Prestij4-Bir taş 2 kuş!

Konu başı için bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=1923

“Bir adamın gittiği doğrudur da bir adam da gelmektedir aslında!!!” 

Demiştik. Konunun en başında sorduğumuz soruya şimdi geldik aslında: Tesla aygıtıyla yapılacak gösteriye çıkan Sağır, aleti tanıtırken ve bu büyük gösteriye hazırlanırken ne kadar donuk, durgun ve hüzünlü fark ettiniz mi? Neden acaba?

Sebebi sonradan anladık tabi, adam meğerse ölüme gidiyormuş! Bir adım ilerleyecek elektrik akımları içine girecek ve tam işlem oluşurken ayağının altındaki kapak açılacak ve kendisi aşağıdaki su tankına düşerek orada boğularak feci şekilde can verecek! İnsan bile bile bir adım sonraki bu feci ölümüne gider mi? Demek ki gidermiş, orasını anlıyoruz, tarihte de çok örneği var. Peki hangi nedenle gider? Bu filmdeki sebep; bir numara olma şehveti ve bu yolla intikam!

Bir numara olma şehveti, çünkü: Sağır, o su tankında boğularak can verirken, Teslanın aletinin kopyaladığı ikinci Sağır (maalesef) show salonun bir yerinde ortaya çıkar ve alkışları tezahuratı büyük bir zevk ve doyumla kabul eder. Acaba o anda sadece bir gün ömrü olduğunu hatırlıyor mudur? Çünkü ertesi gün aynı saatte boğularak ölecek olandır o aynı zamanda. Artık hayranlığı ve o müthiş tezahuratı bodrumdan dinlemekten kurtulmuştur!!!

Bu arada bodrumdaki körler, kendilerine tarif edildiği gibi su tankını gece yarısından sonra gelen at arabasına yüklerler, ceset uzaklaştırılıp bi yerlerde yok edilir. (Baba onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar.). Boş su tankı o günün galibi Sağır’ı ertesi gün boğmak üzere sahnenin altına yeniden yerleştirilir.

İntikam, çünkü: Merakına yenik düşüp bodrum katında neler olduğunu bulmaya giden sihirbaz, tankta boğulmakta olan o günün malup ex Sağır’ını görür ve onu kurtarmaya çalışırken (en büyük düşmanı da olsa, onu kurtarma refleksini görüyoruz burda), yetişip gelenler tarafından katil olarak yakalanır ve sonunda ölüme mahkum edilir! (Yaptığın iyilik cezasız kalmaz deyimine uygun olarak)

Böylece Ex Sağır’ın ölümü, rakibin ölümünü de sağlamış olur. Ve gösteri burda kesilir çünkü rakip yoksa her gün kendini öldürmenin anlamı da kaybolmuştur! Rekabetin gelişme için yadsınamaz gereğini de böylece acı bi şekilde anlıyoruz. (Ama hangi gelişme? Oyun içinde oyun. Bu bizim oyun kuramını fena halde çağrıştırıyor!) Sağır’ın bu intikam takıntısı kendi sağırlığını içsezi ile bilip eşinin ölümüne mani olamadığının onulmaz pişmanlığıdır, bunu kendine yöneltseydi intihar etmeliydi; ama o hep yaptığımız gibi sorumluluğu karşıdakine yükleyerek bir intikam masalı oluşturmayı seçti, ya da gücü anca buna yetti! (Herşey bir erke meselesi, değil mi? Mümkünlerin Oyunu!)

Gelelim  “giden adam” şovunu ilk bulan Sihirbaza 🙂

Aslında onun numarası gerçekten çok sadedir, biz izleyenlerin ilk aklına gelendir numaranın püf noktası; yani ortada bir ikiz olmalıdır! Gel gör ki bu ne Sağır’ın ne de Organizatörün aklının kıyısına gelmez, neden? Çünkü cevapların çok zor ve karmaşık olduğuna dair bir ön yargımız var, yeterince yakından ve sade bakamadığımız için kandırılmaya ihtiyacımız oluyor. Duygular; intikam, hırs, şehvet gözümüzü körleştiriveriyor!

Sihirbaz bu numarasından müthiş emindir, kendisine ve ailesine ölünceye kadar yetecektir bu numara, bunun bedeli ise sonsuza kadar sessiz kalmakla ödenmektedir; bir ikizi olduğunu kimseye söyleyemiyecektir ve iki kişi bir adamın hayatını yaşayabileceklerdir! Bodrumdaki adam olmakla tezahuratı kabul eden adam olmayı paylaşmışlardır, her iki rolü de münavebeli olarak oynarlar. Burada paylaşmaya razı olan bir adam görüyoruz ki bu bence filmin ve şimdiye kadar oynan tüm dünya piyeslerinin ana fikridir: Paylaşmayı gönüllü olarak kabul etmek! Buradaki metafor Don Juan’ın çift kavramını hatırlatıyorsa da (Bakınız:  https://sibelatasoy.com/?p=1932   ) esas olarak Tuliolar kavramını açık biçimde tasvir ediyor.

-devam edecek-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir