Kelime kaç boyutlu?

İki boyutlu olması gereken kelime nasıl üç boyutlu olmuş?!

Geçen gün gördüğüm ve şu anda neredeyse unutmak üzere olduğum vizyonda kelimeyi gördüm ve şaşırdım.

Kelime bir sapan gibi kişinin ağzından fırladığında onun arkasında şekilsiz bir uzantı vardı. Ve aslında biz o kelimeyi değil uzantıyı algılıyorduk. Uzantı değişik formlarda oluyordu. Duygu ve düşünce bileşkesi olduğunu sandığım o şey, kelimenin arkasına gizlenerek hedefine doğru ilerliyordu!

O an, tartışma-anlaşamama dediğimiz şeyin neden olduğunu net biçimde gördüm.

Kelimenin sözlükte bir anlamı var ve biz onu biliyoruz. Ama bize fırlatılan kelimenin arkasındaki sözlükte yazılı değil ve bilinçaltımız o yazılı olmayan şekilsiz uzantıyı fevkalade algılıyor. Ve bu kelimeye karşılık verirken de sözlük anlamına aldırmaksızın algıladığı anlam üzerinden ve yine üç boyutlu kelimeler fırlatıyor.

Bilinçli düzlemde ise bu konuşma, iki boyutlu düzlemdeymiş gibi varsayılıyor.

Bu durumda olanla, olduğu sanılan oldukça farklı, üstelik ironik.

O halde biz nasıl olur da kelimelerle anlaştığımızı iddia ederiz?

2005.Günlükten

Anasının Karnından Dizisi

Bu yazı üzerine esinlendirici bi sohbet:

  • Murat Ç:

    Çok güzel bir anlatım olmuş kelimeler ve onun anlattıkları ile ilgili olarak, burada gözlemcinin olaya etkisi dediğimiz şey gerçekleşiyor. Gözlemci gözlem yapmaza , kelime saf ve anlamsız, ancak gözlem ile kelime anlam kazanıyor.
    Ancak b…u durumda da referans noktasına göre gözlem sonucu değişiyor. İşte bilimsel düşünce; her iki – çok bakış açısını daha doğrusu gözlem noktasını değerlendirerek hangi referans noktasından nasıl baktığınızı önceler.
  • Sibel A:

    Güzel yorumlamışsınız ancak sanırım bilimsel yöntem bu işlevi asla genelleştirebilecek bi sonuca vardıramaz; çünkü sizin deyiminizle “gözlem noktasını değerlendirerek hangi referans noktasından nasıl baktığınızı öncelese” bile, onu yaparken… işin içine bi referans noktası daha eklemek durumunda kaldığından, o kelimenin ilk fırlatılmasının “alt yazısını” biraz daha karmaşıklaştırmış olur. Anlatmak güç ama beni anlayabileceğinizi hissediyorum.
  • Murat Ç:

    Kesinlikle anladım Sizi Sibel hanım, ve bu konuda çok haklısınız, zaten yapılan her yorum yeni bir gözlem noktası demek, işte bu yüzden Medusanın saçlarını görmek gibi yapılmalı bu anlama ve anlatma işi yani
    Görmek istediğiniz şeye bakmadan görmeli. Bakmadan görmek gözlerinizi kullanmadan görmek, aklınızı kullanmadan anlamak, ben’ininzi karştırmadan bir olmak ile ilgili…
    Malum Medusa nın saçlarını gören taş oluyormuş 🙂
  • Sibel A: ANlaşılmak harika bir duygu, bu zevki bahşettiğiniz için teşekkür ediyorum.

Murat Ç: Rica ederim..Ben teşekkür ederim, kelimeler ve BEN ‘ler ; kendilerine dışarıdan bakıldığında daha fazla imkan veriyor farklı güzellikleri görmek adına , bu sebeple sizin yazdıklarınızda bende böyle bir etki meydana getirdi.

Turan Erdal Biz de zaten baskalari ile konusurken ayni deneyim horizontuna sahip degilsek sürekli karsimizdakinin kullandigi kelimenin ne anlama geldigi ile ugrasiyoruz. Oysa ayni deneyimi paylasanlar gercekten de rezonans olusturabilirler.

SibelA: Bunun için dinlerken, kendini -serbest- BIRAKMAN yeterli 🙂

Murat Ç: Bu dinleme işini kendiize karşı yaprsanız aklınıza dışarıdan da bakabiliyorsunuz. Mesela ben bunu deneyimledim. Aklınızı nasıl çalıştığına , bir olguyu nasıl anladığınıza odaklandığınızda incelenen nesne olarak akıl, sizi ona dışarıdan bakmaya zorluyor. Bu durumda gerçek ile hayal, objektif olarak flu bir zeminde incelenebiliyor. ancak bu flu zemine rağmen dışarıdan gözlem sebebiyle daha açık olarak gözlem yapabiliyor ve Medusanın saçlarına bakar gibi bakabiliyorsunuz kendinize…

SibelA: Harika. Bu 2005 yılındaki fark edişimle 3 boyutluluğunu keşfettiğim kelimeler, şu anki BEN’e yeterli değil, bunların başka boyutlarını da yeni yeni keşfediyorum. Henüz yazmadım sanırım farkında olmadan deneyim kazanmaya çalışıyorum.

Rüya G: Biz kelimeleri, kendi yaşantımızda, bizim için ne ifade ediyorsa öyle algılıyoruz. Bilinçaltımızdaki arşivlenen kayıtlardan, o kelimeye olan hassasiyetimize göre algı biçimimiz değişebiliyor. Örneğin; ‘uçak’ bizim için; binilip bir yere gid…ilecek bir araçken, uçak fobisi olan bir insan için, bir ölüm makinesi olabiliyor. Daha kelimeyi duyar duymaz anksiyete başlıyabiliyor. Bu her kelime için geçerli; anne, baba, köpek, tanrı, sevgi… boyutluluk kişilerin algılarında. Aynı zamanda bir kelime hem olumluyu, hem de olumsuzu da ifade edebiliyor. Sözlük anlamlarında da bazı kelimeler öyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir