Ezbere tutunmak

Geçen akşam şöyle bir düşündüm, neden bazı şeyler aklımızda kalmış da diğerleri ortada yok diye. Sanırım bütün bu bilgiler kaydedildiği duygunun yoğunluğu ile orantılı hatırlanabiliyor. Yoğun duygu ile saklanmış olanlar bilinç üstünde ya da bazen pek kaçınılacak şeyse bilinçaltında muhafaza ediliyorlar(onlarla rüyalarda müşerref oluyoruz). Duygu barındırmayanlar ise beynimizin kıvrımları arasında rastgele tutunmuş oluyorlar. Ve kuvvetli bir kıvılcım gelip onları aydınlatana kadar hiç yok gibi oluyorlar.

Aslında bu, ANDA yaşamaya alışkın olmamamızla doğrudan ilintili geliyor bana. An’da bişeyler olurken biz zihnimizin takılmış olduğu (ciddi ya da önemsiz, farketmez) başka bi yerde oluyoruz. Dünya bize herşeyi tastamam söylüyor ama ona odaklanacak kendimiz ortada yok.
  • BAK-Birleşik Alan Kullanımı sevgili BAK, “sanırım bütün bu bilgiler kaydedildiği duygunun yoğunluğu ile orantılı hatırlanabiliyor. ” demişsin, sanırım sözcüğü fazla, kadim bilgilerden de süzülüp gelen bilgi parçasıdır dediğin.
    Ş
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı Anda yaşamak, ne kadar olanaklıdır bu aşamada süreklilik anlamında bilinmez, an a dikkatini vermek ve duygularını eklemekle de olasıdır. Tam burada bilgilerin kaydı denilen mekanizma daha sağlam olur.
    Ş
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı Ayrıca bilgilenmeye ek; varlığının bir parçası haline gelmeyen bütün bilgiler ezberin bir parçasıdır unutulur gider. Varlığının içinde eriyen bilgi ise sizi bir üst aşamaya sıçratacak bilgidir.
    Ş
  • Sibel Atasoy Tamamen öyle: varlığının bir parçası haline gelmeyen bütün bilgiler ezberin bir parçasıdır unutulur gider
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı işte o ezber bilgiler; beynin nörokimyasal akışında yeni bir dalgalanım yaratmıyor, ezber toplumlarının halinin ortadalığını başka ne anlatabilir ki?
    Ş
    Sibel Atasoy Belki de, yeni birleşim noktasına (hale) tutunamazsak kaybolmayalım diye bu ezberi yaşatıyordur bir tarafımız, hani geri dönmek için ormanda bi fener gibi
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı zihinim ve algılarımız o fenere yapışmış böcekler kadar gelişmiyor işte:)
    Ş
    Sibel Atasoy Walla ne kadar yüksekten atarsak atalım, kaybolmaya olan korkumuz öylesine köklü ki, bunu saklayamıyoruz. Eğer olmasaydı bütün bunları konuşuyor olmazdık
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı fener ışığından kontrollü uzaklaşma deneyleri yapılabilir. Ta ki başka bir ışığı buluncaya dek. Yoksa ciddi anlamda yapışıp kaldık bu fener ışığına, bir adım atamayız ne özne ne de toplum olarak…Yüksekten atan en alçağa düşürür:)
    Ş
    Sibel Atasoy Ben bunu sık sık deniyorum merak etme. Şöyle söyleyeyim bu korku-kaybolma- hakkında;hepimiz akrabayız ancak belki benim genlerimde çok yakın kuşaklarda çokça kaybolanlar olabilir ve bu hatıra bendeki korkuyu canlı tutuyordur. Korku sağlıklı bi şeydir aslında, çünkü kendini korkmayacak şartlar için yetiştirmek durumunda kalırsın. Değilse atla git boşluğa balık bilmezse halik bilir. Aşikar ki atlayabilmiş değiliz
    BAK-Birleşik Alan Kullanımı ayaklarını sokmuşsundur:)
    Sibel Atasoy ben üç dört kez sınırı aşıp geri geldim. Anlam arzusu o kadar güçlüydü ki son kerte gelişmiş bir elektrik süpürgesi gibi beni geri emdi ve bu bana kurtuluş gibi bir his verdi, ah tüh geri düştük gibi değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir