Tobias ve BEAP…

Tobias bu ay sorulara cevap vermiş, ben de şöyle kısaca özetleyeyim aklımda kalsın dedim.

Her biip sesi duyduğunuzda (korna ya da alarm vs. ne olursa) şunlar aklınıza gelsin: BEAP

B – (Breathe) Nefes al.

Bir saldırı olarak bombardımana tutulmak değil, ama muazzam bir enerji hareketi var. Ve size, sadece nefes alın dediğimizde, bazılarınızın bize çok sinirlendiğini de biliyoruz, çünkü bunu daha karmaşık hale sokmak istiyorsunuz. Öyleyse kafa üstü durup da nefes alın! (kahkahalar) Çok istiyorsanız nefes alırken çapraz bulmaca da çözün ama, nefes alın.
Nefes almak, enerjiyi hareket ettirir. 

 E –  (Ease). Kolaylık. Eğer yaşamınızda fazlasıyla çaba olduğunu görüyorsanız, herşeyin zor ve meydan okuyucu olduğunu görüyorsanız, onu yanlış yapıyorsunuzdur. Eğer kolaylıkla olmuyorsa, durun, derin bir nefes alın, bir süre eğlenceli başka bir şey yapın ve sonra ona tümüyle farklı bir biçimde yaklaşın. Olan, kolaylıkla olmalı.

A –(Awareness). farkındalık. Siz, çok nesillerden beri, çok yaşamlardan beri, çok çağlardan beri muazzam miktarlarda hipnotize edici örtücü-katmanları olan bir toplumda yaşıyorsunuz. Ve bunların hepsi şimdilerde birbirine karıştı. Bu sanki insanlığın bilincindeki bir yara izi gibi. Farkında olmak, bilinçli olarak soluduğunuz havayı, dışardaki ağaçları, gökyüzünü, kuşları, doğadaki herşeyin farkında olmak demektir. Seslerin farkında olun. Gördüğünüz ve kokladığınız şeylerin farkında olun. Koku – bu, sezgiyi tanrısal ve kutsal bir düzeyde uyandırmanın en güzel yollarından biridir. Insanların koku alma duyusunun yüzlerce, belki binlerce yıldan bu yana en düşük noktaya geldiğini fark ediyor musunuz? Bu, çevrelerindeki şeyleri duyumsamadıkları gerçeğine işaret ediyor. Böylece sinüsler, geniz, koklama duyusu kapanıyor. Onlar küçük bir hipnoz içindeler. Küçük hipnoz.
Yani, farkında olun, yalnızca kendi çevrenizi değil – evet, ve ben bilinçli olarak diyorum. O ağaca bir bakın. Yanına gidip onu hissedin. Bir ırmağın ya da derenin ya da gölün akan suyuna elinizi daldırın, ve sadece hissedin. Ona herhangi bir şey yapmaya kalkmayın. Farkında olmaktan başka hiç bir şey yapmayın.

P – (Point of Presence). Var Olma Noktası. Bazılarınız bunu Şimdi ânı olarak biliyor, ama biz bunu burada Var Olma Noktası olarak tanımlıyoruz. Şu anda neredesiniz? Varlığınız nerede? O parlak, sizin deyiminizle, ışık parıltısı ya da aydınlanma ya da farkındalık nerede? Yarında mı? Eh, insan bilincinin büyük bir bölümü aslında öyle. O, dışarıya bir yerlere çıkıp gitti, aylardır orada. İnsanlar Var Olma Noktalarında değiller.
Bu Var Olma Noktasında herşey size gelir. Dışarılarda olduğunuz zaman, gelmez. Bu, bu kadar basittir. Burada olduğunuz zaman, o size gelir. Burada olup da bilinçli seçimler yaptığınızda, bir anlamda, sizi mıknatıslaştırır. O şeylerin şimdi gerçekliğinize akmaya başlamasını sağlar.

Tobias’ın Bu Zamana Uygun Önerileri

Ben olacak şeylerle ilgili birkaç sezgimi ve önerimi sunmak istiyorum… Ya da şeyler olurken nasıl yaşanacağını, diyeyim. Bunlar öngörü falan değildir, ama daha çok Yeni Enerji varlığı için öneriler niteliğindedir.
Yatırım: Özetle, toprak ve enerji deneyleri’nin uzun vadede en doyurucu sonucu getireceğini söylüyor.
Nerede Yaşamalı: Nispeten daha çok güneş alan ve gürültüden uzak yerler.

Nerede Çalışmalı: Kendi işinizde. Severek ve heyecanla yapacağınız bireysel ya da birleşik girişimler.

Ne Yemeli: İşlemden geçirilmemiş yiyecekler. Diğer yiyecekleri seviyorsanız bile günde bir miktar işlemden geçirilmemiş yiyecek (meyve sebze, pişmemiş, karıştırılmamış) alırsanız onlar diğerlerine özlerini hatırlatabilirmiş. Ayrıca bu dönemde enerji değişimi geçirenler normal beslenmelerinin iki üç katı yiyecek ihtiyacı duyabilirlermiş ancak değişim tamamlandığında günlük gıda ihtiyacı önemli oranda düşecekmiş.

Şifalanma ve İlaçlar: İlaçlardan uzak durun. Alternatif şifa olanaklarını tercih edin ve hepsinden daha önemlisi bedeninize güvenin. Beden, kendini nasıl şifalandıracağını bilir, ve bırakın o işini görsün. Şu ara içinden geçtiğiniz işlemlerin bazısı, o ağrılar ve sancılar, özellikle de organların bazı farklı faaliyetlerde bulunması, bedeninizin yeni DNA’sı için gerçekleştirdiği uyumlamalardır

Zihin: O sizin bir parçanızdır. Sizin çok önemli bir parçanızdır ve bir dolu çok önemli amaçlara (fonksiyonlara) hizmet eder. Ama şu anda siz zihnin ötesine geçmeye başladınız. Bunu hissedebiliyorsunuz, olmakta olduğunu biliyorsunuz. Sezgi geliyor, şimdiye kadar hiç olmadığı gibi şeyleri hissetmek. Eğer Yeni Enerjinin gelmesine, kendinizde yeni bir bilince izin veriyorsanız, ve sonra geri gidip zihin kontrolü, düşünce kontrolü, olumlu onaylamalar, ve bunun gibi şeyler yapmaya kalkarsanız, bu, enerjilerin bükülüp dolanmasına ve sizin de çok, çok rahatsız olmanıza, hatta belki azıcık da delirmenize neden olacaktır.

Böylece, bu tür şeyleri bırakın. İyi bir olumsuz düşünce ve iyi bir olumlu düşünce gibisi yoktur! Olumsuz düşüncelerden korkmayın. Zihin, düşüncenin kendisi gerçekliği yaratacak kadar güçlü ya da etkili olsaydı, gerçekliğiniz çok farklı olurdu, öyle değil mi? Ama değil. Çok şükür ki, bir düzeyde, zihin gerçekliği yaratmıyor.  Yani gerçeklik çok farklı bir düzeyde yaratılıyor – bir ruh ve tutku ve gerçek arzu düzeyinde – ama zihinden yaratılmıyor. 

 Kasım2008 konuşmasından özetleyen Sibel Atasoy

http://destek.pilli.com/kc/oku.php?id=259

Tobias, kendisinin ve Crimson Council’ın (Kırmızı Meclisin) diğer semavi varlıklarının, aslında insanoğlunun kanallığını yapmakta olduğunu bildirmektedir. Tobias’a göre, onlar bizim enerjilerimizi okumakta ve biz içimizde deneyimlerken, dışardan da bakabilmemiz için, kendi bilgilerimizi bize geri tercüme etmektedirler. Kırmızı Çember toplantıları herkese açıktır, ama LCV takdir edilir. Katılımı gerektiren hiç bir şey ve ödenmesi gereken bir aidat yoktur. Kırmızı Çember bolluğunu, dünya çapındaki Shaumbra’nın açık sevgisi ve bağışlarıyla sürdürür.

2 Yorumlar

  1. nurten says:

    selam,iyi ve mutlu yıllar.
    Bu steyi yeni okumaya başladım.Bu yüzden içerik detaylarını fazla bilmiyorum.Kişisel gelişim ve evren hakkında yazıları değişik kanallarda takip ediyorum.
    Tobias tan bu son yorumlarınızı okudum.Zihin ve düşünceyi ayrı mı yorumladığınızı merak ediyorum.
    Zihin genel evrensel boşluk,düşünce ise bizim seçimimiz .yani bizim bu zihinden gelip geçenlerden ayıkladıklarımız.
    Eğer belli bir düzeyde gelişim,farkındalık,veya uyanış (hatırlama) oluşmuşsa kişi SEÇİM olgusuna geçmiştir.Bu da büyük döngüde UYUM ve küçük döngüde KİŞİSELlik oluşturur.
    Öyle ise zihnimizden geçenler üzerinde seçim sorumluluğumuz var demektir.Buda belli düzeyde KİŞİSEL YETKİ ve SEÇİM HAKKINA sahip olduğumuzu gösterir.
    Bu bir anlamda KONTROL bir başka anlamda SEÇİM demektir.
    Büyük döngü ve küçük döngü iç içe olduğuna göre her iki hareketi de farklı düzeylerde gerçekleştiriyoruz.Sadece bunun bilincinde olmak.Bilinç iradeyi zenginleştirir.Bu da bazı zaman yoğunluğuna göre kendi düşünce kontrolünü gerektirir.Değişim mutlak ise devinim de hem bizim hem onun hareketi vardır.Hem bütünsel hem de bireysel olmak.DEĞİŞİMİ VE YENİLİĞİ BİREYSELLİK GETİRİR.VE GENİŞLEMEYİ ZENGİNLİĞİ OLUŞTURUR.Bireysellik ciddi bir iştir.SEVGİNİN BELKİDE EN BÜYÜK GÖSTERİSİ 🙂 CESARET:KORKUSUZLUKTUR.

    sevgiyle,nurten

  2. says:

    Merhaba Nurten Hnm. Hoşgeldiniz. Yorumlarınızdan yoğun olarak düşünen biri olduğunuzu çıkarıyorum ve evet ben de seçim/bireysellik kavramlarını epeyce önemserim, hatta Sırıtkan Kırmızı Ay kitabım’ın orinal adı “Seçimler” di 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir