Yap-mama Uygulaması- 6.cı ders

“Yap-mama çok basit ama çok zordur; sonra, görmeye anca, insanın yap-mama yöntemiyle dünyayı durdurmasından sonra erişilebilir.”

“Tuhaftır şu gölgeler,” dedi birden.”Bir tanesi bizi izlemekte farkındaysan.”

“Öyle bir şeyin farkında filan değilim ben,” diye yüksek sesle karşı çıktım.Don juan, ısrarla karşı çıkmama rağmen bedenimin izleyen varlığın farkına varmış olduğunu söyleyerek kendinden emin bir sesle bir gölge tarafından izlenmenin anormal bir yanı olmadığını söyleyerek beni sakinleştirmeye çalıştı.

“Yanlızca bir erktir o,” dedi. “Bu dağlar onlarla doludur, geçen gece seni korkutan o varlıklar gibidir onlarda.”

Tam önümüzde duran yüksekçe bir kayayı gösterdi.

“Şu kayanın gölgesine bak,” dedi. “Gölgesi o kayadır, ama değildir de.Kayanın ne olduğunu anlamak için kayaya bakmak, yapmadır; ama onun gölgesine bakmak da, yap-mamadır.”

“Gölgeler kapıya benzer, yap-mamanın kapıları.Örneğin bir bilgi adamı, gölgesine bakarak insanların en gizli duygularını bilebilir.”

“Hareket eder mi gölgeler?” diye sordum.

“Devindiklerini yada dünyanın çizgilerinin onların içinde gösterildiğini söyleyebiliriz.”

“Ama gölgelerin içinden duygular nasıl çıkabilir ki, don juan?”

“Gölgelerin salt gölge olduklarına inanmak yapmadır,” diye açıkladı don juan. “Aptalca bir inançtır bu.Şu şekilde düşün bide; dünyadaki her bişey göründüğünden çok daha fazlasını içerdiğine göre gölgelerde herhal birşeyler içermeli.Öyle ya, onları gölge kılan şey yalnızca bizim yapmamamızdır.”

Kendisi o iki kayadan on metre kadar uzakta, yüzü batıya dönük, durdu.Üzerinde duracağım bir noktayı işaretleyerek o iki kayanın gölgelerine bakmamı istedi.Önemli olan şey, insanın gözlerini şaşi bakar gibi yapıp bir gölgenin ötekinin üzerine getirilmesini sağlamak imiş. O alıştırmayı yapma çabalarım boşunaydı. Başım ağrıyana dek çabaladım. DonJuan’ın başarısızlığımla ilgilendiği yoktu. Kubbemsi bir doruğa tırmanmış, haykırarak iki küçük ince uzun kaya parçası bulmamı söylüyordu. istediği kayanın boyutunu elleriyle göstermekteydi.
İki kaya parçası bulup onları don juan’ uazttım.Don juan her bir kayayı otua santimetre arayla iki yarığpın içine yerleştirdi, yüzüm batıya dönük onların üzerinde durmamı ve aynı alıştırmayı onların gölgeleriyle uygulamamı buyurdu.Bu kez bambaşka bir şey olmuştu.Daha ilk denemede gözlerimi şaşılaştırabilmiş ve her bir kayanın gölgesini üst üste bir gölgeymiş gibi algılayabilmiştim.İmgelere onları birleştirmeksizin bakmanın tek bir gölgeye inanılmaz bir derinlik ve bir bakıma saydamlık kazandırdığına tanık oldum.Baktım, baktım, hayretten donakaldım.Kayanın, gözlerimi üzerinde odakladığım her bir deliği net bir şekilde ayırt edilebiliyordu; onların üzerinde üst üste getirilmiş olan bileşik gölge ise tanımlanamaz saydamlıktaki bir film gibiydi.

O gölgenin çevresini de görsel algılamamdaki odaklanmayı yitirmeksizin tarayabildiğimin bilincine vardım.Sonra, bir an için, bir kayaya bakmakta olduğumu unutuverdim.O zamana dek tasavvur dahi edemediğim denli vasi bir dünyaya inmekte olduğumu duyumsadım.Don juan’a o harika duyumsamamı betimledim, o da, o manzaranın içinde kaybolmak üzere olduğumu “gördüğünden” dolayı bu deneyimimi kesmek zorunda kaldığını açıkladı.

“Ypa-mama” konusunda zihnimin eskisinden daha çok karışmış olduğunu itiraf etmek zorunda kaldım.Don juan bunun üzerine yapmış olduğum şeyden memnunluk duymam gerektiğini söyledi, zira bir kere olsun yöntemini doğru olarak izlemiş ve dünyayı azaltarak genişletebilmişim; üstelik, dünyanın çizgilerini hissedememiş olmama karşın kayalarıngölgelerini “yap-mama” ya giriş kapısı olarak kullanabilmişim.Dünyayı azaltarak genişletmiş olmama ilişkin sözleri merakımı çokca çekmişti.Gözenekli kayanın gözlerimi odaklamış olduğum alanındaki ayrıntılar öyle canlı ve öyle kesin tatlardan oluşmuşlardı ki yuvarlak doruğun üst bölümü benim için vasi bir dünya haline gelmişti; gene de, kayanın azaltılmış bir görüntüsü olmaktaydı bu.Don juan ışığı engellediğinde, normal zamanlarımdaki gibi baktığımı anladım–kesin hatlı ayrıntılar belirginleşmiş, gözeneklikayanın küçücük delikleri irileşmiş, kemikleşmiş püskürtünün kahverengisi donuklaşmış ve kayayı gerçek bir aleme çeviren o parlak saydamlık yok olmuştu.

Don juan sonra iki kayayı aldı ve onları derin bir çukurun içine yatırarak yüzü batıya dönük kayaların bulunduğu ilk yere bağdaş kurup oturdu.Sol yanındaki bir noktaya vurarak benimde oturmamı söyledi.

Uzun süre konuşmadık.Sonra, gene sessiz kalarak, bir şeyler yedik.Güneş battıktan az sonra don juan ansızın bana doğru dönüp “rüya görme” ye ilişkin gelişmelerim var mı diye sordu.Ben de ona başlangıçta “rüya görme” nin bana kolay geldiğini, ama o sıralarda rüyalarımda artık ellerimi bulamaz olduğumu anlattım.

“Sen rüya görmeye ilk başladığında benim kişisel erkimi kullanmaktaydın, o yüzdendi kolay gelmesi sana,” dedi don juaan. “Ama şimdi boşsun sen.Ama kendin yeterli erk kazanana dek çaba göstermeyi sürdürmelisin. Bilesin ki, rüye görme, rüyaların yap-mamasıdır; sen yap-mama konusunda ilerledikçe rüya görmede ilerleyeceksin.İşin püf noktası, yapmakta olduğun şeyin bir anlamı olmadığı düşüncesine kapılsan bile ellerine bakmayı boşlamamandır.Aslında, daha önce de anlatmıştım sana, bir savaşçının inanmaya gereksinmesi yoktur; zira, inanmaksızın eylemini sürdürdükçe gene de yap-mamaktadır.”

“Rüya görme’ye ilişkin sana anlatacak başka birşey kalmadı,” diye sürdürdü don juan. “Söyleyebileceğim her bişey yalnızca yap-mama olacaktır.”

Don juan, bedenimin kendi zannettiğimden fazlasını bildiğini söyledi, zira beni izlemekte olan güçlü varlık sağ tarafımdaymış.Don juan bir sır verircesine sesini alçaltarak, o gün dostun bana iki kez yaklaşmış olduğunu ve kendisinin araya girerek onu durdurduğunu açıkladı.

“Gün boyunca gölgeler yap-mamanın kapılarıdır,” dedi.”Ama geceleyin, karanlıkta pek az yapma kaldığı için, dostlar dahil herşey bir gölgedir.Erk tırısını öğretirken bundan söz etmiştim sana. “Bir savaşçı yap-mamayı dünyadaki her bir şeye uygularsa da, bugün sana anlattıklarımdan fazlasını anlatamam.Sen kendi bedeninin erki ve yap-mama duygusunu keşfetmesine izin vermelisin.”

tamamı için tıklayınız

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir