Subliminal… Pişşşttt baksana

İnsan algı sisteminin  her saniye beyne 11 milyon parça bilgi gönderdiğini,

Oysa 1 saniyede işleyebileceğimiz bilgi miktarının 16 ila 50 parçada ibaret olduğunu biliyor muydunuz?

İşte bu sebeple rüyaları önemsiyorum. 11 milyon parça/saniye hızla girişi olan bu devasa bombardımanın altında ezilmemek için uyku var, onlardan bi şeyler öğrenebilmek imkanı da rüyaların uygun yöntemle deşifresi ile mümkün.

Biz aslında gördüğümüzü, iletişdiğimizi anlaştığımızı sanırken aslında kendi bilinmedik bahçemizde kumdan heykeller yapmaktayız 🙂

Bir bilgisayara “ruh iradelidir ama ten zayıftır” cümlesini önce İngilizceden Rusçaya, sonra yeniden ingilizceye çevirmesi istenmiş. Hikayeye göre sonuç şöyle olmuş:”Votka güçlüdür ama et çürümüştür” hahahahahaha

Gülersiniz değil mi, sanki bilinçli zihnimiz bundan pek farklıymış gibi!

Neyse ki bilinçdışımız çok daha iyi iş çıkarmakta ve dili, duyusal algıyı ve sürekli algıladığımız sayısız başka görevi büyük bir hız ve doğrulukla çözümleyerek bize daha önemli işlerimiz(!) için fırsat tanıyor.

Bilinçdışı kavramını- eski bilgelikleri dışlayıp tamamen unutmuşken- bizlere yeniden kazandıran Freud, Jung,Carpenter, Peirce, Jastrow, William James ve adını anımsayamadığım diğer bu azimli öncülere ne kadar teşekkür etsek azdır. Hiç olmazsa bu sayede biraz haddimizi bilir olduk

..

Gerek kriminal vakaların irdelenmesi gerekse yapılan geniş tabanlı bilimsel araştırmalar pek emin ve iddialı olduğumuz durumların hiç de öyle olmadığını, söylenen sözlerin çoğu kez aslıyla ilgisi olmadığını ortaya çıkarmıştır.

Peki deneyimlerimizin çoğunu ıskartaya çıkaran bir hafıza sistemi nasıl olur da evrimin insafsız elemesinden geçmiş olabilir? Eğer bu subliminal çarpıtmalar atalarımızın hayatta kalması konusunda zararlı etki yapmış olsaydı, hafıza sistemimiz, hatta belki de türümüz varlığını devam ettiremezdi. Anlaşılan o ki hafıza sistemimiz mükemmel olmamakla birlikte “yeterince” iyidir. Her saniye muhatap olduğumuz o milyonlarca veri girdisinin bombardımanı altında olduğumuz anlaşıldıktan sonra, kusursuz hatırlama yeteneği yerine, muazzam miktardaki bu bilgiyi işleme ve üstesinden gelme yeteneği geliştirmiş olduğumuz anlaşılıyor.

Dilbilimsel açıdan iki tür dil yapısı var; Yüzeysel Yapı- kullanılan sözcükler ve nasıl sıralandıkları, ifade edilme biçimi. İkincisi ise Derin Yapı: düşüncenin ana fikrine dairdir. Çoğumuz ayrıntıları kenara atıp ana fikirleri ediniriz. Yüzeysel yapı normal olarak 8-10 saniye kadar hafızamızda kalır ve sonra pufff…

İnsanların bu iki yapıyı ağırlıklı olarak kullananlar gibi özelliklere ayrıldığını da görmüşümdür, geneli dikkate alsak ortalamaya erişir belki ama örneğin ben hep ana fikirci bir yapıya sahip olduğumu, hafızamın da 10 saniye civarında olduğunu eskiden beri kendimi gözlemleyerek fark etmişimdir. Bu konu üzerinde epey kafa yordum aslında ben 🙂

Ve iki yetinin birbirinin aleyhine çalıştığını ve biri bilgisayarın deposunda stoklanırken diğerinin anlık işletim hafızası gibi olduğunu düşünürüm, hatta bilgisayarın veri sıkıştırma işleminin de hızı artırmak için gerekli olduğu gibi biz insan biyomakinelerin de buna benzer ihtiyaçlarımızın olduğunu söylediğim bir yazımı hatırlıyorum.
Tabi bir de anıların zaman içinde değiştiği gerçeği var! Onları zaman içinde yargılarımız davranışlarımız ve alışkanlıklarımızın değişimine paralel biçimde farklı hatırlarız, hatta onların ilk söylediğimiz hali teypten bize dinletilse ya da kendi el yazımızdan bize gösterilse bile bunu kabul etmeyiz.
“Genel olarak yanılıyor ama asla şüphe etmiyor olabilir miyiz?” diye soruyor Subliminal 🙂 Belki hepimiz hatırladıklarımızın doğru olduğu, diğerlerinin yalan söylüyor olduğu yargımız konusunda kendimizden daha az emin olmalıyız 🙂

Biz insanların nasıl ilişki kurduğumuzu anlamak için yapılan bir dizi araştırma sonucunda; yeryüzündeki herhangi iki insanı birbiriyle ilişkilendirmek için 5 ila 7 bağlantının yeterli olduğu kanısına varılmış, hatta bu durum “altı derecelik ayrılık” teriminin doğmasına sebep olmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir