Mors alfabesi bilmeyen denizciler gibiyiz…

Yıllarca süren enerji teknikleri ve özellikle de şiatsu uygulamalarından sonra, her birimizin vücudunun hangi noktada gerçekten içimizde çektiğimiz acıdan söz ettiğini (hatta haykırdığını) saptayabildim. İç gerçeğimiz, bilinçdışımız, psişemiz, ruhumuz (farklı tercihlere göre) bizimle konuşur, yolunda gitmeyeni durmadan bize söyler. Ama biz dinlemeyiz ve duymayız. Niçin?

 Sağırlığımız”ın iki nedeni var.

Her şeyden önce, bize gönderilen “doğal” mesajları (rüyalar, sezgiler, önseziler, fiziksel duyumlar vb) anlayamıyoruz ya da dinlemek istemiyoruz. Bu durumda, onları duyabilmemiz ya da kendimizi duymaya zorlamamız için mesajların gitgide daha güçlü ve daha etkili (hastalıklar, kazalar, çatışmalar, ölüm vb.) olmaları gerekir.

 İkinci neden de, çoğu kez ağrıyı algılamak kaçınılmaz olsa da (başka ne yapılabilir?), şifresini çözemiyor, anlayamıyoruz. Bu da, bu uyumsuz süreci sadece geçici olarak durdurmaya yarayabilir, ama onu anlamaya ve tümüyle değiştirmeye yaramaz. Bütün bunları dile getirmeyi hiç kimse bize öğretmez. Parçalara ayrılan bilimimiz, vücudumuzu ruhumuzdan ayırdı. Vücuda dikkatle bakıyor, didik didik ediyor ve bir makine gibi inceliyor, böylece doktorlarımız, çoğunlukla mükemmel makineciler haline geliyorlar. Hiçbir zaman öğrenmedikleri halde mors mesajları alan denizciler gibiyiz. Hiç kesilmeyen bip bip sesi sonunda çekilmez hale gelir, bizi rahatsız eder. Bunun üzerine sistemi bloke etmesi ya da vahimi, susturmak üzere telleri kesmesi için kıyıdaki makiniste başvururuz ve böylece görünürde rahatlarız. Halbuki bip bip sesi bize gövdede bir delik olduğunu ve bunun doldurulması gerektiğini haber vermektedir.

 Michel Odoul – Bana nerenin ağrıdığını söyle sana nedenini söyleyeyim

http://ruhsalbeslenme.blogcu.com/mors-alfabesi-bilmeyen-denizciler-gibiyiz/5984139

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir