Görünmez el teorisi

Görünmez el teorisi

Bu teoriye göre dil değişimi görünmez bir elin etkisinin bir sonucu olarak kabul edilir. Bu teorinin en önemli temsilcisi Düsseldorf Üniversitesi (Heinrich-Heine) profesörlerinden Rudi Keller’dir. Bu teoride dil değişimi ne doğal bir olgu ne de insan eliyle gerçekleştirilen bir durum olarak anlaşılır, aksine bu teoride dil değişimi bireylerin kişisel eylemlerinden istem dışı ve plansız bir durum olarak ortaya çıktığı anlaşılır. Koordinasyonsuz bir davranış koordineli bir yapının bütünsel olmayan bir koordinasyona sebep olur. Kendiliğinden oluşan bir düzen olarak dil ayrıca bu görünmez elin etkisinin bir sonucudur. Rudi Keller’e göre dil, 3. türün bir olgusudur (görünmez elin), yani ne insan tarafından oluşturulmuştur ne de doğal bir olgudur; bunların tam aksine dil, bireysel ve uluslararası eylemlerin çeşitliliğinin nedensel bir sonucudur. Dil değişimi ayrıntılı olarak dilin gereksinimi doğrultusunda kendiliğinden oluşur. Dil değişiminin özel bir durumu anlam değişimidir. Rudi Keller’e göre dilin kullanım kurallarının değişmesi ile sözcüklerin anlamları değişir, çünkü Ludwig Wittgenstein’a göre bir kelimenin anlamı bir dil sistemi içerisindeki düzenli kullanımına bağlıdır. Bu teoriye göre dil değişimi esnasında dil kullanıcıları görünmez elin etkisi ile bir sözcüğün kullanım kurallarını değiştirir, böylece dil kullanıcıları daha sık kullanılan bir anlam üretirler ve bu anlam, dil toplumu içerisinde zamanla yeniden öğrenilir. Biçimsel değişim genellikle kuralların bozulması ve anlam değişimi aracılığıyla oluşur, ayrıca biçimsel değişim görünmez elin etkisi altında kurallara uygun özel dil kullanımı sayesinde anlam belirlemesi olarak ortaya çıkar. Kaynak

***

Yukardaki alıntıya dille ilgili bir araştırma yaparken rastlamıştım. Aslında “görünmez el” başlığı bazı arkadaşlarımın da bildiği özel bir anımı hatırlattığı için dikkatimi çekmişti.  Teorinin ne demek istediğini tam olarak açıklığa kavuşturamasam da bazı tanıdık kokular barındırdığı için günlüğüme not düşmek istedim.

Belki gelecekte bu konuda söyleyeceklerim olabilecektir.

5 Yorumlar

  1. Turan says:

    Bu teori ile Oktay Sinanoglunun öne sürdügü teori arasinda cok fark var. Sibel, sence hangisi daha gercekci?

  2. says:

    Yazıda da belirttiğim gibi buteorinin tam olarak kasdettiğini anlamış değilim (biraz ağız içinde geveleme gibi geldi). Peki Sinanoğlu ne diyor?

  3. Turan says:

    Sinanoglu Türk dilinin yok olmasindan korkuyor. Yazilarinda sürekli Türk dilinin korunmasindan bahsediyor. Yukardaki yazida da görüldügü gibi bir dilin gelismesindeki etkenler cok farklidir ve hangi kelimelerin ne zaman “tutacagi” da bilinemez. Bu olusum ayni YENI seylerin olusumu gibidir. Yeniligi olusturan faktörler bilinmemektedir. Kütlenin hangi asamadan sonra gebelige son verip “dogurma” asamasinda oldugu konusunda bilgi verilemez.

    Sinanogluyu yanlis anlamadiysam eger, o yeni olusumlari üstten belirlemek istiyor. O “haydi hep beraber üniversite yerine evrenkent kelimesini kullanalim” diyor. Yeni olusumlar zannettigi gibi gerceklesmiyor. Nasil olustugu konusuna yukardaki yazi biraz daha genis isik tututyor.

    1. says:

      Türk DilKurumu bunu yapardı eskiden. Fakat emir demiri kesmiyor. Sosyolojik antropolojik olgular çok uzun zamanlarda ve sayılmayacak denli çoklu bir ağ bağlantısı ile değişime uğruyor. Sonuç olarak her ikisine de tam olarak katılmıyorum ikisi de eksik bence.

  4. says:

    rudi keller, dili etkileyen iç ve dış dinamikler dışında dilde değişime yol açan ve esasen bu ikisini de kapsayan bir teoriyi öne sürüyor. o dil değişimini ikiye ayırmıyor, tek bir başlık altında ikisini birden ele alıp bunun(dil değişiminin) sosyolinguistik bir süreç içerisinde meydana geldiğini ileri sürüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir