Uzaylıların tek tip olmadığı üzerine…

Önce şu makaleyi okursanız, daha açıklayıcı olacaktır:

http://onedio.com/haber/kanada-savunma-bakani-uzaylilar-var-ve-teknolojimizi-onlara-borcluyuz–232590

*” Farklı ırkların farklı gelecek planları var ve tüm uzaylı ırklarını tek bir tür olarak ele alamayız.”
Biz dünya içindeki farklılıkları bile yok etmeye çalışan/görmezden gelen bir insanlık uygarlığı olduğumuzdan bu cümle beni epeyce güldürdü. Zulu şamanlarının şefi Mutwa’nın türkçeye çevrilmiş çok kıymetli eseri Yıldızların Şarkısı kitabında detaylarıyla anlattığı gibi gerçekten de çok farklı uzaylı tipleri var. Merak edenler okusun ve bu mesele artık bir çeşit gerçek dışı iddia gibi görülmesin dilerim 🙂

Geceleyin gökyüzünde uçan şeyler vardır. Siz onlara ufo dersiniz. Biz Afrikalılar ise, onlara Abahambi￾Abavutayo, yani, ateşten ziyaretçiler deriz. Afrika’da, yüzyıllar ve yüzyıllar boyunca, ufolardan payına düşeni almış, ufolarla ve içindeki yaratıklarla sık teması olmuştur. Yıldızların Şarkısı, aslında Afrika’nın şarkısıdır çünkü, bu geniş kıtanın her yanında, güneş, ay ve tüm yıldızlarla ilgili efsaneler ve irfan bulursunuz. Halkımızın mitolojisi, hatta tarihi bile, yalnızca yıldızların ve gezegenlerin değil, onlara ait zeki varlıkların ve insanlarla nasıl iletişim içinde olduklarının anlatımıyla doludur.

Mutwa gerçekten şahit olduğu, en az dört beş uzaylı yaratıkla karşılaşma , hatta kaçırılma vakası anlatıyor. Kulaktan dolma ve yüzyıllardan bugüne gelen bir çok hikaye de anlatıyor ama, bu bahsettiklerimiz, bilfiil kendi başına gelenler..Bu olaylar gerçekten çok ilginç. Bunları uzun uzun kitapta yazıldığı gibi anlatmak yerine, belki de ilerde bir özet yapabilirim. Bu okuduklarımın ışığında gerçekten şunu anlayabiliyorum ki, Afrika’ya dünya dışı varlıkların çok büyük bir ilgisi var. Neticede büyük ve sakin bir kıta. Belki o sebepledir, bilemiyorum. Ya da başka sebepleri de vardır. Kim bilebilir ki? Zaten Mutwa’da şöyle diyor:

Hayat birçok şekle bürünebilir. Yalnızca bu gezegende hayatın olabildiği şekillere bir bakın. Evren, dev bir olasılıklar ortamıdır ve orada, her şeyin oluş şansı ve hakkı vardır. Dolayısıyla, hayatın nasıl görünmek zorunda olduğu konusunda teori kalıplarımız olmamalı, hayat bizi şaşırtabilir.Benim gibi belirli tabuları yıkmış birinin bile aşamayacağı sınırlar vardır. Dolayısıyla bu yaratıkları o sınırlar dahilinde ele alacağım. Birçok dünya dışı yaratık türü vardır ama önce size bu yaratık türlerinin bazılarıyla ilgili genel şeyler söyleyebilirim. İlki, iyi bilinen ve sütuna benzeyen korkunç yaratık, Muhondoruka’dır. Daha önce belirttiğim gibi görüldüğü yerde şiddetin habercisidir. Tüm Afrika’da bu yaratıktan nefret edilir ve korkulur. İkincisi, Mutende-yanigenge’dir. Bu, daha küçük, gri veya beyaz bir yaratıktır. Büyük bir kafası, tebeşir beyazı bir yüzü vardır. Büyük yeşil gözleri yaratığın başını çevreler ve böylece kafasını hiç çevirmeden omzunun üzerinden size bakabilir. Bu, yine küçük bir yaratık olan üçüncü tür, Muvonjina’dan çok farklıdır. Muhondoruka’nın boyu dört buçuk metreye ulaşabilirken, Mutende￾yanigenge yaklaşık bir metredir ve çok büyük bir kafası olan bir erkek çocuk boyutlarındadır. Aslında neredeyse bir beyazın karikatürüne benzer. Bu yaratık çok çok zayıftır, neredeyse kırılacak gibidir ve çok büyük ellerle, büyük ayaklara sahiptir. Bu isim “Kamçılı Beyaz” anlamına gelir. Çünkü kabile insanları bu yaratığa saldırdıklarında, yaratık kendini yanında taşıdığı kamçı benzeri bir silahla korur. Bu kamçı benzeri silah sizi çok kötü çarpabilir ve en kızgın aslanı bile kaçırır. Çarpılan insan yerde yuvarlanır ve hareket edemez, çaresizce kalakalır. Bu silah genelde yaratığın bedeninde bir kolun bulunması gereken yere montelidir. Bu yaratıkların bir sol kolu yoktur fakat onun yerinde koldan kalan parçaya monte edilmiş halde bu kamçı benzeri silahı taşırlar. Mozambik’teki Makombelerin bu yaratıkları resmettikleri duvar resimlerini görebilirsiniz. Mutende-yanigenge, Bostwana’da “kısa olan” anlamına gelecek şekilde isimlendirilmiştir. Bunlardan bazılarını gördüm. Şeklen oldukça insana benzerler, açık renkli derileri ve sanki büyük pilot gözlükleri takıyormuş izlenimi veren uzun gözleri vardır. Gözleri neredeyse burundan şakağa kadardır ve boynuzumsu kara bir katmanla kaplıdır. Kulakları çok küçüktür ve aşağıdadır. İnsanların kulakları ne kadar yukardaysa, bu yaratığın kulağı da o kadar aşağıda, neredeyse bizde çenenin başladığı noktadadır. Ve çok küçük ağızları vardır. Griye çalan kirli beyaz derileri ve çok güzel alışılmadık elleri vardır. Ellerinde altı uzun parmak vardır. İşaret parmakları ve onun yanındaki parmak garip derecede uzundur. İki başparmakları vardır ama bunlar benim başparmağımın olduğu yerde değildir. Bu yaratık bir şey tuttuğunda ikinci parmak kavrayışta birinciye yardım eder. Başparmakların biri elin ortasındadır ve çok uzundur. Bu yaratığın ayrıca veremliymiş gibi çok zayıf bir vücudu vardır. Bu yaratık bazen bilinmeyen bir sebepten dolayı insanları yakalar, onları kesip açar, inceler ve sonra yeniden bir araya getirir. Bu yaratık ayrıca çocukları da kaçırır. Mutende-yanigenge tarafından kaçırılan insanlar hayatta kalırlar ama bir daha asla eskisi gibi olmazlar. Karakterleri bütünüyle değişir. Bazen eskiden neşeli canlı olan bir insan iyice içine kapanır, fiziksel olarak hasta olmayışına rağmen çok değişir. Muvonjinada aynı derecede garip ama çok farklı bir yaratıktır. Alışılmadık derecede büyük bir kafası vardır ve daima bir tür parlak bir deriyle örtülüdür. Yalnızca gözler ve ağız görünür, ağız bir silindir gibi yuvarlaktır. Gözleri oldukça geniş ve parlaktır. El ve ayaklarında görünür bir parmak yoktur. Kafası kocaman bir balkabağı gibi büyük ve bir karpuz gibi yuvarlaktır. Bütünüyle, genellikle altın renginde bir tür malzemeyle örtülüdür. Yalnızca gözleri görünür. Muvonjina yaratığı insanlara zarar vermez. Aslında o insanlığa bilgi getiren yaratıklardan biridir. Ona tanrıların habercisi gözüyle bakılır. Mitolojimizde tanrıça Nananan’nın hizmetkarlarından biridir. Bir başka dost uzay yaratığı türü de vardır ve o biz insanlara çok benzer. Ona “Sikasa” deriz. Bu yaratık tanrıça Nananan’ın ırkındandır. Kırmızı derili, genellikle koyu siyah saçlı ve bazen hafif yeşile çalan birini düşünün. İlk görüşte yanlışlıkla insan zannedilebilir. Çok dostça ve iyi bir yaratıktır ve benim bronz kolyem bu türden yaratıklarla iletişim kurmak üzere tasarlanmıştır. İnsanlarla evlenmiş bazı Sikasaların varlığı bilinmektedir. Sikasalar çok bilge yaratıklardır. Hangi dili konuşursanız konuşun anlayacağınız bir dil kullanırlar. Eğer İngilizce konuşuyorsanız, bir Sikasa sizinle konuştuğunda zihniniz onun dilini İngilizce olarak anlayacaktır. Onlar her insanla konuşabilirler. Bizi merakla gözlemleyen ve bence kendi bildikleri bir sebeple insanın gelişimini düzenleyen yaratıklar da vardır. Belirtilmek gereken bu faydalı yaratıklardan biri, Nafo adı verilendir. Bu, üzerinde hiçbir öğe (burun, ağız, vb.) olmayan yuvarlak bir kafaya sahiptir. Yaratığın elinde yalnızca üç parmak vardır ve başparmağı yoktur. Bu yaratık insanlarla onlara dokunarak haberleşir. Elleri biraz nemli ve yapışkandır. Yaratığın elleri yapışkan bir madde salgılar. O elini size doğru uzatır ve siz de kendi elinizi onlara doğru uzatmak durumundasınızdır. Sonra avuçlarınız birbirine dokunduğunda iletişim gerçekleşir. Bu garip yaratık, yani Nafo, doğu ve orta Afrika’da ki birçok kabile tarafından çok sevilir. İnsanlara tıbbi bilgiler aktarır. O bize ağaçlarla ve doğadaki tüm sessiz şeylerle nasıl konuşulacağını öğretmiştir. Size çok garip bir şey söyleyeyim: Amerikalı bir bilim adamı olan doktor Jim Hurtak beni ziyaret etti ve bana garip bir şey anlattı. Bana bu Nafo yaratığını görmüş, onun tarafından dokunulmuş ve bundan çok korkmuş beyaz insanların varlığından bahsetti. O insanlar bu yaratığın zararsız olduğunu anlamak durumundadırlar. O yalnızca insanlara bilgi aktarmaya çalışır.

Mutwa, dünyanın başka yerlerine de dünya dışı yaratıkların geldiğini ve bunların da gizlendiğinin ve üzerinin örtüldüğüne dair senaryoların doğru olduğunu düşünüyor. Bu yaratıklar bir şekilde dünyada ki büyük olaylara çekilmektedirler. Nerede çok fazla olumsuz veya olumlu insan etkinliği varsa, bu yaratıklar arılar gibi oraya üşüşüp bakmak isterler.

Vusamazulu Credo Mutwa – Yıldızların Şarkısı

Özetleyen sa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir