Duvar Sorunsalı

Duvar, perde, paravan gibi olgular hem somut hem de soyut olarak hayatımıza oldukça önemli etkileri olan kavramlar, bu sebeple benim de hep ilgimi çektiler. Atasözlerimiz, masal ve şiirlerimiz de bunların metaforik kullanımlarıyla bir hayli beslenmiştir.

Temelde ayırma ve sınır getirmekle alakalı görünüyor bu bana. Böyle bakınca da varlık alemlerinin göz ardı edilemez bir unsuru olduğu hemen anlaşılıyor. Önce duvarlar/perdeler dikiliyor sonra büyük zahmetlerle yıkılıyor!

Kendim hakkında küçükten beri duvar yıkıcı bir işlev sahibi olduğuma dair saptamalarım var. Ve hatta bunu hiç bilmeyen ama beni yakından tanıyanların da söylediklerine göre elimde bir balyozla dolaşıyor ve hükmü kalmamış duvarları yerle bir ediyormuşum 🙂

Bunlardan en ilgi çekicisi de 3B gerçekliğindeki unutma perdesi denilebilir, çok önemli bir ayıraç doğrusu. Özne sistemini kurmak ve hayali bir çeşitlilik yaratabilmek için muhteşem bir buluş olduğunu söyleyebilirim. Bu perdeyi dikmek kolay olmuş muydu bilmiyorum fakat yıkmanın hiç de kolay olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Duvarın arkasından Nuh’u uyaran Enki’den tutun da, ağlama duvarlarına, korunma setlerine, yargı ve inanç duvarlarına, çin seddine, Berlin duvarı, Hardian duvarı, Vietnam duvarına kadar vs vs… İşte size uzun bir liste:https://tr.wikipedia.org/wiki/Duvarlar_listesi

Bu arada Hücre duvarını ve İSİM ayracını da unutmayalım.Hayat ve ölüm duvarı zaten gidenin geri gelmediği, insanlık tarihinin en büyük muamması! Bence AYNA metaforundan da daha kullanışlı, ne dersiniz?

Düşünsenize bir, eğer hükmü kalmamış duvarlar yıkılamazsa yarın hiç olmuyor, hep ayni günü sonsuzca tekrar ediyorsun, bunun bir filmi vardı hatırlarsanız, Bugün aslında dündü diye, Bill Murray oynamıştı. İnsanın içine fenalık gelir 🙂 Gerçi onun içine aşk meşk serpiştirip işin korkunçluğunu sezdirmiyor yönetmen. Bizim hayatın yönetmeni de aynı taktiği uyguluyor desek abartmış olur muyuz? :)))

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir