‘Sorun bana, sorun bana’ halim

”Yine ‘bir şey bilmiyorum’ günümdeyim. Oysa bazen de ‘her şeyi biliyorum’ günlerinde oluyorum. Bu birbirine zıt görünen her iki hali de sırasıyla ve üstelik araya uzun zaman dilimleri girmeden yaşıyor olmam acaba normal mi? Yoksa psikoloji biliminde bunun bir ismi var mı? Her neyse…

Biri içe çöküş, diğeri genişleyerek kaplama hissi veriyor. Her ikisi de tam bir memnuniyet durumu değil, tam memnuniyete bir çentik kalmış gibi.

Ha bazen de ‘sorun bana, sorun bana’ halim oluyor. Bu çok heyecanlı bir hal, onu seviyorum; çünkü o anda sorulacak soruların cevabını bilen bir kaynağa bağlı olduğumu hissediyorum. O cevapları deli gibi merak ediyorum. Gel gör ki bu halimi değerlendirecek ve guzel sorular soracak biri çevremde olmayabiliyor ve çoğunlukla o şanslı hal, boşa akip giden cesme suyu gibi lavabonun karanlık deliginde kaybolup gidiyor. Aşık kadın halim, şifaci halim, cadi halim, tembelligin dorugu halim ve uykulu hallerim hepsi arada sırada uğrayıp hatır sorarlar.

Bu halleri birbirinden şıp diye ayırıyorum. Sabah uyanıyorum, bugün hangi elbisedeyim diye bakıyorum, sonra gece yatana kadar birkaç elbise değiştiriyorum. Bazen aynı elbiseyle bir hafta, bir ay yatıp kalktigim oluyor. Bunlar tuhaf görünüyor olabilir ama durum böyle.. Bu hallerin her biri sanki bir bilgisayar oyunu karakteri gibi programlanmış. Jung’un söylediği gibi belki bunlar birer arketiptirler. ”

Sibel Atasoy Yeni’den Doğanlara

Yazarın Laniakea’dan bir önceki kitabından alıntı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir