“Gerçek” alem var mı? Aramakla bulunur mu?

İki sene önce yazmışım bu notu, kalmış öyle kenarda 🙂

Gerçek alem arayışı, her zaman oyun üste oyun diye tarif edebileceğim sonsuz döngüler arasına sıkışmaktan başka bişeye varmaz bence. (Toltec’lerin eski büyücülerinin düştüğü durum buna benzer) Sebebi de gayet basit; gerçek alemi algılayan bir BEN varsayımından hareket ediliyor! Bu, insanın kendine karşı bir oyun kazanması kadar imkansız bir durum (buradaki imkansızlık öylesine kesin ki benim açımdan DJ’nin “bilinemeyen” tanımındaki bilişe eş!
Çok eski bir düşünme pratiğimde şöyle demiş olduğumu hatırlıyorum: siz gidilecek gerçek alemi aramıyorsunuz, BENinizi götürecek yeni bi yer arıyorsunuz!”
Bu sadece oyun üstü oyun olacaktır, başka bi şehre ya da eve taşınmak gibi bişey.
Benim kendi savaşım, gerçek alemi aramanın çoktan dışına düştü! Yapabileceğimin, sadece bir savaşçı gibi yaşayıp gerisine kafa yormama olduğu sonucuna vardım. Bir sonraki adımı merak etmiyorum, bana ne?! Herşeyi ve hiçbişeyi beklerken zevkli uğraşlar edinme halindeyim.

**

Işık hızında olma” kavramını ben çoğu kez, eylemi yaptığımız anda tam bilinçli olmak, eylemin tüm bağlantılarını biliyor olmak diye tarif etmiştim.(bozon vs tam sipinli varlıkların alanı)
Farkındalığı ise, eylemi gerçekleştirdiğimiz an ile onun tüm vechelerini bildiğimiz an arasındaki zaman aralığı olarak tarif ediyorum. Bu aralık kısaldıkça farkındalık ışığı artmaktadır, çünkü ışık hızına yaklaşılmaktadır.
Salınımcıların (takyon evreni)dünyasında olmak sanırım sürprizlere pek yer bırakmıyor.

1 Yorum

  1. turan says:

    BEN diye birşeyin olmadığını anlamamız gerekiyor. Şu sözler çok güzelmiş: “siz gidilecek gerçek alemi aramıyorsunuz, BENinizi götürecek yeni bi yer arıyorsunuz!”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir