Yanlış yok. Peki ya şeytan?

Yanlış yok, muhtelif denemeler var. Gerçek yetişkin, kendi metodunu dayatmaz. Daha verimli ve hızlı, üstelik “çeşitli” yolların keşfi, doğruyu bildiğin duygusundan bütünüyle kurtulmaya bağlı.

**

HS: “”Soru: Şeytanın herkese kendi sıkletine göre musallat olmasından bahsediliyor. Bu hususu nasıl anlamalıyız?””

Sa: Şeytan bence Gölge’dir. Bunu hemen her öğretide bulabiliyoruz. İşte bu açıdan kişinin kendi sikletine göredir şeytan. Bi şeyin kendi cüssesi neyse gölgesi de ondan bağımsız olamaz velakin günün güneş saatlerine göreyön ve şekil değiştirir. eğişmeyen ise bi ucundan daima kişiye bağlı olmasıdır. Gölge, aslından bağımsız olamaz 🙂

HS: gölgeden de öte bir şey olmalı.

sa: Belki de evet. Şeytan sadece insana düşman. İnsanın diğer canlılardan farkı ise bilinçlenme potansiyelidir, yani herşey olma potansiyelinden bilinçli niyeti ile OLdurma yetisi vardır. Demek ki Şeytan aslında bilincin düşmanıdır. 🙂 İkinci tahmin hakkımı da kullanıyorum: Şeytan, kaostur!

HS: dilime dolanan kelimeyle şeytan bir avadanlıktır; olmazsa olmazdır. imtihan olması için varlığı şart. olmalı ki; yoldan çıkarıcı ayartıcı olmalı ki; iyiler kötüler şunlar bunlar ortaya çıksın. bir nevi turnusol kağıdı.

sa: Yani Şeytan, dualitenin garantörüdür diyebilir miyiz?

HS: bilmem ki bunu demek de ikilik deyince; iki denk güç gibi algılanmasın. insanın ne mal olduğunun ortaya çıkabilmesi için olmazsa olmaz bir şart o kadar. yoldan çıkarıcı baştan çıkarıcı evet; ama o kadar da güçlü değil. güç şeytandan gelmiyor bizim ne idüğümüzü bilmememizden geliyor bence.

sa: Senin daha önce anlattıklarından çıkarsadığım kadarıyla, insan ne kadar iyi ve değerliyse, şeytanın saldırısı o denli keskinleşiyormuş. Yanlış anladıysam düzelt lütfen. Bu durumda “iyi ve değerli” kıstası yükseldikçe şeytanın saldırı gücü neden artar? Olayı bi nebze fizik açısından değerlendirebilir misin?

HS: alıntıdan anladığım kadarıyla… büyük başın derdi büyük olur; halterci ne kadar büyük ağırlık kaldırırsa daha büyüğünü kaldırmak arzusu zorunluluğu v.s doğar. belki; insan büyüdükçe düşmanı da büyür dersek olur mu?

sa: Mantıklı görünüyor fakat bu çıkarımın bana yeniden GÖLGEyi anımsattı?

‎HS :)) farklı disiplinlerden baktığımız için olabilir.

sa: Ben heryerden bakmaya gönüllüyüm. “insan büyüdükçe düşmanı da büyür dersek olur mu?”demiştin. O halde insanın “büyümesi”, yine de elzem midir? Ve ikinci sorum: “büyümek” ten kasıt tam olarak nedir?
(Bu arada gölgeden kastettiğimi anlamak için ibn Arabi’nin şu yazısını bi hatırlayalım, lütfen tıklayınız)

HS:büyümesi eşyanın tabiatı gereği denir ya… öyle bir durum değil mi? fiziksel anlamın daha dışında mesela; belki derinleşme denmeli belki başka kelime bulunmalı. İbn Arabi her anlamda beni aşar. Bir kitabını biraz karıştırdım o kadar. MEB yayınlarından. belki çeviriden belki başka şeyden. Biraz okudum, moda tabirle tarzım olmadığını anladım. Belki okunması gereken 100 alim varsa onlardan biridir. ama bana göre değil sanırım.

sa. Her büyüyenin kaos tarafından unufak edildiğini tarihi ve güncel olaylardan bizzat müşahade ediyoruz aslında. Aynı şeyin sonsuzca büyümesi gibi bi olgunun var olabileceğini düşünür müsün?

HS: düşünmem. bir yerde tıkanır sanki.

sa: Bu durumda Şeytan, senin dediğin gibi bi avadanlık olarak, sınırsız biçimde büyüme arzusunu hissediyor ve ona çekiliyor ve tahrip ediciliği ile onu kontrol altına alıyor. Böyle bakınca dengeyi sağlayan bi kontrolör avadanlığı gibi sanki 🙂

HS :)) bu konuda İbn Arabiyi geçtim; seninle de aşık atmak kolay değil. Sen de bir sürü gömlek fazla geliyorsun bana:))

sa: Ben sadece anlamak isteyenim. Her türlü mevcut fikrimi şu an yok sayarak dinlemeye hazırım aslında. Kendimi bi çocuk gibi hissediyorum, sadece meraklı 🙂 Teşekkür ederim

Aklıma Pan simgesini getirdin. PAN: Kırlar, çobanlar ve ormanların tanrısıdır. Keçi ayaklı, sakallı ve boynuzludur. Zevk düşkünü bir tanrıdır. Syrinks (pan flüt) çalar, tepelerde dolaşır ve sürüleri korurdu. Tanrıların habercisi Hermes’in oğlu olduğu söylenir. Faun bilinen diğer adıdır. o insanları kandıran, kapıdan kovulan ama bacadan girmeye çalışan zavallı şeytan olarak tasvir edilir.
Yunan mitolojisi olarak değil de simgesel bazda bakıldığında, PAN’ın insan medeniyetine karşı olduğu ve bilinçlenmemiş canlıları temsil ettiğini çıkarsayabiliriz sanki.

Panteizm, pandeizm, panenteizm gibi akımlar da galiba aynı simgeden yola çıkmışlar 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir