Alacakaranlıkta

Dün gece uykuya dalmadan önce, hani o alacakaranlık bölgede,  çok net iki vizyon gördüm.

İlki genişçe tek kişilik bir koltukta oturur durumda zıplayan bir kız çocuğu. Muhtemelen 4 ila 6 yaşlarındaydı, üzerinde kadifemsi belden büzgülü üzerinde tekrar eden küçük motifler olan bir elbise, onun üzerinde ince açık renk bir hırka, ayaklarında koyu renk (muhtemelen kadife elbiseyle uyumlu) çorap ve çok şık ayakkabılar vardı. Koyurenk saçları olan sevimli bi kız, yüzünü hatırlayacak kadar bakamadım, öyle gerçekti ki onun koltuktaki varlığı ve zıplayışı, burnumun ucundaydı ve heycanla kendime geldim.

Sonra hemen tekrar o bölgeye girdim, bu kez Avrupa şehirlerinde (istanbulda da bazı yerlerde rastlanan) eski zamana ait ama şu an gayet yeni duran, bitişik nizam kaliteli görünen bir apartmanın kapısından biri dönerek çıkıyordu. Fakat bu çıkışı anlatmaya dilim yetmez! Kişi hem kendi etrafında dönüyor hem de apartmanın içiyle sokak kapısının dışı arasında dairesel ve çok hızlı bir dönüş yapıyordu. Yani aynı anda hem içerde hem de dışarda oluyordu, derken tamamiyle dışarda oldu, onun annem olduğunu gördüğüm anda, o birden spor bir kasket giyen genç bir delikanlı oldu ve caddenin kenarında kaldırımın yanında durdu, sanki otobüs bekler gibiydi, başını hiç kaldırıp bakmadı bu sebeple kime benzediğini göremedim.

Bir kez daha heyecanla yatağımdaki ben zamanına döndüm. O dönüşün (kapıdan çıkış) inanılmazlığı ve muhteşemliği başımı döndürmüştü. Bunun son kerte zarif bir büyücülük ya da kuantum olayı olduğu geldi aklıma, üzerinde düşünmek istemedim, yeniden o bölgeye girmek için kendimi bıraktım fakat bu kez uyumuşum. Rüyamda bazı ilginç şeyler gördüm, yine mekanizmalar üzerineydi fakat şu an anlatmaya yeterli şey hatırlamıyorum.

not:alacakaranlık bölge için, bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=854

2 Yorumlar

  1. efra says:

    Yerdeki tahta yivle çadıra gerilmiş olan ufak bir çadır ipliğinin söylencesini merak etmek kimin aklına gelebilir ki?!.tabii ki biz,Hayalperestlerin.
    Şayet zihinlerimizi hür bırakır ve şeyler arasında bağ kurmakta bildiği en iyi yolu kullanmasına izin verirseniz, zihin bir çok gizemli rastlantı sonucunda çadır ipliğine varır.Rastlantılara inanmayabilirsiniz..ama bana kalırsa rastlantılar da aynı devranın;feleğin oyuncakları.
    Rastlantılar büyüleyici bir yol çizerler kendilerine,gizemli bir yol. Lakin bu yolda yol alanın bir yerlere ulaşabilmesi için bir kâşifin ruhluna sahip olması gerekli. Hakikati hapis altına alınmış bir kuşa benzetecek olursak,insanı da bu kuşu hür bırakmaya çalışan ve kaf dağında,o kuşun öncülüğünde Simurg’a ulaşmaya çalışan olarak düşlemlersek..insanın çoğu zaman bu kuşu hür bırakacak güçten yoksun olduğunu müşahede ederiz.Fakat burada asıl dikkat edilmesi gereken konu,Rastlantıların çoğu zaman insana korkutucu gelmesidir!Bir hiçlik,belirsizlik meydanı!
    “insanların yapmaya düşündükleri bir edimin önce göbeklerinden çıkan dönerek ilerleyen saydam bir burgaç gibi önden giderek hazırlık yaptığını..”
    Tadında bir film(donnie darko) ve beyaz perdede gösterim yapabilmesi her zaman aklımdan(Zihnim de adı geçen filme örnekseme yapacak pek çok senaryo vardı..hepimizin vardır belki de,kim bilir?.) geçmiştir.”Şurası manyaktır, burası fakirdir” şeklinde izah etmiyeceğim sizlere. Ama sinema seven ve paralel evrenlere inanan bir insanin izlemesi gerekli,vesselam!

  2. says:

    “insanların yapmaya düşündükleri bir edimin önce göbeklerinden çıkan dönerek ilerleyen saydam bir burgaç gibi önden giderek hazırlık yaptığını..”
    Evet bu işlemin hepimizce böyleişlediğini biliyorum, eminim. Donny Darko’da yönetmenin bu işlevi bize ayan beyan göstermedeki başarısına da her zaman hayran oldum. Müthiş bi sahneydi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir