Uyarıların Gereğini Yapmak

Bilinçli bir düşüncenin uzantısı olmasa bile içimizden gelen bazı hisler konuşmaya ya da düşünceye tesir ederek bizi uyarmaya çalışırlar. Bunlar tahmin edeceğiniz gibi KU’nun bizi beladan/acıdan uzak tutmaya çalışan minör enerji kalıplarından gelirler. Bunların hiç olmamasını arzu ederiz çünkü endişe yüklüdürler fakat olurlar (belki trilyonlarca irili ufaklı kayıt var), durdurmak için pek de yapacak bir şey yoktur ancak gereğini yapmak da şarttır. Gereği ise gelen uyarıyı, soyut ya da somut düzlemde nötürlemekle olur. Yani ya uyarının gereğini somut alanda uygulamaya sokacaksınız ya da soyut alanda (kimseye olmaz bana hiç olmaz tarzı, kolayınıza gelen bir cümleyle) bertaraf edeceksiniz. Akla gelenin başa geldiği bu kadar belliyken (İKE prensibi) “gereğini” yapmamak biraz tembellik oluyor 🙂

Bunu oldukça akılda kalıcı bir deneyimimle örnekleyeyim ki bu konuya ilk uyanışım olmuştur. Daha üçüncü hayatımda filandım, sabah işe gitmek üzere arabamla park yerinden çıkıyordum ki tam orta yerde hiç bir uyaran konulmamış koskoca bir çukur var! Oyyyy dedim sakınabildiğime şükrederek ve “bu nasıl sorumsuzluk, biri buraya düşer” dedim ve sabah işlerime yetişmek üzere gaza basıp gittim. O çukura biri düştü; Ben! Hem de daha o akşam işten dönüşümde arabayı park yerine sokarken. Araba aks kırdı! Ben de kafayı kırıp düşündüm tabi :))) Orada ya arabadan inip çukuru belirtecek bir uyaran koymam gerektiğini (somut) ya da “biri buraya düşer” uyarısını hemen havada kapıp kimseye olmaz bana hiç olmaz diye (soyut) nötürlemeliydim. Ve artık şimdi biliyorum ki işte bu sorumluluğu %100 almak olurdu:) Hayat çok komik
Günaydın ve iyi hafta sonları olsun frekanslar

*

İnsanların henüz ihtiyacı olan olgunlaşmamiş isteklerine de kızmayalım, küçümsemeyelim, amin diyelim, çunku tüm ham arzular tükenmeden olgun taleplere sıra gelmeyecektir. Onların ham isteklerini bir an önce yerine getirebilmeleri icin araci olun yardımcı/vasıta olun diyor Swamiji.

Bizim külturümüzün özünde olan da budur zaten, kendi istedigimiz önemsedigimiz şeyi tek dogru olarak dayatıp yardim etmeye çalısmayı reddeder kültürümüz. Yardim, karsınızdakinin ihtiyacı/talebi olan seye araci olmaktir. Bunu acikca anlatan mesellerimiz var. Basit bi konu degil bu, cok önemli buluyorum. Belki siz de fırsat buldugunuzda bu konu ile ilgili hayatinizda bir özetleme/bütünleme yapmak istersiniz.

*

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir