Zamanın Oku

Zamanın oku hep ileri doğru gider diye lineer ve bilimsel bir çıkarımla büyüdük fakat bu bana hiç de makul gelmiyor;üstelik son derece sade biçimde bunun tersini çıkarsayabiliyorum.
Şöyle ki;
Şimdi, benim atalarım kimlerdir? Anne babamdan geriye doğru, örneğin Oğuzlara, ya da Lemurya’ya kadar geri gidebilir ve her birine benim atam diyebilirim. Diğer taraftan ben dedemin ya da Oğuzların ve bütün varlıkları  tüm deneyimlerinin sonucunun ortaya konduğu bir genetik UÇ değil miyim? Öyleyse ben onların bizatihi atası oluyorum!
Bu fikri ilk kez Laniekea’daki Hawaili şaman Koa dile getirmişti, ben de oradan öğrendim 🙂
Yeri gelmişken şu bilgiyi de paylaşayım; burada anlatıldığına bakarak MAYAlar bizim atamız mı? Yoksa onlar ataları olarak bizden mi bahsediyorlar?
(Alıntı foto, Tanrıların Büyücüleri kitabından)
#Laniekeakitap
*

Bilindiği üzere şöyle bir görüş var:
Teleoloji, yaşamı ve evreni ereklerle temellendiren ve açıklayan düşünce biçimidir. Nedensellikten farklı ve ona karşıt olarak teleoloji, her şeyin temelinde bir ereksellik/amaçlılık bulunduğunu, bir erekle belirlenmiş ya da bir ereğe yönelmiş olduğu fikrinden hareket eder.Böylece bir nedensellik varsa bile, teleolojiye göre bu ereksel nedenlerden meydana gelir, yani varılmak istenen ereğe doğru yönlendiren ve oraya götüren neden.. Böylece teleoloji, bir erekçilik düşüncesi olarak şekillenir; buna göre her şey yalnızca bir ereğe yönelmiş olmakla kalmaz, aynı zamanda bir erek tarafından belirlenmiştir ve her şey bir ereklilik yasasına göre olup bitmektedir.
Sanırım ana fikir yazı bütünlüğü içinde değişmiyor yani “amaçlılık”.
Bu da Tanrının zar atmadığına yorulabilir ve Einstein’i memnun ederdi. Ben ise her iki fikre birden inanıyorum yani hem amaçlılık var hem de belirsizlik (heisenberg). Varlık alemlerini derinleştiren büyüten bana göre KAZA/şans faktörüdür. Eğer bu olmasaydı amaçlılık tek başına hiç olurdu; çünkü bilmediğini planlayamaz, amaçlayamazsın! Göremez, hayal edemezsin. İlerleme sadece kaza/şans yoluyla olur. Fakat varlıklar oturup kazanın gelmesini beklemez tabi, onlar bildikleri üzerine amaçlı çalışmak durumundadır.
Tıpkı Bireysellik ve İlişkiselliğin kol kola gitmek zorunda olması gibi; bunlardan birini fazla öne çıkarırsan hastalık baş gösteriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir