Ruhsal zeka ile bağlantı kurmak.

En derindeki kurtulusumuz, kendi en derin hayal gücümüze hizmette yatıyor olabilir.

Ortanin tuttuğu ve üzerinde düşündüğü o derin ve anlamli merkezden yoksun olan çoğunluk hayatin parcalanmis kenarina takılmis, nilüferin dış taç yapraklarina izole edilmiş durumda. Sonuç olarak bizler, çogunlukla anlamı materyalizm, rasgele seks, amaçsız isyan, şiddet, uyuşturucu veya Yeni çağ okültizmi gibi bozunmuş ya da dışlanmiŞ durumdayizdir.

İngilizcede sağlık ve bütünlük kelimeleri ayni kelime kökünden gelmektedir; sağlıklı olmak bütün olmaktir. Newtoncu dusunce vücudu bir gen makinasi olarak, hastaliklarin yok edilmesi, yaşlanmayi ve ölümü ise “çare bulunmasi gereken” bir şey olarak sistemin hatasi (!) Veye dusmanlari olarak gormekteydi. Halbuki bazi doktorlar ve filozoflar hayata artik baska acidan bakmaya basladilar; çektigimiz acilarin cogu hatta kronik fiziksel hastaliklar dahi “anlam hastaliklari” kapsamindadir.

Sadede gelmeye başladik. Komşunu kendin gibi sev emri der Freud, bugune dek yazilmis en imkansiz emirdir. Ona gore boyle degerler ego uzerine imkansiz bir yuk yükledi ve bizi hasta etti, bunlarip hepsine degisik nevrozlar denebilir. Çelişkilerimiz gercekten hayati.

İndirgemeci bilimsel düşünüşten dolayı sihir ve gizeme yabancılaştık. Freud ve onun takipcileri sayesinde egoyu gercegin ta kendisiymis gibi görmeye tesvik edildik, Batı hümanizmi kibir ve ümitsizligin bir karisimi haline geldi. Bizler en iyiydik, evrim agacinin en tepesindeydik. Onsekizinci yüzyil sonrasi Batı humanizminin ruhsal bakimdan sağır ve Asya hümanizminin ise ruhsal bakimdan zeki oldugunu soyleyebilirim.

Şuur nereden geliyor? Ve bunu izleyerek, anlam nereden geliyor?

D. Zohar bu kitapta sorularin cevabini ariyor. Devam ediyoruz kisa notlarimiza…

Kuantum teorisi, fiziksel davranişi belirsiz ve “bütüncü” diye tarif eder. Yani bir kuantum sistemindeki bircok tekil parca öylesine bütünüyle entegre olmuştur ki tek bir birleşik bütün gibi davranmaktadirlar.

Kuantum tünellemesi, bir parçaciğın enerji bariyerlerinin diğer tarafindan bir parçacik olarak çikmadan önce bir dalgaya dönüşerek “tünel açıp geçmesiyle” oluşan süreçtir.

Beyinde 40 hz.lik salinimlar vardir ve bunlar beyindeki tekil algisal ve bilişsel olayları daha büyük, daha anlamlı bir bütünde “bağlar”lar.

D. Zohar

 

 

D.Zohar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir