İsteğimizle mi doğduk?

Bir arı veya böcek kendi isteğiyle dünyaya gelmiyor, bir insan da kendi istediği için doğmuyor. Aynı durum atomlar, moleküller, hücreler için de geçerlidir. Hiçbir molekül, hiçbir atom kendi istediği için oluşmamıştır. Evrenimizde  %73 H, % 24 He bulunurken, tüm diğer elementler sadece %3 oranındadır. Yani demir, karbon, silisyum gibi büyük elementler, evrenimizde sadece %3lük bir oranda bulunmaktaysa, evrendeki varlıkların ancak %3ü bilgiye dayalı karşılıklı etkileşimler içinde bir şeyler yapıp, bir düzen içinde bir araya gelebilmişlerdir. Hele hele hücre, hayvan, bitki gibi varlıkların evrensel madde miktarı içinde yeri, milyarlarda bir bile değildir. (İ.Gedik)
Katılıyorum ancak her zamanki gibi çok keskin bi dil kullanılmış. Oysa insan olarak doğmak isteyip istemediğimize dair bilimsel bir kanıt yok. O halde hatırlamıyor da olabiliriz. Ya da başka seçenekler de söz konusu olabilir. Hele hele elementler, atomlar, hayvanlar bitkiler diye bu keskinliği genelleştirmeye hiç hakkımız yok! Biz hiç insan olmanın ötesine/dışına çıktık mı ki bunu bu denli kesinlikle bilebilelim!?
İsmet Beyin niyetinin farkındayım, sadece hocalık üzerine fena halde sinmiş, bu da gerçekte nerdeyse %100 doğrulukla söylediği şeyleri okuyanlarda ters etki yapabiliyor:)

Not: Aslında yukardaki alıntıyı Prof. İ.G’in arılarla ilgili güzel bi yazısından alıntıladım. Belki onu da paylaşırım. Çoğunu biliyordum o bilgilerin fakat arıların birbirleriyle haberleşme sisteminin bilim tarafından bunca kesinlikle belirlenebildiğinden haberim yoktu 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir