Kendiliğindenlik

Don Juan bir savaşçının hafif, esnek ve akıcı olması gerektiğini çok sık olarak vurgular. Don Juan’a göre çevresindeki dünyayla uyum içinde değişebilmelidir bir savaşçı. Böyle bir şeyin nasıl başarılacağı konusunu düşünmüşsünüzdür. Yaşam etrafımızda sürekli akıp duruyor. Her zaman bizi yeni kararlar almak durumunda bırakıyor. Sonu bir türlü gelmek bilmeyen bir süreç. Her kararımız sonucunda bir yöne doğru akmaya başlıyoruz veya akamamaya.

Yaşam akarken, onunla uyum içinde olmak, özgürce akmak için yapmamız gereken şeyin, kendimizi kendiliğindenlikli bir biçimde bırakmak olduğunu söylüyor Esperanza. Esperanza’ya göre İnsanlar, genelde bunu kafa yormadan hareket etmek olarak ele alıyorlar ve bunun sonucunda insanların edimlerindeki kendiliğindenlik, bir kendini bırakma edimi olmaktan çok, bir düşünce eksikliğinden kaynaklanıyor. Esperanza, kendiliğindenliği şöyle tarif ediyor:

 “Gerçekten kendiliğinden olan bir edim, ancak bol bol düşünüp taşındıktan sonra kendini tümüyle bıraktığın bir edimdir. Hiçbirşey beklemediğin, hiçbir şeyden pişman olmadığın için, leyhte ve aleyhte olan bütün noktaların göz önüne alınıp uygun bir şekilde bertaraf edildiği bir edimdir bu. Bu tür edimlerde büyücüler özgürlüğü çağırırlar.”

Bir tv dizisinde izlemiştim. Bir konuda karar vermek durumunda kalan bir adam geceyi tek başına bir ateş başında geçiriyor. sabah olduğunda ona kararını soranlara şu yanıtı veriyor:
Bir ırmağa düştüğünde yapabileceğin üç şey vardır:
-Bir işe yaramayacağını bile bile akıntıya karşı yüzebilirsin. Hem gideceğin yere gidemezsin hem de gücünü aptalca tüketip ölebilirsin.
-Kendini akıntıya bırakırsın, ırmak seni kendi istediği yere götürür.
-Hem kendini akıntıya bırakırsın, hem de akıntıyla beraber yüzersin. Böylece ırmağın aktığı yönde senin seçtiğin bir yere gidersin.

http://www.sessizbilgi.com/

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir