Madde, sadece bir kavramdır

Her tür ve kategorideki fiziksel olayı maddeyle karıştırıyoruz. Madde, bir kavramdır, bir düşüncedir. O özdeğin, tutup bir kalıba koyabileceğiniz kalıcı ve sürekli bir şeyin sembolüdür; ancak gerçek fiziksel dünyayı tutup bir kalıba koyamazsınız!
Fiziksel dünya karşımızda duran en kaçıcı ve yanıltıcı süreçtir. O belirlenemezdir. İşte tam bu yüzden ruhun bütün gereksinimlerini karşılar. Alan Watts
Madde ve mana hayatı veya dünyası adı altında yaptığımız bölünmeler gerçekten de doğallığımızın yönünü şaşırtıyor, bunu genelde hep belirtmeye çalışırım. Madde dünyası denildiğinde sanki fiziki hayatı ve dünyayı kast eder gibiyizdir ya, Alan Watts buradaki yanlışı açık biçimde düzeltir. Bu görüşü biz de Urban Shaman konseptinde hemen her edimde destekliyoruz.
İsim/kavram/sembol tüm bunlar, kaçıcı ve belirsiz fiziki oluşu, daha belirli ve alışkanlıklara indirgenmiş bir şeye dönüştürerek kontrol altına alma yöntemimiz ama bunu hep unutuyoruz yaşarken 
Uyguladığımız yöntemler sadece bir açıdan bir seferlik alınan bir fotoğraftır o bile bilgi ve bilinç seviyenizce doğru sayılabilir. Her zaman dediğim gibi, her şey doğru ancak eksiktir. Bizim anlamamız gereken, bu tür yöntem,kavram,isim,sembol gibi şeylerin kendimizi rahatlatmak için belirsizliğin getireceği anksiyeteden kaçınabilmek için alınan faydalı ancak illüzyon olduğunu temelde bilecek şekilde eğitilmiş olmamız gerektiğidir, hem de anne karnından başlayarak.
Bu belirsizlik korkusundan nasıl kaçınılabilir sorusu akla gelebilir.
Urban shaman konseptinde sıklıkla dile getirdiğimiz (bazen kendim bile uygulamayı unuttuğum!) çok basit ve önemli bir tespit var: KORKU ŞU ANIN MALI DEĞİLDİR! Korku, bedenimizi çeşitli yollar ve etkenlerce kurguladığımız bir illüzyondur. Buna rağmen olmayacağı oldurur! Bunu sürekli kendine hatırlatmanın yolunu bulmak lazım.
Şu an, eğer varlığımızı tehlikeye sokacak bir şey olursa, refleksimiz devreye girer (düşünmemiz hesap yapmamız gerekmez) ve bizi o durumdan çıkaracak en iyi hareketi yaptırır. korkuya filan fırsat kalmaz.  Beden hafızasına kaydedilen bu olaylar eğer iyi bir eğitimden geçmediysek ve bunları derhal nötürleyemezsek, korku olarak başımıza bela olur.

Einstein’ın bi soruya karşılık şu cevabı verdiği söylenir: “Bakın, bizim bulduğumuz gerçek, sizin anlayacağınız dille şudur: Bir şey kıpırdıyordu…”
Fiziksel dünyada isimler yoktur, o sadece kımıldanır.AĞ, kıpırdanıp duran bir şeyi elde tutabilmenin tek yoludur. Ağın üzerindeki her bir deliği numaralandırır, isimler verir aralarında formüller icat edersen, bu KIPIRTIYA zaman ve mekan atfedebilirsin. Der Watts da.
Görünen o ki fizikçiler ve felsefeciler en azından bir konuda anlaşıyorlar: Bir şey kıpırdıyordu…
Paylaştığım sayfa Alan Watts’ın Yaşama Oyna kitabından. Onu 99 yılında Türkçe basımında hemen okumuştum ve çığır açıcı bulmuştum.
O sonsuz kaynak/Tanrı, olmadığınız rolünü oynadığınız hani, sıradan günlük bilinç denilen deneyimin ta kendisi! Bunu bulduğunuzda gülmekten kırılıyorsunuz. Büyük keşif bu işte. Sabah kahvenizi içtiğiniz karton bardağa bakarken örneğin, onun görüntüsünün kozmozun muhteşem ışığı olduğuna ayıyorsunuz! Bin güneşten daha parlak, üstelik gözünüzü eritmiyor! Işığın kaynağı senin gözün. Evrene ışığı sen getiriyorsun. Bir organizma olarak evrene; ışığı, rengi,sesi, ağırlığı ve her şeyi sen getirdin.
Gel gör ki 19. yüzyılda evrenin büyüklüğü keşfedilince ve ooo biz kenarda köşede önemsiz bir şeymişiz; Tanrı orada değil, bizi sevmiyor ve doğa hiç bir şeyi umursamıyor dedik ve kendimizi küçük gördük! Oysa bu minicik gezegendeki minik mikrop/insan, orada yeşillenen gösterinin kendini fark etmesidir.
Eğer içinde bulunduğum bilinç durumu kutsal durumsa, bunda fark yaratmaya çalışmak ya da spiritüel bir faaliyete girişmek kendi yolunu kesmek olmaz mı?
Alan Watts
“Gerçekliğin mükemmel doğası, bilinçli gözlemcinin katılımını bekler.” Kuantum mekaniğin üçüncü önermesi bunu söylüyordu ve bu aynı şeydir. 99 yılında sırf bunu konu alan bir kitap yazmıştım.
Urban şamanın 7 temel direği de bir bütün olarak bu şarkıyı söylüyor ve aloha dansı yapıyor.
Gezegene, insanlarına; Hoş geldin ikinci düşünce katı demek istiyorum.
*
İnsanlara illüzyonlarının -tek-gerçek olmadığını konuşarak anlatamazsınız. Hawaii atasözü “Bilgeliğini dalganın tepesinde sörf yaparken göster” der. Aynı minvalde bizde de “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” denir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir