Gizemin varlığını kabul etmek

Siyular aslında buffalo olduklarını söylerler, bunun sebebini ilerde anlatacağım ama önce Lame Deer’in küçüklüğünden bir anı aktarmak istiyorum. Biliyorsunuz eski öykülere bayılıyorum.

LD, küçük bir çocukken babası ile yolculuk yapıyormuş ve bir ara bir poker salonunda durmuşlar. Kızılderililer oyun oynuyor çene çalıyormuş. Salonun sahibinin genç ayısı da yan odada köşede oturmaktaymış. Derken Siyahlar giymiş iri yarı bir beyaz adam girmiş salona, yanında gerçekten dev bir buldogla. Bara oturup büyük bir puro yakmış, gördüğüm kadarıyla burada bi evcil hayvanınız var ama benim buldog onu sakız gibi çiğner demiş. Mekanın sahibi ise “senin buldog ancak hiç bi şeyden iyice, benimkini incitemez!” Demiş. Böylece bir kapışma gösterisi için bahisler açılmış. Kızılderililer bahisli oyunlara bayılıyor anladığım kadarıyla. LD’nin babası genç ayıya yüz dolar yatırmış. Bi süre hararetli konuşmalar ve bahisler devam etmiş, ortadaki para öylesine büyümüş ki, LD için rastlanmamış bir durummuş. Sonunda iki hayvan karşı karşıya kalmışlar. Genç ayı hala oturduğu yerde duruyormuş. Beyaz adam buldogu hırslandırmak için talimatlar yağdırıyormuş. Buldog yerinden bile kıpırdamayan ayının çevresinde korkunç hırıltılar çıkararak dolaşmış. Ayı ayağa kalkmış ancak bir adım attıktan sonra yeniden oturuvermiş. Açık ağzından bembeyaz dişleri görünüyormuş. Pençesiyle yerden biraz toz alıp kafasına sürmüş. Sahibinden daha yakışıklı görünen buldog ise havlıyor, hırlıyor ama aralarındaki mesafeyi de koruyormuş. Fakat neticede ayının pençe mesafesine girivermiş ve genç ayı keskin bıçaklarla donanmış gibi görünen pençesini yalnızca bir kere sallamış, zavallı buldogun gırtlağı kesilmiş ve anında ölmüş. Ve küçük ayı ölüm çığlığını atmış: “harrrnh”, bir Siyu Kızılderilisi gibi.

LD’nin babası bu bahisten 700 dolar kazanmış, zaten bardaki tüm Kızılderililer yavru ayıya oynamışlar çünkü onun güce sahip olduğunu biliyorlarmış.

LD, tıpkı bir buffalo (bizon) gibi diyor; onlar güce ve bilgeliğe sahiptirler. Bir Siyu’nun buffalo olduğunu anlatır, bunun iki önemli sebebi vardır; ilki kendilerince her şey demek olan kutsal pipo taşının bir buffalo kadın tarafından topluluklarına getirilmiş olması (bununla ilgili efsaneyi detaylıca anlatır), ikinci ise bir buffalo öldürdüklerinde onu her bir organı her bir saçı ve tırnağına kadar kullanıyor olmalarıdır. Hayatlarının her anında, her eşyalarında ya da kutsal nesnelerinde Buffalonun bir parçası vardır. Buffalo bilgedir, Meksikalıların fabrikasyon boğalarına benzemez, onlar da cesurdur ama zeki değillerdir. ”Onsuz biz hiç bi şeyiz” der LD.

Hayvanlar dünyasıyla ilgili birçok bilgi verir, anımsadığı öykülerini anlatır. Kızılderililer gerçekten de nasıl bir gizem içinde yaşadıklarının farkındadırlar. Aynı şeyi Carlos Castaneda’nın kitaplarında da görürüz; Yaqui Kızılderili büyücüsü Don Juan, bir gizem örtüsüyle sarılı olduğumuzu sıkça söyler. Fakat biz beyazlar (*) gizemin varlığını kabul etmekle birlikte onu çözülüp bitirilecek bi şeymiş gibi algılarız. Oysa bir Kızılderili onu yaşanacak sonsuzca bir giz olarak algılıyor.

*

Lame Deer, bir büyücü hekim olarak kendisine de kuşların bir şeyler söylediğinden bahseder. Örneğin Kartal ve baykuş gibi. Kartal bilgedir ve büyük gücü vardır. Eğer bir kartal öldürmek istersek iyi düşünmemizi de öneriyor çünkü bir kartal bunu zaten önceden bilirmiş. Ayrıca siyah şeritli geyikte bilgedir. Bu tür bir geyiğe ateş ederseniz, kurşun size geri döner. Tıpkı bumerang gibi bir durum söz konusudur. Hani derler ya söylediğin kötü şey sana geri döner diye.

Büyük vizyonlarımdan birisi şuydu diye devam ediyor LD: Vizyon, kanatlı yaratıklar kuşlarla konuşurken dağda gelmiş, aniden annesinin ölüm günündeymiş, onunla el ele oturuyorlarmış ve annesi ona “çok yazık” demiş. Bunu kendisi için değil oğlu için söylüyormuş çünkü onu – zavallı bir Kızılderili olan oğlunu- beyazların dünyasına bırakıp gidiyormuş. Bu vizyon LD’i çok üzmüş, hayli ağlamış, yardım dilemiş ve sonra battaniyesini başına çekmiş, zaten sahip olduğu tek şey bir battaniye, bir pipo ve biraz da tütünmüş. Başka ne bekleyeceğini de bilmiyormuş.  İşte tam o anda güce dokunmak onu hissetmek istemiş. Kendini yukarı çekmek istemiş hayatına bile mal olsa fark etmiyecekmiş. Böylece kendimi rüzgarlara, doğaya verdim, bana ne olacağını hiç dert etmedim. Sonra aniden bir kuşun çığlık atarak kanadıyla sırtıma dokunduğunu duydum. Bir kartalın ağladığını duyuyordum. Hatta öyle ki diğer kuşların sesini bastıracak ölçüdeydi ve şöyle dedi: Seni bekliyorduk, geleceğini de biliyorduk. Şimdi buradasın. Seni hayat öykün buraya doğru sürdü. Bırak sesimiz sana rehber olsun. Biz senin arkadaşlarınız. Bütün iki bacaklılar, dört bacaklılar senin yakınınız. Hatta küçük olanlar, sekiz, on iki bacaklı olanlar yeryüzündeki tüm yaratıklar senin arkadaşınız. Her birimizin sahip olduğu gücü seninle paylaşacağız. Sen yanında bi hayaletle olacaksın, yani bundan sonra hep  bir diğer senle birlikte olacaksın.” Düşündüm de diyor LD, benden başka bi şey değildi bu, değişikti ama yine de bendi. Gerçekti. Önce korkutmuştu fakat onu arayıp bulmak bir hayat boyu sürdü.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir