Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız

BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ
Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı
Not: Aşağıdaki makale bir bütün olarak çevrilmiş ve yayın­ lanmıştır. Meslekten antropolog ve etnograflar için hazırlanmış olup, konuyla, kaynak materyalleri izleyecek ölçüde ilgili okuyu­ cu için sunulmaktadır. Robert Temple

… Ongnonlou’nun bilgisi, son derece gizli bir bilgi bütünü içinde, başlangıç düzeyinde bir yakınlık ya da Bambara ifadesiy­le, “hafif bir yakınlık” olarak tanımlanıyor. Bu, akılda tutulmalı­ dır çünki sıradan insan için, Sirius gökteki en parlak yıldız olup dikkatleri çeker ve Sigui hesaplarında en önemli rolü oynar. Bu yüzden ilk inisiye olanlara verilen Sirius sistemi kuralları bazen basitleştirilmiş, bazen de karmaşıklaştırılmıştır. Bu, dikkati, çok daha gizli hesaplardan uzaklaştırmak içindir.
Bu nedenle burada tanımlanan sistemin, en üst seviyeden bilgiyi alabilen fakat gökyüzünün bu kısmındaki hesaplamalarda güvenilemeyen inisiyelcre verilen bilginin bir kısmı olduğu bilin­ melidir.
Kendi açımızdan, biraraya getirilen bu dokümanlar, yeni bir hipotez ya da araştırmaya yol açmadı. Sadece dört temel bilgi kaynağının bilgileri bir tek metne dönüştürüldü. Alet edevat ol­ madan fiiliyatta görünmeyen yıldızların hareket ve karakteristik­ lerinin nasıl bilindiği meselesi açıklığa kavuşmadı, hatta sorul­ madı. Bu durumda materyalleri ham haliyle vermek çok daha an­ lamlı göründü.
SİGUİ VAKTİNİN HESAPLANMASI
Her 60 yılda3 bir Dogonlar Sigui (tören) denen bir tören kut­ larlar. Bu tören, dünyanın yenilenmesiyle ilgilidir ve bunu 1931’de ayrıntısıyla açıkladılar.4 Bu araştırmanın başından bu ya­ na iki Sigui seremonisi arasındaki dönemin nasıl hesaplandığı so­ rusunu cevaplamaya çalıştık. Yaradılış mitine dek uzanan ortak fikir, Yougo Dogorous köyü merkezinde, Yougo kayasındaki bir yarığın törenin önceki yılında kırmızı bir ışıkla parladığı şeklindeydi. Bu yarıkta birçok sunak taşı vardır; özellikle Andoumbo­ ulou büstü (bu kayalıklarda yaşamış küçük cüsseli insanlara ve­ rilen ad) ve amma.bara, yani “tanrı yardım eder” adı verilen bir kaya resmi; buna ileride değineceğiz. Ayrıca, bu kırmızı aydınlık görülmeden önce, köyün dışında yer alan bir nokta, hiç kimsenin ekmiş olamayacağı türden uzun bal kabaklarıyla dolmaktadır.

Rahip Manda’ya göre, Siguilerin hesaplanması, Binou ma­bedinin kapısına, tanrı Amma ve oğlu yeni dünyanın Öğretme­ niIO Nommo’yu simgeleyen iki figürün dan hamurundan yapıla­ rak konmasıyla hesaplanmaktadır. Bunlardan bir tanesi dikey bir ovaldir -dünya yumurtasını simgeler- diğeri de temel eksenidir ve başlangıçtaki karanlıkta Amma’yı gösterir. Sağdaki kısımda, her yıl, bir noktayla gösterilir; işaretlemeye alttan başlanır. Ye­ dinci yıl geldiğinde, dış kısma üç çatallı bir zıpkın motifi çizilir; bu, noktalardan oluşan çizgiye bir ilavedir. Aynı şey, sol kısımda yine aşağıdan yukarıya olmak üzere yapılır. 14 yıl da bu şekilde hesaplanır. Bunlar dünyanın yaratıldığı yedi çift yıldır: Bunlara bütünü simgeleyen bir birim eklenir. çizim, tanrının son el hareketini simgeler; bir eli yukarıda, di­ğeri aşağıdadır, gökyüzü ve yeryüzünün yapıldığını göstermek­tedir.
Bu çizim dört kez tekrarlanır ve böylece 60 yıllık bir dönem kaydedilir.

DIGITARIA’NIN KONUMU
Digitaria’nın yörüngesi dünyanın merkezindedir. “Digita­ria bütün dünyanın eksenidir.”56 Onun hareketi olmadan hiçbir yıldız hareketini sürdüremez. Bu, onun göksel konumlarla ilgili törenlerin hakimi olduğu anlamına gelir. Özellikle ele avuca sığ­ maz yıldız Sirius’un konumunu yönetir, onu güzergahıyla kuşa­ tarak diğer yıldızlardan ayırır.
SİRİUS SİSTEMİNDEKİ DİGER YILDIZLAR
Ancak Digitaria, Sirius’un tek refakatçisi değildir. Emme ya yıldızı, Dişi Sorgum ondan daha büyüktür, dört kez daha hafiftir (ağırlık olarak) , aynı yönde ve aynı zamanda (50 yıl) daha büyük bir yörünge dolanır. Bunların birbirlerine göre olan konumları, yarıçapları bir dik açı yapacak şekildedir. Bu yıldızın konumu, Yougo Dogorou’da birçok törenin tarihini belirler.

Sirius-Digitaria-Sorgum sistemi ”bir Sigui modeliyle Burada bir oval (dünya) vardır ve bunun mer­ kezlerinden biri Sirius’tur. Sigui zamanında Digitaria’nın iki al­ternatif konumu ve aynı anda Dişi Sorgum’un konumları Sirius’u çevreleyen iki eş merkezli çemberle gösterilmiştir.

NEDEN 60 YIL?
Dogon Sigui töreni her 60 yılda bir kutlanır. Eski dünyada başkaca 60 yıllık dini dönemler var mıdır?
Mısır’da bu dönem Osiris ile ilişkilidir.ı 60 yıl, Sirius B’nin 50 yıllık periyotlarının yeni bir kopyası olarak karşımıza çıkar. Dogonlar da “iki Sigui’yi birleştirmekten” söz ederlerdi. “Henti döneminde iki periyot vardı ve ikisinde de 60 yıl bulunuyordu.” Bu periyot Osiris’e İlahi’de şöyle anlatılır:2 “En korkuncu ‘Asar’ (Osiris) adıdır. Varoluş periyodu ise ‘Un Nefer’ adına aittir ve ebedi bir IJenti periyodunu anlatır.”

Tradisyon Minyas göçlerinden Libya Garamantlarına, oradan da Dogonlara geçmiştir.
Dogonlann şu ifadesi de düşündürücüdür: “Yörüngedeki Digitaria’nın periyodu 50 yıl kadardır ve yedi reisin yedi yılının ilk yedi hükümranlığına karşılık gelir…” ve ”bu idare ilk yedi reis için 49 yıl boyunca yürürlüktedir, böylece yıldızı besler ve peri­ yodik olarak alemi yenilemesini temin eder.
..

Dogonların ve bağlantılı Zenci kabilelerin, Yukarı Nijer’de ellerindeki akıl almaz bilgi birikimini nasıl elde ettikleri konu­ sunda bazı kanıtlar daha var. Bu binlerce yıllık bir öykü ve bin­ lerce millik bir bölgede sahnelenmiş; bu mesaj çok farklı bir dün­ yaya, yani 20. yy. kültürünün küresel köyüne ulaştırılıyor. Do­ gonlara göre, “dünyaya biçim verenler” dünyayı ziyaret ettiler ve insana kültürü verdikten sonra Sirius sistemine geri döndüler. Artık insanlık da farklı bir gök cismine ayak basmış durumda ve gözlerimizi Güneş Sistemi’ne dikmişiz. Birkaç ışık yılı uzakta yaşayan ve kendi güneş sistemlerinde, aynı bilme, öğrenme, anla­ma isteğini taşıyan ve bizleri de yüreklendiren hakiki bir etik uy­garlık kurmak isteyen komşularımızı daha ciddiye almamız gerkiyor. Amaçları bu değildiyse, teknolojilerini devam ettirmiş ola­mazlar. İnsan ancak sevgi içinde varlığını sürdürebilir. Sevgisiz bir dünya eninde sonunda kendini zehirler. Sirius’ta yaşayan varlıkların bütüncül ve hakiki bir etikle uzlaştıklarını önceden kabul etmek gerekir. Eğer Sirius gerçekten de “dünyaya biçim verenler”in yurduysa, bizi de aynı ilhamla yüreklendirecek ola­ bilirler.

Böylece Sirius meselesini cevaplamamış olsak da yeniden tanımladık. Başlangıçtaki soru şöyleydi: “Dogonlar tüm bunları nasıl biliyorlar?” Şimdiyse şu şekilde: “M.Ö. 3200 evveli hanedan öncesi Mısırlılar ya da (bilemediğimiz) atalan tüm bunları nasıl biliyorlar?”
Sirius meselesinin cevabı nedir? Bilmiyoruz. Ancak bir şeyi anlamak için doğru sorulan sormak esastır. Sirius ile ilgili soru­ ları izleyecek araştırmalar bize şu an tahmin edebileceğimizden çok daha fazlasını anlatabilir. 1997’de ek: 1970’lerde çağrıda bu­ lunduğum araştırmalar hala yapılmadı ve bunlara kalkışmak için fon edinme girişimlerimin hepsi başarısızlığa uğradı.
Arkeologlar Sümer ile Mısır arasındaki pek çok benzerliği açıklamakta güçlük çekerler; bunlar iki kültür için, henüz keşfe­ dilmemiş ortak bir kökene işaret eder gibidir. Bu kalıntılar, bir yerlerde olması gereken, tamamen unutulmuş bir uygarlık olabi­lir.
Ancak bu gezegende insan uygarlığı dediğimiz şeyin ögele­rinin asıl kaynağını ele alırken, artık Taş Devri insanına, medeni­ yetin gezgin dünya dışı varlıklar tarafından gümüş bir tepside verilmiş olabileceği ve bu varlıkların arkalarında deşifre etmemizi bekleyen izler bırakılma olasılığını da hesaba katmamız gere­ kecektir. Bu izler, ancak bugün bizim bulunduğumuz düzeyde, teknolojik anlamda gelişmiş bir toplum tarafından anlaşılabile­cek, Sirius yıldızı sistemiyle ilgili aynnhlı bilgiler içermektedir. Eminim artık bu kodlanmış bilgileri keşfetme zamanı gelmiştir. Artık dünya dışı uygarlıkların var olduğu kaçınılmaz gerçeğine kendimizi hazırlamamız gerektiğine inanıyorum. Yıldızlar arası yolculuk için kullandıkları teknoloji bir yana, muhtemelen bizler­ den çok daha gelişmiş bir kültüre sahip olmalılar!
Artık tüm kavramların en rahatsız edici ve en tahrik edici sorusunu ciddi anlamda ele almamaya imkan yok: Galaksinin bir başka bölgesinden zeki varlıklar yeryüzünü çoktan ziyaret etti­ ler, varlığımızdan haberdarlar ve muhtemelen bizleri güneş sis­ temi içinde bir yerlerde olan robot bir uydu vasıtasıyla gözlüyor­ lar. Ve belki de bir gün, inşa ettikleri uygarlık yolunda gidiyor mu diye, bizzat tekrar geri dönme niyetini taşımaktadırlar.
1 997’de ek: Alternatif bir açıklama; bu yeni baskının girişin­ de izah ettiğim gibi, güneş sistemimizi hiç terk etmemiş olabilir­ ler. Herhangi bir yıldızlararası yolculuk için bir tür yavaşlatılmış canlılık hali gerekli olacaktır ve eğer işleri yarı yarıya bitmiş ise, birkaç bin yıl boyunca yavaşlatılmış bir canlılık haline yeniden girmiş ve belki de dış güneş sistemimizdeki bir üsten tekrar orta­ ya çıkmaya hazırlanıyor olabilirler. Gezegenimizin, bizim sapta­ yamayacağımız kadar küçük ve gelişmiş monitörler tarafından sıkı gözlem altında olması kuvvetle muhtemeldir. Aslında böyle bir şeyin olamayacağını iddia edip vakit harcayacağımıza, şu an­ da, yenilenecek olan temasa hazırlanıyor olmalıyız. Dünya dışı bir temasta garipsenecek bir şey yok; bizim gibi saf bir grup dı­
şındakiler için tabi, çünki bizler kozmik hiyerarşi içinde çocuk sa­yılırız.

**Feci bir bilimsel ispat ihtiyacı içinde çırpınan SİRİUS GİZEMİ isimli beşyüz sayfalık kitap adeta içinde bikaç inci saklayan koca bir bataklık, ben girdim ve birazını kurtardım, siz de cesaret ediyorsanız deneyin. Sibelin notu

devamı var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir