Tepegözle baş etmek-4

Masalın ve incelemenin başı için bakınız:

Bu asamada da, Oğuz toplumu, bas edemediği problem karsısında,
çaresizce, anlasma yolunu seçer. Dedem Korkut’a basvururlar. Onu elçi olarak gönderip anlasma
yaparlar. Tepegöz’ün sartları ağırdır. Oğuz, günde iki adam ile bes yüz koyuna razı olur ve yemeklerini
pisirmeleri içinde iki kisi verilir.
Bu istek, kendisini var eden, bilgisizce ve siddete dayalı inanılmaz yöntemlerle büyüten topluma,
ödemesi için kesilen bir cezadır. Bu cezanın infazı kaçınılmazdır. Toplumun bundan kaçması olası
değildir. Tepegöz bilmecesinin bu önlenemez, engellenemez felaketler dizgesi, “çözme” olgusuna karsı
köklü bir bakıs değisikliğini zorunlu kılar.
Bu bakıs, doğa ve toplumda karsılasılabilecek bireysel ya da toplumsal problemlerin çözümü için
gerekli olan “insan” tanımıyla ilgilidir. Bu tanımın unsurları, anlatının henüz baslarında, Dedem
Korkut’un Basat’a söylemis olduğu “sen insansın” sözlerinde gizlidir. Bu “giz”in içinde, Basat’ın
“zamanla değismeyen özü ve belli bir varlık tabakasına ait olduğu gerçeği” yatmaktadır.
İnsan, her an kendisini yeniden kurabilecek bir donanıma sahip, kendisiyle ve nesnelerle olan
iliskisinin bilinciyle varolan ve bu varlığını sürekli kılabilecek tek yaratıktır.(İlişki ve her an yapılan seçimlerin önemine dikkat! İlişki dalga/dişi yönümüz, seçimler ise parçacık/eril yönümüzdür. Bunlar birlikte değilse de yürümek içinönce biri sonra diğeri kullanılan bacaklarımızdır.)
Anlatmanın son bölümü, bir baska deyisle, bizim sematik özetimizin üçüncü kümesi, karsı
karsıya bulunulan bu Tepegöz probleminin çözücüsü olabilecek ve bu yolla, “yarım insan” kimliğinin
eksik kalan yanını tamamlayarak “insan” olma sürecini basarıyla geçecek olan kahramanımız Basat’ın,
problemle tanısıp yüzlesmeye karar verdiği serilerle baslamaktadır.
Tepegöz ile yapılan anlasma gereği bir zaman önce çocuklarından birini kurban veren ve tekrar
sıra kendisine geldiği için ikinci ve son çocuğu da istenen Kapak Kan’ın karısının, gazadan henüz
dönmüs ve gelismelerden habersiz olan Basat’a giderek derdini anlatması ve oğlunun yerine verilmek
üzere bir esir istemesiyle baslayan bölüm, problemi öğrenen ve yüzlesmeye karar veren Basat’ın, obası
tarafından kendisi için verilen ziyafette babası ve diğer beylere danısarak “toplumsal onay” istemesi olayı
ile sürmektedir.
Oysa, Oğuz sinmistir. Kendi yarattığı ve büyüttüğü, büyüttükçe ürktüğü Tepegöz karsısında
yenilgiyi kabul etmis bir toplum olarak, beklenilen “toplumsal onayı” vermez. Onun yerine, “korkutarak
vazgeçirme” davranısı içine girer.
Ancak, Basat kararından dönmez ve Tepegöz’le karsılasmak üzere onun bulunduğu Salahana
kayasına gelir. Basat geldiğinde Tepegöz sırtını günese vermis uyumaktadır. Basat’ın attığı okları önce
sinek sanır, fakat okun bir parçası önüne düsünce kalkıp Basat’ı yakalar, edüginin konçuna sokarak,
asçılarına;
“Mere kocalar ikindü vaktı munı mana çevüresüz, yiyem.” (Ergin, 1997: 212)
der ve yeniden uykuya dalar. Bir az sonra Basat hançeriyle çizmeyi yarıp içinden çıkar (Basat’ın birinci
kurtulusu).

Kocalardan, Tepegöz’ün yalnız gözünde et olduğunu öğrenen Basat, süngüsünü ocakta
kızdırarak, uyumakta olan Tepegöz’ün gözüne basar, gözünü kör eder ve onu etkisizlestirir. Tepegöz can
havliyle haykırınca dağ tas inler ve Basat sıçrayarak koyunların bulunduğu mağaraya düser. Tepegöz
bunu anlar, mağaranın kapısını keserek koyunları birer birer dısarı çıkartır. Basat bir koçun derisine
girerek Tepegöz’ün bacakları arasından kaçıp mağaradan çıkar (Basat’ın ikinci kurtulusu).
Basat’ın kurtulduğunu anlayan Tepegöz bu sefer yüzüğünü verme bahanesiyle Basat’ı yanına
çağırır;
“Mere oğlan al sol parmağumdaki yüzügi parmağuna tak, sana oh ve kılıç kar eylemesün.”
(Ergin, 1997: 212)

der. Basat yüzüğü parmağına takar. Tepegöz bu arada Basat’ı hançerle vurmak ister, Basat sıçrayarak
yine kurtulur (Basat’ın üçüncü kurtulusu).
Tepegöz bunun üzerine hazinesini vermek bahanesi ile Basat’a hazinesinin bulunduğu kümbete
girmesini söyler. Basat’ın hazinenin bulunduğu kümbete girdiğini anlayınca, kümbeti yıkıp Basat’ı
kümbetin içinde öldürmek maksadıyla tam hamle yapacağı sırada kümbet yarılır ve Basat bir kere daha
kurtulur (Basat’ın dördüncü kurtulusu).
Basat’ın yine kurtulduğunu anlayınca;
“Sana ölüm yoğ-imis, sol mağarayı gördün-mi? ….. Anda iki kılıç var, biri kınlu biri kınsuz, ol
kınsuz keser menüm basımı, var getür menüm basumı kes.” (Ergin, 1997: 213)

der. Bunun üzerine mağaranın kapısına gelen Basat, tuzağı görür ve aklını kullanarak hem tuzaktan
kurtulur hem de sözü edilen kılıcı eline alıp tekrar Tepegöz’ün karsısına gelir (Basat’ın besinci kurtulusu).

devam ediyor

2 Yorumlar

  1. […] Tepegözle baş etmek-4 […]

  2. […] Tepegözle baş etmek-4 […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir