İyi ve güzel için çabalarken kötü ve çirkine de ulaşırız.

Var olmanın aşkın tamlığı ya da hiçliği (Pleroma) ile insanın birleşme ve yeniden bütünleşme arzusunu dile getirmiştir. Bütünleşmiş ama birey olarak da kalabilmiş dengedeki bilinci yaşamaktır amaç. Egoyu öldürmeyi, kendini yok etmeyi değil, kendine hâkim olmayı, kendini her yönü ile tanımayı önemsemiştir. “Yapacaksın…, yapmayacaksın…” ahlaksal hegamonik sarmalından çıkıp özgürce kendi farklı yolunda yürümeyi önermiştir. Bu, ceza, tehdit, ahlakçı korkutma vesveselerinin dışında ama erdemli ve özgür bir yoldur. Jung, sadece iyilik ve ahlaksal tamlığın var olmanın bütünlüğünün yerini alamadığını fark etmiştir. “İyi ve kötü olarak yapay ikiye bölünme kişide tamamlanmamışlık hissi uyandıracaktır. İyi ve güzel için çabalarken kötü ve çirkine de ulaşırız.” İki kutbun arasında üçüncü bir kutup bulunduğunu belirtir. Jung’a göre, kötülüğü de bilmek (yapmak değil) zorundayız.(gerektiğinde ona hâkim olabilmek için) Kendini her yönü ile tanıma ancak bu şekilde gerçekleşebilecektir. Bütünleşmiş ancak birey olmanın farkındalığını da aynı zamanda hissedebilmiş şekilde kalabilmiş bilinci yaşamaktır amaç. “Ölülere yedi vaaz”da şöyle geçer: “Kendimizi karşıt çiftlerden nasıl birer ayrı varlık haline getireceğimizi bilirsek kurtuluşa ulaştık demektir. İnsan Tanrıların özünü paylaşandır, tanrılardan gelir, tanrılara gider.”

C.G.Jung

http://www.sonsuz.us/?q=node/2540

1 Yorum

  1. Turan says:

    “”Egoyu öldürmeyi, kendini yok etmeyi değil, kendine hâkim olmayı, kendini her yönü ile tanımayı önemsemiştir.””

    Katiliyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir