Fareli Köyün Kavalcısı

Önce bi masalı dinleyelim sonra sohbetimize geçelim 🙂

Olay örgüsü nasıl başlamış?

Öyle ya da böyle (burada cimrilikten diyor velakin hangi sebeple olursa olsun) KEDİler topluluktan kovulmuş!

Nedir kedinin simgesel değeri?
Çözümlenmesine katkı sunduğum binlerce rüyada, rüya görenler(insanlar) kediyi hemen hep benzer şekilde açılımladı: Bağımsız, nankör, talimatla iş yaptırılamayan, kendini sevdiren, kendine özgü…

Bu söylenenler onların duyması için geri çevirdiğimde bir çoğu bu özelliklerin “dişileri”  andırdığını söyledi 🙂

Demek ki masalda olay örgüsü, dişilerin topluluktan defedilmesi ile başlıyor!

Dişiliği, kadının gözden düşürülmesi ve her insandaki dişi yönün suçlanması ve bünyeden çıkarılması olarak her iki şekilde görelim. Sizce bu işlem dünyada ne zaman başladı?
Bana sanki feodal düzenle başlayıp, giderek tek tanrılı dinlere geçildiğinde şiddetlendi gibi geliyor. Her halikarda bu işlem ANİMİSTİK dönemden çıkışı işaret eder!

Peki bu işlem neden gerekti? Sebep insanların paylaşma sorunu(cimrilik) çekmesinden midir yoksa başka bi şey mi?

Oysa biliriz ki animistik dönem zaten kolektif yaşamlardır, anaerkil ve paylaşımcıdır. Fakat onlar bunu tercih ederek yaşamazlar, bilmeden yaşarlar. Oysa evrimimizde öyle bir an gelir ki, neyi neden yaptığımızın farkına varmamız, kendimizi bilmemiz talep edilmeye başlanır.

Bu talep, en sade tanımlamayla “birey olma” bireyleşme sürecine davettir.

Bireyleşebilmek için, birleşikliği, kendiliğindenliği, paylaşımı, rüyayı, gerçeklik zenginliğini -yani dişilik- reddetmek gerekmektedir.

Eh İşte bu masalda insanın bireyselleşme sürecinin sancılarını görmekteyiz.

Neymiş bu süreçler hadi sizler de dekod işlemine ortak olun, siz söyleyin ben buraya ekleyeyim…

Bütün öyküler, özellikle de zamanları aşan anonim öyküler bünyelerinde insanlık ve hatta dünyanın tüm evrelerini içeren paternler-kalıplar (Jungca söylersek arketipler) taşıyan ulaklar gibidirler. Bunları ayaklarına çiçek tozları bulaşmış arılar gibi görebilirsiniz.

Einstein, kıyameti arıların kaybolmasıyla bağıntılarken, sadece fiziki döllenmeyi kastetmemişti şüphesiz 🙂 Dönüp duran mana kalıplarını görme şansımız kalmaz ise zaten biz öldük, ölüyüz demektir.

Arılar yok olursa, anonim öyküler ve deyişler kaybolmuş demektir. Önce kokusu(mana) kaybolur, sonra dokusu!

K-OKu: Kozmik OKU ve D-OKu: Dünyasal OKU :))))

Bişeyden kokusunu(esans) çıkardığınızda dokusunun nasıl birdenbire kaybolduğunu anlamak için ressam şirine dikkatlice göz atmanızı öneririm.

Masal bunlar diye gülüp geçmek, görmezden gelmek mi istiyorsunuz? Buyrun yapılan geniş bir araştırmaya kulak verin: Bakınız. Çocukların şimdiden %65i kavalcının peşine takıldı gidiyor!

6 Yorumlar

  1. orlando says:

    rabbena, hep bana:)
    vermeme, paylaşmama.
    akitlerine sadık olmama.
    biz, onlar..çocuğa ben olgusunu işleme.
    gibi:)
    çok güzel bir çözümleme olmuş.bildiğimizi sandığımız şeyler hakkında aslında özünde nasıl da cahil olduğumuzu ve düşünme ve sorgulama konusunda sadece bize verilenle yetinen insanlar haline geldiğimizi yeniden anladım.tşk:)

    1. says:

      Çok güzel, teşekkürler Orlando frekansım.
      Bu arada tavuk için de dişi simgesi denir (biçok rüya bunu gösterdi) Kedi ile tavuk arasında büyük benzerlik var simgesel olarak fakat büyük bir fark da var, nedir o sizlerce?
      Bi de ipucu vereyim; kedi şu anki pozisyonu ile değişim geçirmiş hayvanlardan gibi görünüyor! Demek bunların bi önceki hali vardır

  2. İbrahim says:

    Ben olgusunu dişilikten ayrı düşünen biri değildim.Hatta onlarsız bir ben kavramı oluşamayacağı yönünde idi düşüncem.Bunu yıllarca düşündüm onlara ihtiyaç yok diye sıyrılmak lazım mış demek ki 🙂

    1. says:

      ihtiyaç yok diyenler sıyrılabilmiş mi ki? Bu onlara nelere mal oluyor?
      (orlandoya not: İbrahim beyin rüyasına da bi göz atmak isteyebilirsin belki:Denetimli Delilik-İz sürme sanatı)

  3. ibrahim says:

    Aşık olmak ; aslında BEN.i gerçekleştirme eylemlerinin bütünüdür.Bu eylemler bir SON bulmak istiyor..Son olursa dişiliğe olan bağımlılık biter.Değişim veya ben olma başlar..
    Noktayı koymak gerekir aşkta.Bazıları bunu ölüm ile noktalıyor.Neden ?

    1. says:

      Güzel bir saptamada bulunmuşsunuz. Yaratım ve bütünlük kazanma yalnızca aşk ve çocuk (doğanın sentezi) ile değil, kendi kendini dölleyerek de sürdürülebilir, bedenimizde bulunan enerji merkezleri buna imkan sağlıyor, yeter ki aktif hale getirilebilsinler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir