Ölüme meydan okuyan için bi dedikodu

Aşağıda anlatılanlarda kullanılan isimler ve olayların geçtiği yerler uydurmadır. ama anlatılanlar doğru olabilir, olmayabilir de…
 
vakti zamanında, pirelerin öğrenilmiş çaresizlik deneylerine henüz kurban edilmedikleri ama ısırıklarının aynı bugün gibi kaşıntı yarattığı günlerden birinde, diye başlamak isterdim. ama o kadar eskilere gitmeye üşendiğimden olsa gerek olayın sonunu aktarmakla yetineceğim. don juan matus nam nagualın eski büyücülere karşı uyara uyara paranoyak ettiği carlos castaneda, bir gün rüyasında ölüme meydan okuyanla karşılaşır. carlos’a, bu ele avuca sığmaz, ne idüğü belirsiz ve bir o kadar da tekinsiz yaratıkla bir anlaşma yapıldığı söylenmiştir. her yeni nagual ona erkinden verecek, o da bu naguala bir takım erk armağanları verecektir. anlaşma açık olmasına rağmen, yanında avukatı olmadığından ve don juan matus’un “sen de eski büyücüler gibisin” iddialarını ilk elden çürütme fırsatına en sonunda kavuştuğunu düğündüğünden olsa gerek castaneda,bu yaratıkla kendi karşılaşmasında susma hakkını kullanmamış ve yüzünde, “seninle ben nasıl aynı olabiliriz? şu haline bir bak, sen eskisin bense yeniyim bir kere” ifadesiyle şu teklifte bulunma cüretini göstermiştir:
 
“benden ne istiyorsan alabilirsin, ama ben senin hiçbir armağanını istemiyorum.”
 
castaneda’nın düşüncesine göre bu durum, sapkınlaşmış bir gelenekle herhangi bir ilgisinin olmadığını kestirme bir yoldan kanıtlayacaktı. öyle ya, don juan matus nam nagual bile o kadar konuşmasına rağmen bu yaratıktan iki armağan kabul etmiş değil miydi? işte bakın diyecekti, bana teklif ettiği armağanları elimin tersiyle ittim, ben de öz be öz yeni büyücüyüm.
 
ancak bu son derece yetenekli, ama bir o kadar da tecrübesiz yeni nagualın planında hiç hesap edemediği bir durum vardı: karşısındaki yaratığın yapabilecekleriyle ilgili hiçbir fikri yoktu. ölüme meydan okuyan, bu cömert teklif karşısında duygulanmak ve bir iki gözyaşı damlasını yüzünden aşağıya akıtmak isteyecek olan birçoklarının aksine, insani hiçbir tepki vermemiş. bunun yerine, teklifi kabul ettiğini bile söylemeye gerek duymadan kendi kozasını ve yeni nagualın kozasını açmış ve her zaman yanında taşıdığı bir lifçik karıştırıcısında kendi farkındalık lifçikleriyle yeni nagualın lifçiklerini karıştırmış. sonra da artık tıpatıp aynı olan bu lifçikleri hala bir kenarda açık bir şekilde bekleyen kozalara geri yerleştirmiş. sonuç hayret vericiymiş. artık castaneda ölüme meydan okuyanın kendisiymiş. ölüme meydan okuyansa castaneda’ymış. o andan itibaren castaneda’yla aynı kişi olan bu tekinsiz yaratık, kendisiyle aynı kişi olan castaneda’ya “buyur buradan yak” demeyi de ihmal etmemiş.
 
ölüme meydan okuyanın bu işlemi carol tigs için de yaptığı, bu üç varlığın bir ve aynı varlığa dönüştükleri de konuşulmuyor değil. söylendiğine göre, ölüme meydan okuyan bütün kapıları açmadan durmayacakmış…

Zamirito

1 Yorum

  1. says:

    Harikulade

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir