İtiraz etmek içlerine işlemiş

Madam Mari’nin öğrencileri ne ile karşı karşıya olduklarından haberliler mi şüpheliyim. Örneğin Nilgün Hanım, kimseye kızmıyorum, herkesi seviyorum derken Mari onun aurasında çakan kırmızı lifleri görüyor ve ona “kızma, boş ver,” diyor. Ya da o güzel kızın annesi “ben her şeyi unuttum artık,” derken onun başını avuçları arasına alıp okşuyor, alnını öpüyor. Gösterdiği şefkatin onun hiç bir şeyi unutamamış olduğunun görgüsü olduğu kolayca anlaşılıyor.

Hep itiraz ediyorlar “hayır o öyle değil, aslında…” Ya da “siz yanlış anladınız…” Gibi sözcüklerle başlayan cümleler kuruyorlar. Oysa bir röntgen uzmanı, senin ciğerin su toplamış dediğinde kimse çıkıp ta “hayır o aslında…” Diye başlayan bir itiraz cümlesi kurmaz. Ne ilginç!

Burada da birkaç ihtimal geliyor aklıma;

Ya “aura görmenin” ne demek olduğundan habersizler.

Ya bu konuyu ciddiye alırmış gibi yapıyor ama insanlığın katı kurallarına bağlı yaşıyorlar.

Ya kendilerini kandırmak için çok ciddî sebepleri var.

Ya da, itiraz etmek içlerine işlemiş.

Bilemiyorum doğrusu. Hepsinin kendince geçerli sebebi olduğuna yürekten inanıyorum.

(13 Hafta-Yeni’den Doğanlara)

https://sibelatasoy.com/?p=8408

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir