Leopar gezdiren…

Leopar gezdiren kızı Farkettiniz mi?

Reklam yazarlarının en eskiden kabile büyücüsü, daha sonraları şair olan bir sinsileden geldiğini biliyor muydunuz peki?

Hatta bu konuda günlüğüme de yazmışım önceleri:

Kelime sevimsiz, ya da bana hep öyle geldi. Ve fakat hep yaptığımız (bilmeyerek) bu değil mi?
Bir diğer başlıkta söz ettiğim “kök dillerin” doğrudan oluşa sebep olması konusu çok önemli.
Kelimenin melek sözcüğünden türediğini söylerler. (L.mesafesi=1)
İlk lisanlar, insanların doğal şartlarda yaşadığı ve duygu/düşünce nin doğrudan an’ı yarattığı ses/simgelerdi. (lisan ile insan arasındaki L.mesafesi=1 ilginç!)
Büyücü denen kişiler, bi şekilde kulaktan kulağa yer altından ilerlemiş bu bilgilere vakıf olan kişiler, çoğunlukla ne yaptıklarını bilmeden yapıyorlar. Çünkü bu yetkiyi kullanma bilgeliğinde değiller. Ve çoğunlukla yetkiyi, güç ya da para için satıyor durumundalar. Herneyse neticede yapılan büyücülük işlemlerinin artı-eksi tüm bedelini ortak olarak, Gaia nın kaderi olarak ödemekteyiz. (kader ile keder arasındaki L.mesafesi=1)
Dünyada şu anda kullanılan güncel lisanların hemen hepsi doğrudan büyü etkisini kaybetmiş durumdalar (bu sebeple büyücüler parsayı topluyo!) Kök ses/simgeleri kaybetmiş durumdayız! Aybetmişiz, pardon ayıp etmişiz Konuyu nasıl algıladığımı belirtmek için yaptığım bu girişten sonra, bu gece yaptığım bazı tespitleri iletmek istiyorum (bu konuda bende laf bitmez, çünkü nerdeyse üç senedir sürekli bu konu-kelimelerin etkisi konusu- tarafından çekiliyorum);
Gece yattım ve sesleri olmayan ve görülmeyen; çünkü normal sivrisineğin üçtebir boyutunda bi çeşit sinekler tarafından afiyetle yenildikten sonra uykum kaçtı kalktım. Televizyonu açtım.
Uzun zamandır Tv seyretmiyorum.
Neyse ardı ardına hoş programlar tesadüf etti, çok eğlendim taa saat beşe kadar.
Neyse uzatmayayım, bi reklam dikkatimi çekti. Bu arada hani şu küçükken “hepimiz farklı dünya” görüyoruz tespiti yapmış olan arkadaşım, reklam hastasıdır. Kanallarda reklam bulmak için zapping yapar! Ben de bunda bi iş vardır diyerek onu takip ettim uzunca süredir ve bi açıdan haklı olduğunu anladım. Daha dün mailime gelen bir yazıda bir şair şöyle şikayet ediyordu: Büyük şairler yetişmiyor artık; çünkü bu potansiyelde olanlar reklam sektörünce kapılıyorlar!”
Haydaaa… Ve fakat çok mantıklı
Reklamlara son üç senedir dikkat etmeye başladım ve bunların hepsi halis büyüdür!
O zaman “insanlar artık şiir okumuyor, herkes yazmak istiyor” sızıldanması pek geçerli değil; demek ki şiirin yerini reklamlar almış! Ve tüm dünya insanını da esir almış. İlginç!
Çok sevdiğim bir dostumla sohbet ederken şöyle bi konuşma olmuştu:
ben- Her şey doğal akışında ilerlerken, yani duygu ve hemen oluş, oluş ve hemen duygu… Bu spontanelik nasıl bozuldu?
dostum- müsebbibi şairlerdir Sibel!

İlk kez o zaman duruma aydım.
Evet gerçekten de gerçek bi şair büyücüdür.

Neyse gelelim dün gece dikkatimi çeken Vichy reklamına
Saç çıkaran bi ürünleri varmış onu anlatıyor. Pek bi masum görünüyor ve fakat öyle bi hinlik var ki, insanın hayranlıktan şapka çıkarası geliyor
Reklamda bu ürünün aslında ilaç olduğu gizli bir biçimde, 2 yerde vurgulanıyor.
1. ön bir yazıda ürüne placebo testi uygulandığı yazıyor! Bu test bildiğiniz gibi ilaçlara uygulanır. (Başka bi yerlerde anlatmıştık, ya da günlüğümde yazmıştım)
2.Reklamın sonunda özellikle vurgulu bir tonda, ürünlerin yalnızca “yetkili eczanelerde” satıldığı söyleniyor. Yetkisizi de mi varmış bunun diye bi güldüm bi güldüm

Peki bu büyücü (reklam tasarımcısı) ne diye bu kadar uğraşmış, doğrudan ilaç deselerdi ya diye düşündüm ve anında meseleyi çaktım, biliyorsunuz ilaç reklamı yasaktır!
Böylece büyücümüz, hem ilaç olduğunu anlatmış hem de reklam yetkisi almış!!!
Breh breh… Hergün bunlardan bi sürüsüne muhatap oluyoruz.
Ve aslında kendimiz de (bilmeden), kendi çapımızda sürekli büyü yapıyoruz.
Sonra Vichy ile witchy (büyücü) kelimeleri arasındaki L.mesafesinin de 1 olduğunu görüp on dakika daha güldüm.
Görünmeyen sineklerin böldüğü uykudan neler çıktı neler?!
Bu arada sarı-siyah diye bi müzik programına da rastladım, Orda neler gördüğümü artık anlatmıyacağım (kişilere yönelik olduğu için)

Bu konuda sizler de deneyimlerinizi paylaşırsanız sevinirim, hatta sorular varsa çok sevinirim; çünkü soru olmadan insan bakmaya üşeniyo çoğu kez
(bakmak ile akmak arasındaki L.mesafesi=1)
 

 

 

Not:Levenshtein mesafesi, iki kelime arasındaki operasyon sayısı demekmiş. Örneğin; “göz” ile “öz” mesafesi 1 oluyor. Daha çok bilgi için adres:http://en.wikipedia.org/wiki/Levenshtein_distance
 

 

 

Sembol, sembol, her yerde semboller var, manzarayı kapatıyorlar, aklımı çiziyorlar”.

Kulağın çınlasın sevgili Jung, ben de her yerde seni anıyorum 🙂

1 Yorum

  1. orlando says:

    reklamı ilk izlediğimde gördüğüm sadece yollarda gezinen gösterişli bir arabaydı.”Leopar gezdiren kızı gördünüz mü?” denildiğinde, “ne kızı?” dedim içimden:) Sonra reklam başa döndü..Arabanın geçtiği yollardan birinde, kaldırımda, bir kadın leopar gezdiriyordu.Bravo dedim.Bu gerçek bir büyüydü benim için de..Orada olan bişeyi, göremez hale getirmişti bizi reklamcı.Gerçekten etkileyici:)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir