Hangi görme

“Kafamızda gez gez dur” demişim ya, az önce yürüyüş yaparken başıma gelen ilginç olayı anlatmam şart oldu:
Hızlı hızlı sahile doğru yürürken sağ tarafta “dikkat… fındık” diye bi tabela ilişti gözüme. Fındık diyarından yeni dönmüşüz ya birden dikkatimi çekti ve fren yapıp tabelayı yeniden okudum, şöyle yazıyordu: “dikkat! Özel araç çıkabilir” !!! Haydaaa… Fındık bunun neresinde, hani insan benzer bir harf ya da kafiye bulur da uydurur, bu nemenem bi uydurmadır, şaştım kaldım. Bi kaç dakika daha yürüdüm, kafam harıl harıl sebep arıyor, “fındık” kelimesini gözümle görmediysem bile kulağımla apaçık duyduğumdan eminim! düşün düşün veeee buldum tabi, çok komik hem de! Tam o anlarda elimle saçımı düzeltmiştim, burnuma elime sürdüğüm kremin kokusu gelmişti ve krem yoğun bir fındık kokusu içeriyordu!!! Demek ki o anda zihnim “fındık” demiş ama ben tabelada fındık okumuşum! Çok uzun zamandır gözümüzün aslında kör olduğuna dair yazarım, bu olay da kanıt gibi oldu 🙂
Kafamızın içinde sürekli tanım yapan ve üstelik bunu gayet belirgin bir sesle kulağımıza üfleyen ses! Sanırım işte bu ses, Don Juan’ın ivedi olarak susturmamızı istediği; “iç ses” olsa gerek.

Başka biri dese anlamakta zorluk çekerdim, böyle bi saçmalık içinde kendimizi güvende ve gerçeklikte sanıyoruz ya, güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum.

**

Sizi tıpkı yerdeki bir ağaç, evdeki bir çiçek yada yan avludaki bir gül bahçesi gibi canlı, gelişen bir criatura, bir varlık olarak gören bir sevgiliye/dosta sahipseniz,
size gerçek, yaşayan, soluk alıp veren bir kendilik olarak; insan olan, ama çok güzel, ıslak ve büyülü şeylerden yapılmış bir kendilik olarak bakan bir sevgiliye ve dostlara sahipseniz,
sizdeki criatura’yı destekleyen bir sevgiliye ve dostlara sahipseniz,işte aradığınız insanlar bunlardır. Onlar ömür boyu ruhunuzun dostları olacaktır.(CE)

**

Bazen “köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek “gerekir. Önemli olan “köprüyü geçinceye kadar” kısmını akılda tutabilmek. Bu samimiiyetsizlik değildir, bir savaşçının kararlılığıdır. Savaşçı olmayanların bi kısmı daha köprünün yarısına gelmeden köprü fikrini unutmuş olurlar. Diğer kısmı da ayıyı unutur! Her ikisi de felaketle sonuçlanır… demiyeceğim (heyooo şaşırttım işteee), bişey farketmez. bizim aracılığımızla olgunlaşan bi ruh ya da bi bilinç var, öyle sallanıp duruyo 🙂

**

Göz görmeyince gönül katlanır,  göz görünce dert katlanır.

Göz görmeyince gönül katlanır; ikiye katlanır, dörde katlanır, tıka basa dolu bir yükle içine doğru çöker. yumruklamak istersiniz kalbinizi, rahatlatacakmış gibi gelir (metafor değil; gerçekten fiziksel anlamda) ancak birkaç dakikalığına bir rahatlama yaşatır. göz gözü, gönül de gönlü görmek ister ama “kalp kalbe karşıysa” gerçekleşir ancak. insan içine çıkmak rahatlatır; gezilir, tozulur, üç insan eforu sarfedilir aklı ve gönlü meşgul etmek için. işe yarar da.

sonra akşam eve dönülür, yatağa uzanılır. gönül katlanmaya devam eder. ikiye, dörde, sekize.

bir kağıdın en fazla 7 kere katlandığını duyduğumda çok şaşırmıştım. kağıttan başka türlü bir şekilde olsa da; gönül beni her gün şaşırtıyor.

(kumuyebo, 31.10.2011 14:03)

gözden ırak olan gönülden de ırak olur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir