Niyetli durumlar

Sizin arka planınızda hangi yetiler var?
Bunu denemeden bilmenizin bi yolu var mı?

Burada işin püf noktası, “bilgi” ya da “yeti”nin kendiliğinden bi işe yaramadığını, bi hareket ve değişime sebep olmadığını, adeta uyur vaziyette beklediğini anlamaktır sanırım. Örneğinbi uçak yapmanın bilgisi elimizde var. Koca bi kitap haline de getirilmiş. Peki bu kendi başına ne işe yarar?

Böyle binlerce kitap, trilyonlarca bilgi olsa? Cevabı biliyorum 🙂 Bi işe yaramaz! O halde işe yarayan şey nedir?

Altın kural: kuram-deney/kuram-deney/kuram-deney… Tabi bu kural mevcut (3B diye bilinen) gerçekliğimizde böyle çalışıyordu, ancak yeni enerjide bundan farklı bi durumla mı karşı karşıyayız acaba diye meraktayım.

TE: bilginin birine yarayip yaramadigi pek önemli degildir.

sa: eee o zaman bilgi kendi başına ne yapıyor?

TE: bilgi kendi basina yasiyor :-))) Bazi ülkelerde senin dedigin gibi “gerekli” bilgilere destek, gereksiz bilgilere destek vermiyorlar. Bu durumda hangi bilginin gerekli/gereksiz oldugu söz konusu. Ama bilgi öyle degil ki. Bilgi ise yaramadigi zaman da bilgidir. Ama bilgelik baska. Bilge olabilmek icin senin söyledigin gibi deneyimlemek sart.

sa: Şöyle söyleyeyim, bilgi, ister bi kitapta, ister insanınzihninde isterse genlerinde bulunuyor olsun, orada kend ikendine biişe yaramaz çünkü bilgi AMAÇ taşımaz, nötürdür, üstelik enerji açısından da nötürdür.Onun faaliyete geçmesi için başka Bİ ŞEY tarafından bi niyetle fiiliyata geçirilmesi lazım. Örneğin bi kova içindeki su da bi bilgidir, dokunulmadığısürece öyle durur. Eğer ona güneş dokunursa buharlaşır, değilse sonsuza kadar hiç bi işe dönüşmez. Televişzyon imal etme bilgisi vardır, bi kitapta yazar ancak kendi başına televizyon olmaz.Bilgi kendinden menkul ne güce, ne amaca, ne de enerjiye sahip değil. Onu işlerliğesokabilmek ancak onun dışından gelen bir NİYETle olabilecektir. Acaba anlatabildim mi?

TE: Benim de söylemek istedigim bu idi zaten. Bilgi bizden bagimsizdir, yanliz nötr bilgi bir insanin isine “yaramaz”. Bunu icsellestirmesi gerekiyor, bu da deneyimle olur. Sen bilgiyi hareket ettirmek icin niyet olmasi gerekiyor diyorsun. Dogru. Bilgi edinme niyeti olmazsa zaten bilginin farkina varilmaz. Bilgiyi fark etmek de yetmiyor, onu hazmetmek de o kadar önemli, cünkü hazmedilmeyen bilgi ya unutuluyor, ya da “süs” gibi insanda maske gibi duruyor.

sa: Bu durumda senin arka planında ne gibi yetiler var biliyor musun?

TE: Eger senin bahsettigin arka plan terimini yanlis anlamamis isem bunlar bize mit yolu ile veya genlerimiz ile verilen bilincalti bilgileridir. Sen bazen hikaye sekli ögretme seklinin cok daha etken oldugunu söylüyorsun. Bu da dogrudur. Hikayeler galiba icimizde durgun olan türümüzden gelen bilgileri titretiyor. Bize ne oldugunu bilemiyoruz ama kalbimizle anladigimizi hissediyoruz. Bunlar kelimelere dökülemeyen seylerdir.

sa Doğru aynen senin dediğin gibi bilgi/yetenektirler. Ama onlardan hangileri bizde var (elimize bi kullanım klavuzu vermedikleri için )bilemiyoruz. Peki o halde nasıl açığa çıkacaklar?

TE: Biliyormusun? Bizi egitirken sürekli ona dokunma, buna dokunma diye ikazda bulunulmustur. Bu da bize kismen etiliyor. Yani pisirik yetismemizde büyük katkisi bulunuyor. Bu nedenle insanlar cocuklari birseyler yapmak istedikleri zaman cesaretlendirmelidirler, onlari korkutmanin hic bir anlami yok. Simdi ben bunun farkina vardim. Neden herseyi degistiremiyorum? Cünkü kücükken edindigimiz deneyimleri birden bire atamiyoruz. Biz de ne oldugunu anlamak icin o seyi yapmamiz gerekiyor. Seninle yazismakla mesela ben kendimde nelerin ciktigina bazen sasiriyorum. Seninle yazismasam bunlar cikmayacak.

sa: Herşeyi gayet güzel sonuca bağlamışsın:”Biz de ne oldugunu anlamak icin o seyi yapmamiz gerekiyor.” Yapamama sebeplerini de gayet güzel açıklamışsın. Budur diyorum :)))

**

“Bir kişiyi dinlerken sadece kulaklarınızla değil tüm bedeninizle dinleyin. Dinlerken içsel bedeninizin enerji alanını hissedin. Bu, dikkatinizi düşünmekten alır ve zihnin müdahalesi olmadan gerçekten dinleyebileceğiniz sessiz bir alan yaratır. Diğer kişiye bir alan vermiş olursunuz-mevcudiyet gösterebileceği bir alan. Bu, ona verebileceğiniz en değerli hediyedir. Çoğu insan, dinlemeyi bilmez çünkü dinlemenin büyük bir bölümü düşünme eylemi ile istila edilmiştir. Karşısındaki kişinin ne dediğinden çok düşünmeyle alakadar olurlar ve asıl önemli olan şeyle, yani kelimelerin ve zihnin ötesinde o kişinin VARLIĞI ile asla ilgilenmezler. Elbette ki başka birinin varlığını kendinizinki aracı olmadan hissedemezsiniz. İşte bu, aynı zamanda sevgi olan Bir’liğin farkına varmanın başlangıcıdır. Varlığın en derin noktasında var olan her şey ile Bir’siniz.
İnsanlar arasındaki ilişkilerin birçoğu, insanların ilişki kurması ve bir arada olmasından ziyade zihinlerin etkileşmesinden oluşmaktadır. Hiç bir ilişki bu şekilde yürüyemez ve ilişkilerdeki çatışmaların çokluğu da işte bundan kaynaklanır. Eğer hayatınızı zihniniz yönetiyorsa, çatışmalar, anlaşmazlıklar ve sorunlar kaçınılmazdır. İçsel bedeninizle iletişim halinde olmanız size, ilişkilerinizi güzelleştirecek zihinden bağımsız ve temiz alanlar yaratacaktır.” – Echart Tolle

Biçok insanın enerji bedeninin fizik bedeninden çok uzak olduğu söyleniyor (hatta ölçülebiliyor), peki bu insanlar nasıl dinleyebilsinler ki?

EK: Dikkat ediyorum da, çoğu sohbette insanlar birbirinin sözünü kesiyor. Yani yukarıda bahsedilen “derin dinleme” eylemini yapmaya çabalasakta işin sihri bozuluyor. Çok gürültü var çook…

sa : Bu karşındakilere bağlı bişey değil E, sözünü de kesseler, yüzüne de tükürseler, eğer niyetliysen o kişinin “varlığını” dinleyebiliyosun 🙂

EK: Bir kişiyse karşımdaki, derin dinleme yapabiliyorum fakat birden fazla insan varsa ve biri konuşurken diğeri olmadık yerde konuya dalıyorsa o derin dinleme konsantrasyonu bozuluyor 🙂 Gürültü dediğim buydu.

sa: Anlıyorum.Ben o durumlarda da niyetlendiğim kişiyi dinleyebiliyorum, bunu belirtmek istemiştim, tabi istisnalar olmuyo değil 🙂

**

Ben halihazırda bi “wavicle”ım yani Salınımcı. Sen de öyle, o da öyle. Ve bu şahane bişey 🙂

**

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir