Yaşam Öyküsünün Silinmesi

Castaneda Don Juan’ın soyağacını çıkarmak amacı ile bir çizelge hazırlamıştır. Bu çizelgeyi doldurmak için Don Juan’a babasının adını sorar. Don Juan ona baba derdim der. Annesinin adını sorar, ona anne derdim hep der. Castaneda Don Juan’ın soyağacını anlamadığını düşünür ve açıklamaya girişir. Don Juan “zamanını bu saçmalıklara yele verme” der. Bu sözleri Don Juan’ın ahmak olduğunu düşündüğü sırada aslında kendisinin ahmak olduğunu düşündürür.

Don Juan “benim kişisel bir yaşam öyküm, kişisel bir tarihim yok. Bir gün yaşam öyküme gereksinimim olmadığını anladım ve fırlatıp attım onu” der.

Castaneda “İnsan nasıl yaşam öyküsünü bir yana atar?” diye sorar. Don Juan “İnsanın önce onu bir yere fırlatıp atma isteğini duyması gerekir. Sonra azar azar uyumlu bir biçimde kesip atmaya çalışmalıdır onu.” der.

Castaneda “Sen bir Yaquisin bunu değiştiremezsin ki” dediğinde, Don Juan nereden biliyorsun diye sorar. Castaneda “kesin olarak bilemem ancak sen biliyorsun, zaten yaşam öyküsü böyle oluşmuyor mu?” diye sorar. Don Juan “benim yaqui olduğumu yada olmadığımı bilmem bunu yaşam öyküsü yapmaz ki, ancak bunu başka bir kimse de bildiği zaman yaşam öyküsü olur, hiç kimse bunu kesin olarak bilemez” der.

Sonra Don Juan Castanedaya babasının onun hakkında ne düşündüğünü anımasamasını söyler. “Senin baban sana değin her şeyi bilir, yani seni biçimlendirmiştir zihninde. Kim olduğunu, ne yaptığını bilir, onun sana değin kanılarını değiştirebilecek bir güç yoktur dünyada. Seni tanıyan herkesin sana dair bir fikre sahip ve sen de edimlerini o fikirleri destekliyorsun der. Anne babana, arkadaşlarına yaptığın her şeyi anlatarak yaşam öykünü habire yenileyip durmak zorundasın. Yaşam öykün yoksa kimseye verecek hesabın da olmaz. Kimse senin eylemlerine kızamaz, kimse edimlerinden dolayı düş kırıklığına uğramaz, kimse seni düşünceleri ile tutsak edemez. En iyisi yaşam öykünü silmektir. Başkalarının bizleri tökezleten düşüncelerinden özgür kılacaktır bizi bu. Ben azar azar kendi çevremde ve yaşamımın çevresinde bir sis tabakası yarattım. Şimdi hiç kimse benim kim olduğumu yada ne yaptığımı kesin olarak bilemez. Azar azar çevrede bir sis tabakası yaratmalısın, her bir şey kesinliğini yitirene dek. Hiç bir şeyin belirli ve gerçek olmadığı kerteye kadar. Senin şu andaki sorunun senin fazlaca açık olmanda yatıyor. Çabaların apaçık, sorunun fazlaca açık. Herşeye kesin gözü ile bakmayı bırak. Senin kendini silmeye başlaman gerek”

Castaneda “Ben sır saklayamam ki” dediğinde Don Juan “Değiş o zaman” diye yanıtlar.

“Anlamaya çalış, iki seçenek var. Ya her bir şeye gerçek ve kesin diye bakarız yada öyle bakmayız. Birinci yolu tutarsak kendimizden de dünyadan da tat alamaz sıkıntıdan patlarız. İkinci yolu tutar yaşam öykümüzü silersek bir sis yaratırız çevremizde, tavşanın nereden çıkıvereceğini kimselerin, kendimizin bile bilemeyeceği coşkulu ve gizemli bir durum yaratırız. Hiçbir şeyin kesin olmaması durumunda uyanık kalırız, sürekli tetikte oluruz. Tavşanın hangi çalılığın ardında saklandığını bilmemek herseyi biliyormuşcasına davranmaktan çok daha coşturucudur.

Ixtılan Yolculuğu

“İmkansız şeylere inanmak mümkün değildir (dedi Alice)
Bana kalırsa sen bu konuda fazla alıştırma yapmamışın (dedi kraliçe) Benim bazı bazı, kahvaltıdan önce, altı tane imkansız şeye birden inandığım olmuştur.”

L.Carroll

4 Yorumlar

  1. Aki says:

    Orta Asya’da şamanlığa giriş, şamanın ustası/ustaları tarafından, parçalanması ve tekrar parçaların birleştirilerek yeni bir hayata doğması, sonrasında olur. Bu tam olarak don Juan’ın bahsettiği “yaşam öyküsünün silinmesi” deneyimidir. Bu uygulama genelde ruhban sınıfı olan dinlerde ruhbanların inisiyesi ve/veya kademe yükselmesi esnasında en temel ve basit şekilde isimlerinin değiştirilmesinde görülür. Öğretilenlerin unutulması ve yeni bir görüşün keşfi için zorunlu bir uygulama gibi gözüküyor, aksi takdirde her şeyi eski görüşlerle kıyaslamak durumunda kalınırdı, hem kendi için hem de çevresindekiler için.

  2. Turan says:

    Herkesin kendine göre bir yasam öyküsü vardir. Yasam öyküsünde her bir aksaklik, uyusmazlik “kuantum dalgalarinin cöküsü” olarak da betimlenebilinir….uyusmayan hikayeleri uyusturmaya calismaya da bilimsel bir terim deniliyor: fabulate (şişirerek anlatmak, masal söylemek).

    1. says:

      Yaşam dediğimiz şeyin tümü, görünen kadarıyla dalga çöküşleridir, o zaman biz bir çöküş okyanusunda yıkanmaktayız 🙂

  3. Turan says:

    Ne kadar yikansak da ucsuz bucaksiz okyanusta olmak yerine karada ayaklarimizin üstüne basmasi cogu zaman bize hos geliyor….

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir