Uzaydan Geldik Biz

MAL varlıklarını Hazine’ye bağışlamak isteyen, ancak dilekçeleri kabul edilmeyince Ankara’da bindikleri taksinin şoförü İzzet Erdem’e, içinde yaklaşık 40 bin TL tutarında para ve altın ile tapular bulunan çantayı bırakan çiftten Mustafa Solak anlatıyor:

Ankara’da ilk önce TBMM’ye, oradan Cumhurbaşkanlığı’na, Genelkurmay Başkanlığı’na ve son olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na gittiklerini, çantayı kabul etmediklerini, yazılarını bıraktıklarını anlatan Solak, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“İşimiz bittikten sonra otele gittik. Otele iki ayrı şirketten kurye çağırdık. Götürmediler. ‘Vestiyerde unutalım, onlar götürsün versin’ dedik. Arkamızdan koştu geldi, çantayı getirdi. Ben TBMM’ye girerken yanımızdaki görevliye ‘Ankara’da kalacak bu para’ dedim. Görevli ‘Meclis almaz bu parayı’ dedi. Ben de ‘Çöpe atarım o zaman. Çöpe atacağım ama Ankara’da kalacak’ dedim. En son takcisi imdadımıza yetişti. Allah razı olsun. Taksi parasını verdiğim taksiciye ‘Alın bunu Hazine’ye götürün’ dedim. Ondan sonra olaylar böyle gelişti. Parayı geri talep etmiyorum. Oyun mu oynuyoruz burada? Kimin ihtiyacı varsa devlet elini uzatacak. Biz hangi kişinin yardımına yetişeceğiz. Deniz Feneridir, Kızılaydır, bıraksınlar bu işleri, mallarını mülklerini versinler devlete. Devlet adil şekilde bunları dağıtsın. Neredeyiz biz ya, neredeye yaşıyoruz biz? Bilmiyorum ben nerede yaşadığımızı. Ben buralı, dünyalı değilim zaten. Bu şekilde dünyalı olamam ben. Uzaydan geldik, çatlak böyle, birşey yaptık işte.” (Milliyet)

Bu olay bence sıradan değil. Birçok açıdan ele alınıp incelenmesi lazım. Bu vatandaş ne yaptığını ve bunun çatlakça olduğunu zaten bildiği için ona aklından zoru var diyerek geçip gidemeyiz, konuyu kapatamayız. Benim bu beyanatta en çok dikkatimi çeken şey; “örnek olmak istiyoruz” sözü ve devlete duyulan (belki de bilinçaltımızda hepimizin deli gibi özlediği) güvenin vurgulanması! Bir üçüncü unsur ise paranın Ankara’da kalması için verilen mücadele! Memleketin kalbi…

Habere verilen tepkilere göz attığımda insanların şöyle eleştirdiklerini gördüm; “çocuk okutsunlar”, derneklere bağışlasınlar” “devlet bu işle uğraşır mı kardeşim!”, “yine beyin yıkama operasyonu” gibi şeyler. Oysa Solak çiftinin amacı başkalarına da örnek olmak. Burada bambaşka bişey var. Bu hareket hatırladığım kadarıyla kurtuluş savaşı zamanında yapılmıştı, kadınlar-erkekler parmaklarındaki nikah yüzüğüne kadar soyunup devlete vermiştiler. Gün o gün mü acaba diye düşündürdü beni…

Siz de görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Not: Tesadüflere inanmam, sosyolojik olgular çok çok uzun yıllar boyunca kişilerin bilinçaltında çakılı kalır.

4 Yorumlar

  1. Aile öyle göründügü kadariyla zenginede benzemiyor fakat birakmak istedikleri parada az degil.
    Burada kendi ic dünyalarinda bir karara vardiklari görülüyor ve birseyler hissetmis olmalilar.
    Biz söyle bir girisim baslatalim bakalim tepki ne oluyor diye.
    Bu konudan olayin kahramanlarinin bire bir haberleri olmayabilir, hatta yaptiklari masumanecedir.
    Olayi asil planlayan onlarin hislerine yön veren kaynagin kendiside olabilir.
    Ben bu altini cizdiginiz iki konuyuda islemistim.
    Birinde ikinci cumhuruyetciler yeni bir cumhuriyet kuracaklardi ve ben onlara bir hatirlatmada bulundum.
    Tabi yillar önceydi.
    Dedimki, birinci cumhuriyeti kuranlar kadinlarin donlarina talip olarak kurdular o cumhuriyeti, simdi bir denemede bulunun bakalim don vermeye yanasan varmi.
    Digerindede devletin cok borclandigini ve bu borcla bir cöküsün gelecegini yazmistim.
    Ve dedimki kesinlikle bir ulusal seferberlik ilan edilip bu borclar ödenmeli.
    Simdi masum bir sekilde yola cikan bu cift en ince noktadan yakaladilar halkayi.
    Ve bu büyük bir uyarinin ön haberciside olabilir.
    Yani borclari ödemeye yönelin yoksa sonu cok fena olacak.
    Sunu kendi adima acikca söyleyebilirimki bunlar gayet dogal insanlar.
    Birsey daha hatirlattilar.
    Köhnemis ve yokolmaya yüz tutmus gelenekler vardir fakat insanlar bunlari birakmak istemez ölümüne direnirler.
    Bunlar cok sacma ve temelsizde olsa sirf isteyenler yüzünden varliklarini sürdürürler.
    Bu köhne geleneklerin disina ciktiginda, o gelenekler icerisine hapsedilmis olanlar tarafindan horlanirsin.
    Horlanan bu ise sasirir ve olayi anlamaya calisir.
    Cünkü yaptiklariyla tamda onikiden vurmustur bunu bilir fakat neden horlandigini anlayamaz.
    Simdi yine öyle oldu ve daha kimse birsey anlamadan bunlar deli olmali dediler.
    Öyleya göz göre göre devletin bagirsaklarinin parcalanmaya calisildigi bir anda iki doktor tedaviye geliyor hic akil karimi.

  2. erdoğan çiner says:

    Hayran oldum.

    Bu kararı veren, tek kişi olsaydı,hele,o tek kişi, aklına estiği için yapmış,ve de ilk teşebbüsünde başarılı olmuş olsaydı, şu anki hayranlığımın ancak milyonda biri kalırdı,bende…

    Bir kere, tek başına bir kişi karar vermiş değil… Bir çift bunlar… Benim ölçülerime göre,dünyenın en uyumlu, en kafa dengi çifti. Masallarda bile rastlanamayacak bir birliktelik…

    En çılgın masal senaryosu yazarı bile, bu kadar iyimser olmaya cesaret edemez gibi geliyor, bana…

    Allah nazardan saklasın…

    Acaba diyorum, başka bir alemden, diğer bir boyuttan, bizlere örnek olamak,için gönderileceklerin öncüleri mi bunlar?…Neden olmasın?…

    Tıpkı “yüzüncü maymun” gibi , bakarsınız, günlerden bir gün, bilmem kaçıncı “Solak alilesi benzeri”, kendini göstererek, kritik sayıya ulaştırarak, ani bir sosyal patlama şeklinde, ALTIN ÇAĞ’a girmesini sağlar, bu köhnemiş dülyamızı…

    Neden olmasın ki?…

    Beni mutlu ettiler… İçimde çiçekler açtı…

    Dilerim herşey gönüllerince olur…

  3. murat says:

    bir kanal adamları çatlak diye verdi, bir başkası örnek adamlar diye… diyorum ki acaba hani bir normal anormal kavramı vardır ya, aslında son derece temelsiz olan, ona karşı bilerek ya da bilmeyerek yapılmış mizah dolu bir saldırı mı bu? don juan’ın dediği gibi: “tekinsiz hayvanlarız biz. aklımız başımızdan gitmiştir, yine de delicesine akıllı işler yaptığımızı sanırız.” son derece keyifli bir olay. konuyu buraya taşıdığı için sibel’e de teşekkür etmek isterim.
    sevgiler
    murat

  4. ibrahim koyunlu says:

    Sanırım bu çift Mevlana anlayışının etkisi altında kalmış.
    Zamanında Mevlana’nın dergahına devam eden eşraftan bir kuyumcu hem altınlarını dağıtmış hem de Mevlana’nın aşkın görüşü ile ilgili açıklamalarda bulunmuş.Bu davranışına ilk tepki Mevlana’nın kendisinden gelmiş.Müridine henüz zamanın erken olduğunu,bu nevi davranışların yanlış yorumlanıp karmaşaya neden olabileceğini anlatmış.
    Zaman konusu artık tartışılır ama bu nevi davranışlar.enazından bazılarınca artık doğru değerlendirilmelidir.
    Bir de filozof Niçe geleceğin mükemmel insanının istediği zaman tüm bağlarından kurtulma cesaratini taşıması gerektiğini savunur.
    Yeni çağ bilgisinin temel savlarından biri de Niçe ile hemfikirdir.Kesin ve radikal değişikliklerin enerjiyi haraket ettirip panoramayı değiştireceğini ifade eder.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir