz.

Fakat iş aymakla da bitmiyor. Aslında bitmeliydi ama bitmiyor; çünkü bizler unutkanız, fena halde uyumaktayız. Bu sebeple bu müşahede üzerinde çalışma yapılmadığı takdirde bir süre sonra yeniden apaçık olmayan bilgiler denizine olmasa da, oraya giden bir akarsuya düşer!
O halde ne yapmalıyız?
Henüz önermeler halinde bulunan bilgileri, apaçık hale gelmiş bilgilendirmeden yararlanarak çıkarımlar(dipnot1) yapmalıyız. Bu işlemden doğru sonuçlar alıp almıyor oluşumuz pek de önemli değildir. Doğru çıkarımlar yapsak bile o da kendi AYMAsına kadar kendi malımız olmayacaktır nasılsa. Bu işlemin önemi, apaçık bilgi haline gelmiş olanı “kendimize unutturmayacak kadar yeterli miktarda ve şekilde tekrarlamış” olmamızdır. Böylece o artık, bizde kalır.

Bir toplukta her işleve, dolayısıyla o işlevi en iyi yapana şiddetle ihtiyacımız var. Çünkü hiçbir işlev diğerinin yerine geçemez. Bilinçlenme zorlu bir yoldur, onu sevinçli bir yola çevirmek de elimizde, tersi de. Apaçık olmayan bilgilerin taşıyıcılarına çok ihtiyacımız var ama tek başına yetmez. Onları müşahede etmemize vasıta olacak işlevlere de deli gibi ihtiyacımız var. Tabi kendi çabamız olmadan hiç bişey kar etmez. Kendi işlevinizi başkalarına dayatmak kimseye fayda sağlamaz. Bize yararı olabilecek yegâne ön şart, kendi işlevimizi (en iyi yapabildiğimiz, yaparken zevk aldığımız) bulmak ve sonra onu yetimizi dibine kadar zorlayacak biçimde kullanmamızdır. “Daha iyisini yapabilirdim” şüphesi içimizde kalmadan, gelip geçmeliyiz hayat hazretlerinden.

sa

Çıkarım. Tdk: Verilmiş bir ya da daha çok önermeden sonuç çıkarma edimi. Doğruluğu doğrudan doğruya bilinmeyen bir önermenin, doğru olarak kabul edilmiş olan başka önermelerle bağlantısına dayanarak doğruluğunu çıkarma işlemi. Şu biçimde de söylenebilir: “Belli önermelerin kabul edilen ya da gerçek olan doğruluklarından ya da yanlışlıklarından, başka önermelerin kabul edilen ya da gerçek olan doğruluk ya da yanlışlıklarını çıkarmak.” Önce gelen önerme ya da önermeler doğru ise çıkarılan sonuç da doğrudur, yanlışsa sonuç da yanlış olur. Çıkarımın kendisinin yanlış olması söz konusu değildir: Bütün iki bacaklılar insandır. Kuş iki bacaklıdır. Kuş insandır. Burada çıkarım doğru yapılmıştır; ama yanlış olan birinci önermeden çıkan sonuç da yanlış olmuştur. // İki türlü çıkarım vardır: Bir öncüllü çıkarım-dolaysız çıkarım: Tek bir önermeden -> evirme -> tersevirme ya da -> altıklık yoluyla yapılan çıkarım. Çok öncüllü çıkarım (tasım) -dolaylı çıkarım: Aralarında ortak bir -> orta terimin bulunmasiyle birbirine bağlanabilen iki ya da daha çok önermeden yapılan çıkarım, bk. tasım

5 Yorumlar

  1. Turan says:

    Demek ki ben de sorularim ile “ayiliyormusum” :-)))

  2. says:

    Sorular gerçekten de evrenin motoru. Onlarsız bu bildiğimiz dünya inşa edilemezdi.
    Senin avantajın, gerçek soru yöneltebilme yetisine sahip olman. Kendi bağımsız fikirlerin olmasına rağmen gerçekten sorabilmek ve dinleyebilmek maharet işidir 🙂

  3. Turan says:

    Ben cogu seyleri anlamakta zorluk cekiyorum da, galiba ondan cok soru soruyorum. Anlamadigimi sergilemek benim icin kötü birsey degildir, amacim ögrenmek…

    1. says:

      Herkes zorluk çekiyor. Anlamakta zorlanıyorum ya da bilmiyorum demiyorlar çoğu kez ama hayatlarına baktığımızda bunu açıkça görebiliyoruz. 🙂

  4. […] Apaçık olmayan bilgiler bize, simgeler, semboller, resimler, müzikler, rüyalar, şiirler (ve onun öykünmesi reklam sloganları) ve öyküler yoluyla ulaşır. Bütün bu yollarla bizim içimizde olmakla birlikte onların apaçık bilgi haline gelmesi; ki ben ona AYMA demekteyim, apaçık olmayan bilginin halihazırdaki akıl-beden-ruh bütünlüğünüzde spesifik bir örnekle bağdaştırılması halinde oluşur. İşte bu başarıldığında siz bilgiyi müşahede (aymış) etmiş olursunuz. (tıklayınız) […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir