Richard Feynman

Al Seckel’den Richard Feynman

Kavgacı fizikçi

Richard Feynman Cornell Üniversitesinde hocalık yaparken ondan Buffalo’daki aeronotik laboratuarında haftada bir kurs vermesi istendi. Bir gece Buffalo yolculuğunu biraz ilginçleştirmek için bir bara uğramaya karar verdi. Feynman Alibi Room adlı bu barı sevdi ve oraya sık sık uğramaya başladı. (Alibi, bir suç işlendiği sırada sanığın suç mahallinden başka bir yerde olduğunu iddia etmesi veya bunun kanıtı demektir.)

Bir gece lavaboda bir sarhoşa rastladı. İçeri girince sarhoş patladı: “Tipini beğenmedim, ona bir tane çakıcam.” Feynman tersledi: “Çekil
yolumdan…” Sarhoş aniden Feynman’ın suratına doğru bir yumruk çıkardı ve daha ne olduğunu anlayamadan Feynman eşit şiddette karşılık verdi. Sarhoş afalladı ve lavabodan geri geri çıkıp gitti. Ancak Feynman’ın sorunları burada bitmemişti. İnatla barda kaldı ve Coke’unu içmeye devam etti.

Daha sonra Kıvırcık (sarhoş) ve çetesi Feynman’a yaklaştı. Kavga etmek istediler, fakat Feynman hala inat ediyordu ve yerinden kalkmadı. Grup
uzaklaştı. Derken Kıvırcık’ın öfkesi yine alevlendi ancak Feynman ilerde bir kavganın durmakta olduğunu hissetti. Şans eseri bara başka bir adam geldi ve Kıvırcık’ı Feynman’a takdim etmeye başladı, hemen arkasından da Feynman çabucak sıvıştı.

Richard Feynman: Fizikçi, davulcu, kasa açıcısı ve kavgacı.

Feynman’ın sağlık durumu

II. Cihan Harbi sırasında Los Alamos’ta bomba üzerinde çalıştığı için Richard Feynman’ın askerliği ertelenmişti. Fakat savaştan sonra hükümet onun sağlık muayenesinden geçmesini istedi. Feynman prosedürlerin çoğundan geçti: Göz, kulak vs. Ancak sırada en nefret ettiği düşmanlarından biri vardı: Psikiyatr. Psikiyatr kızgın Feynman’la 25 dakika konuştuktan sonra başka bir meslektaşını çağırdı. Konuşurlarken Feynman psikiyatrın sorularına doğrudan cevap vermedi, geniş ve genellikle saçma sapan cevaplar verdi. Diğer psikiyatrın onunla konuşması bitince Feynman dosyasını görevli subaya teslim etti. Görevli subay Feynman’ın dosyasını geri aldığında dosya üzerinde büyük kırmızı harflerle REDDEDİLDİ damgası vardı. Daha sonra Feynman’a D (askerliğe elverişsiz) işaretinin muayenenin psikiyatrik bölümünde verildiği anlaşıldı.

Bu durumu askerlik şubesine açıklayan bir mektup yazdığında Feynman’a verilen cevap şöyleydi: “Ertelendi. 4F. Tıbbi Nedenler.”

Bu bilginin çoğu Elbette Şaka Yapıyorsunuz, Bay Feynman adlı kitaptan alındı.

Genç Feynman

Richard Feynman bir yetişkin olarak açıkça dikkate değer biriydi, fakat çocukluğunda nasıldı? Genç Feynman’ın çok başarılı biri olması sürpriz olmaz. Arkadaşları bile onun aşırı zeki olduğunu fark etmişlerdi; ortaokul yıllarında ona “En Dahi” veya benzeri bir lakap yerine başka şey
takmışlardı: “Çılgın Dahi”.

Lise yılları boyunca da zekası saklı değildi. Kendisine bir kimya seti ve bir kaç başka aletten ibaret küçük bir kimya laboratuarı kurmuştu. Ne yazık ki bu lab çevredeki bir kaç yaramaz çocuk tarafından yakılmıştı. Başka bir hobi arayan Feynman matematiğe döndü. Lise yılları boyunca muhtemelen en favori etkinlikleri mat takımındaki buluşmalardı. Feynman New York Lisesi mat toplantılarındaki rekabetçi havayı seviyordu, ve tabii ki, çok da iyi yapıyordu. Sonra diğerlerinin geride bıraktı. 15 yaşına kadar trigonometri, cebir, integral ve diferansiyele hakimdi. Arkasından konikler ve karmaşık sayıları anlamaya çalıştı. Bu nedenle de Lise son sınıftayken yılda bir yapılan New York Üniversitesi Mat Şampiyonasını kazanması sürpriz olmadı. Yani, Feynman lise yıllarında da hayatının geri kalanındaki gibi muzaffer ilerlemişti.

Bu inanılmaz adamın, daha doğrusu dahinin, okuldaki bir IQ testinden 125 aldığına kim inanır?

Feynman Hawking hakkında

Feynman’la diğer fizikçilerin olağanüstü nitelikleri konusunda bir kaç kez muhabbet etmiştik. Bu sohbetlerin birinde Feynman’a Steven Hawking’in yol integrallerini kafadan hesaplama yeteneğinden etkilendiğimi söyledim.

“Ah, bu o kadar büyük bir şey değil,” dedi, “mekanik işlemleri kafadan yapmak yerine benimki gibi bir teknik keşfetseydi çok daha ilginç olurdu.”
Feynman gururlanmıyordu, çok haklıydı. Dehanın gerçek sırrı yaratıcılıktadır, teknik mekanikte değil.

Murray ve Richard

Bir defasında bir hata yapmış ve bir kaç misafirle birlikte Feynman ve Murray Gell-Mann’ı da yemeğe davet etmek gafletinde bulunmuştum. Neredeyse
bütün gece ikisinin atışmasıyla geçti: “Bunu söylemene gerek yok, şunu zaten biliyorum.” “Bunu söylemene gerek yok, şunu zaten biliyorum.” Böylece bir biri bir diğeri bu lafı ötekine söyledi durdu. Karım Laura Gweneth Feynman’a dönerek, “ne gereği var da atışıyorlar?” dedi. Gweneth, “biz onları mümkün olduğunca bir araya getirmemeye çalışıyoruz,” diye cevap verdi.

Daha sonra o gece masada oturuyor ve konuşuyorduk, biri bir şey söyledi ve Murray Gell-Mann, “oh, bu bir pleonasm,” dedi. Herkes bir ağızdan, “ne?” dedi. Gell-Mann, “bir cümlede aynı şeyin üç kere gereksiz tekrarı (haşiv),” dedi. Gell-Mann arkadaşları arasında dil ve dille ilgili bazı gerçekler konusunda bilgiç biri olarak bilinirdi. Feynman ve ben hemen kütüphaneye savuştuk ve sözlüğe baktık; Gell-Mann haklıydı. Feynman yumruğunu masaya vurdu ve bağırdı, “KAHRETSİN! Bu Allah’ın cezası hep haklı, hep!” “Bakalım bu gece onu yakalayabilecek miyiz,” diye cevap verdim.

Aynı gece daha sonra, konu büyücülük hakkındaki antik kitaplara geldi ve Gell-Mann, “1623’te James I tarafından yazılan Malleus Maleficarum’u biliyor musunuz?” “Hayır, Murray,” dedim otoriter bir sesle, “Malleus Maleficarum 1486’da Sprenger ve Kramer tarafından yazılmıştır; James I 1597’de Demonology’yi yazdı.” Şaşırmış görünen Gell-Mann döndü ve “NE?” dedi. O anda Dick’in (Feynman) yüzünde gülümseme belirtileri görünmeye başlamıştı, ancak henüz kanıtlanmamıştı. Gell-Mann tekrar “NE?” dedi, ben Büyücülük Ansiklopedime uzandım ve kitap adlarını, yazarları ve tarihleri teyit ettirdim. Feynman gülmekten kırılıyor ve bağırıyordu: “Borular çalsın, melekler şarkılarını söylesin! Murray, bunu unutmana asla izin vermeyeceğim! Bunun yapmacık olduğunu hep biliyordum!”

Elbette Şaka Yapıyorsunuz Bay Gell-Mann!

Aşağıdaki olay Elbette Şaka Yapıyorsunuz, Bay Feynman yayınlandıktan hemen sonra oldu.

Birilikte yemeğe oturmuş ve kitabın başarısından söz ediyorduk. Bir ara mastır öğrencilerinden biri son zamanlarda Murray Gell-Mann’ı görmediğinden söz etti. Ben onun kendi anekdotlarını yazdığını sanıyordum. Diğer öğrenci cevap verdi: “Evet, kitabına ne isim vereceğini de biliyorum: Kahretsin, Murray, Gene Haklısın!” Bu söz üzerine Feynman kendini kaybetti ve katılarak güldü.

Muhteşem Randi şefle tanışıyor

Feynman “Muhteşem” Randi adıyla bilinen, sihirbazlıkta ve medyumların ipliğini pazara çıkarmada epey ün sahibi James Randi’nin Caltech’de 1984’te verdiği bir konferanstaydı. Randi bu konuşmasında bir gazete ve tahtaya yapıştırılmış bir zarftaki bir şeyi tahmin etmeyle ilgili bir zihin okuma gösterisi yapmıştı.

Ertesi akşam Randi ve Feynman yemekte benim evimdeydi. Fıkra, espri ve kahkahaların gırla gittiği çok hoş ve neşeli bir akşamdı. Gece yarısından sonra 1:30 sıralarında Feynman ve Randi hala formundaydı ve Feynman Randi’nin zihin okuma gösterisindeki sihirbazlık hilesini anlamaya karar verdi.

“-Yo, hayır. Sen bu hileyi çözemezsin. Yeterli bilgin yok!” dedi Randi.

“-Ne demek istiyorsun? Fizikçilerin asla yeterli bilgisi olmaz,” diye cevap verdi Feynman.

Randi onun nasıl çözemeyeceğini homurdanırken Feynman boşluğa bakmaya başladı. Feynman olayı yüksek sesle adım adım anlattı ve Randi’ye hilenin nasıl yapılmış olması gerektiğini söyledi. Randi kelimenin tam anlamıyla sandalyesinden geri düştü ve haykırdı: “Ne anasının gözüymüşsün sen yaa! O İsveç Ödülünü sana boş yere vermemişler!” Feynman kahkahayla güldü.

Caltech’i sonraki ziyaretinde Randi öğle yemeğinde yine bize katıldı. Bu kez kartlarla Feynman için başka bir hile yaptı. “Bu sefer,” dedi, “seni İLEREK yanılttım.” Feynman ona kulak asmadı. Üç dakikadan az bir zamanda hileyi çözdü.

“-Sana bir daha başka bir hile yapmayacağım,” dedi hayal kırıklığına uğramış Randi.

Anekdotlar üretme

Özel sohbetlerde Feynman’ın adı geçince Murray Gell-Mann istisnasız eninde sonunda şunu derdi: “O hep kendi hakkında anekdotlar üretmeyi düşünür.”
Aslında Gell-Mann’ın bu sözünde bir parça gerçek payı vardı.

Bir defasında Feynman ve ben bir ziyaretçi profesörün yaptığı bir konuşmaya katılmıştık. Erken geldik ve ön sıralardaki yerimizi aldık. Feynman konuşmacının notlarını yanındaki koltukta bıraktığını fark etti. Notlara bir bir göz attı. Ben okuduklarını hafızasına kaydettiğini görebiliyordum.
Notları yerine koydu ve profesör geri geldi. Konuşma sırasında profesör, “bu formülü elde edebilmek için epey zaman harcadım …” Feynman lafa karıştı, “Ee, çözüm çok açık. Şöyle ki …” Feynman çözümü neredeyse yeninden çıkarıyormuş gibi verdiğinde profesör ve dinleyiciler tam anlamıyla
afallamıştı.

Konuşmadan ayrılırken Feynman’a her şeyi biliyorum anlamında baktım, o bana gülümsedi.

Tabiatüstü saat

Bir defasında tabiatüstü hakkında sohbet ediyorduk ve ilk karısı Arline’le ilgili aşağıdaki hikayeyi anlattı.

Arline veremdi ve Feynman Los Alamos’tayken o hastanedeydi. Yatağının yanında eski bir saat vardı. Arline Feynman’a o saatin birlikte oldukları zamanın bir nişanesi olduğunu ve bunu hep hatırlamasını söylemişti. “Bu saate hep birlikte geçirdiğimiz zamanları hatırlamak için bak,” demişti.

Arline’in hastanede öldüğü gün hemşire Feynman’a ölüm saatini gösteren bir not vermişti. Feynman saatin tam nottaki zamanda durmuş olduğunu fark etti. Birlikte geçirdikleri zamanın nişanesi olan saat tam onun ölüm anında durmuş gibiydi.

“-Bir bağlantı kurdun mu?” diye sordum.

“HAYIR! BİR AN BİLE AKLIMA GELMEDİ! Hemen bunun nasıl olmuş olabileceğini düşünmeye başladım. Saatin eski olduğunu ve sık sık durduğunu hatırladım. Saat, muhtemelen, hemşirenin ölüm anını kaydetmek için odaya girmesinden bir süre önce durmuştu ve hemşire ölüm anını bu durmuş olan saate bakarak kaydetmişti. Bir an bile bu olayı tabiatüstü bir şeye bağlamadım; sadece nasıl olmuş olabileceğini anlamaya çalıştım.

Dedikodu

Bir akşam Feynman ve ben Caltech’deki bir derse erken gelmiştik. Sıralarımıza oturmuş ve havadan sudan muhabbet ediyorduk. İçeri girmekte olan öğrenciler kendi aralarında konuşuyorlardı: “Hey, bakın, bu Feynman! Bahse girerim çok önemli şeylerden söz ediyorlardır!”

Çünkü ben Richard Feynman’ım

Feynman ve ben arada sırada birlikte kamp yapardık. Feynman her tarafında bir sürü diyagram bulunan Quantum plakalı kendi vanını kullanırdı. (Murray Gell-Mann’ın plakası Quarks idi.) Feynman’a bu diyagramları hiç tanıyan olup olmadığını sordum.

“-Evet, oldu. Bir defasında Midwest’te sürüyordum ve McDonalds’da durdum. Biri gelerek bana niçin vanımın her tarafını Feynman diyagramlarıyla doldurduğumu sordu. Ben, ‘çünkü ben Feynman’ım’ diye cevap verdim. Genç, “Aaaaaaaaa!” dedi.

Saçma telefonlar

Bir defasında Gell-Mann, Feynman ve ben muhabbet ediyorduk. Laf saçma sapan mektup ve telefonlar konusuna geldi. Feynman çılgın bir kadının nasıl kendisini telefonla arayıp gülünç bir magnetik alanlar teorisinden söz ettiğini anlatmaya başladı. Telefonu bir türlü kapatamamıştı. Gell-Mann cevap verdi:

“-Oh, o kadını hatırlıyorum. Ben ondan bir dakikadan daha az bir sürede kurtulmuştum.”
“-Nasıl yaptın bunu?” diye sordu Feynman.
“-Ona bu konunun senin uzmanlık alanına girdiğini ve seni aramasını söyledim.”

Yemek olarak bir fizikçi

Feynman’ın tahammül edemediği tipler salaklardı, özellikle de zeki salaklar. Anlayamayanlara karşı çok toleranslıydı, ama anlamayı reddedenlere karşı çok acımasızdı.

Bir gün fizikçi bir arkadaşım, Ron Unz, onu kahramanı Richard Feynman’la tanıştırıp tanıştıramayacağımı sordu. Ron’un arkasında epey etkileyici bir referanslar listesi vardı: Prestijli Westinghouse Bilim Ödülü, Harvard ve Cambridge’den derece ve Steven Hawking eski bir öğrencisi olmak.

Onun bu referanslarının yanı sıra yükün korunmadığına dair tartışmalı bir teorisi de vardı. Bu konudaki bir yazısını Physical Review’de yayınlamıştı ve bu fikrini Feynman’la tartışmayı istiyordu. Onu özel öğle yemeği toplantılarından birine davet etmeyi kabul ettim.

O gün Ron büyük bir hata yaptı. Her şeyden önce, takım elbise-kravatla geldi. Bunun Feynman’da kötü bir izlenim bırakacağı kesindi. Sonra ben bir hata yaptım, yemekten hemen önce Ron’un fikirleri hakkında Feynman’a baklayı çıkardım. Feynman kükredi ve böylesi aptal biriyle yemek yemeyeceğini bildirdi. Döndü ve çekip gitti. Ron’a döndüm ve neler olup bittiğini anlattım. Ron çok kötü hayal kırıklığına uğramıştı, ama ona ısrar edeceğimi öyledim. Gidip Feynman’ı buldum ve onu bizimle kalmaya ikna ettim. Feynman, “tamam, ama fizik konuşmayacağız. O konuda tek kelime bile duymak istemiyorum.”

Neyse, Ron da bize katıldı. Daha beş dakika geçmeden Feynman Ron’a döndü ve “pekala, senin fizikteki şu aptal fikrin nedir?” Ron kendisine güvenen biriydi, dönüp teorisini anlatmaya başladı. Feynman patladı: “Sen şunu düşündün mü bakalım? Bunu düşündün mü bakalım? …” Her defasında cevap “hayır”dı. Böyle devam etti.

Söylemem gerek: Ben ömrümde bir kimsenin böyle çabuk, hızlı ve acımasız bir şekilde katliamına hiç şahit olmadım. Çok acıydı.

Tanıdıklarla bir buluşma şansı

Bir defasında bir partiye davet edilmiştim. Orada her türden insan vardı. Gecenin bir yerinde gösterişli bir kadın geldi ve bana kendisini takdim etti. Sonra onun ünlü striptizci ve Candi Samples adıyla porno filmlerde oynayan biri olduğunu öğrendim. O da benim fizikçi olduğumu öğrenince bana Dick Feynman adında birini tanıyıp tanımadığımı sordu. “Evet,” dedim ama onun adını bu bağlamda duymanın beni çok şaşırttığını itiraf etmeliyim. “O benim en büyük hayranlarımdan biridir,” dedi kadın.

Bir kaç gün sonra Feynman’ın odasında sohbet ederken “baksana, geçenlerde senin bir tanıdığına rastladım. Adı Candi Samples,” dedim.

Feynman hemen güldü ve “hey, Al, şuna bak!” dedi. Dosyalarının bulunduğu dolaba gitti. Tahminimce orada önemli ve entelektüel eserler bulunuyordu. Kısa bir süre sonra siyah-beyaz bir resim çıkardı. Bu Candi Samples’ın çıplak bir pozuydu ve üstünde el yazısıyla, “Büyük Dick’e, Candi’den sevgilerle,” yazılıydı.

Tamamen bulanık

Bir gün onun vanıyla Pasadena’dan geçiyorduk. Gözleri kaldırımdaki güzel bir kıza takıldı ve bir arabaya çarpmaktan kıl payı kurtardık.

“-Adamı görmedin mi yaaa!?” dedim.
“-Hayır, ben sadece kadınları görürüm, gerisi tamamen bulanıktır.”

Penrose ve Feynman

Kısa bir süre önce Oxford Üniversitesinde bir konuşma yapmış ve kara delikleri anlamamızda çok payı bulunan fizikçi/matematikçi Roger Penrose’la uzun bir öğle yemeği yeme fırsatı bulmuştum. Laf Feynman’a geldi ve Penrose şu hikayeyi anlattı:

Bir süre önce o ve Steven Hawking Caltech’i ziyaret etmişti. Hawking Penrose’a Caltech’te buluşmak istediği kimse olup olmadığını sordu. Seçenekler Feynman veya Gell-Mann’dı.

Penrose Feynman’la konuşmayı tercih etti. Hawking Feynman’ın ofisini aradı, fakat o orada yoktu, tatildeydi. Sonra tatilini evinde geçirdiği anlaşıldı. Hawking Feynman’ı evinden aradı ve Feynman isteksizce ertesi gün oraya gitmeyi kabul etti.

Quantum kütle çekimi konusuna girmişler ve Penrose ile Feynman arasında sıcak bir tartışma geçmişti.

Penrose, “Feynman öyle hızlıydı ki,” dedi, “herhangi bir noktada benden hep bir kaç adım öndeydi. Bazen benim söylediğimi dinlemiyordu bile. Bütün konu insanı zihinsel olarak tüketiyordu. Sohbetin sonunda ben tamamen bitmiştim. Daha önce bu kadar hızlı biriyle hiç karşılamamıştım.”

Penrose ve diğer bir çok fizikçinin bilmedikleri ve fizikteki bir çok konuda Feynman’ın “hızlılığı” olarak izah ettikleri şey aslında Feynman’ın o alanlarda daha önce derinlemesine ve uzun zaman düşünmüş olmasıydı. Quantum kütle çekimi gibi bir konu Feynman’ın sayısız saatler boyunca üzerinde düşündüğü konulardan biri olmalıydı. Feynman şapkadan tavşan çıkarmıyordu.

3 Yorumlar

  1. says:

    Çok sevimli 🙂

  2. Turan says:

    Buraya aktaranin eline saglik….

  3. says:

    Rica ederim. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir