Dirseğini bükmeden yemek!

Egonun, hastalığın tasarlanmış “mesajlarına”, yani entelektin oluşturmaya çabaladığı düzen ve yapı değişimlerine kodlanmış enformasyona açıklığı, çatışmanın içinden çıkılmaz bir çıkmaza dönüşmesini engellemeye yarasa da insan organizasyonu bu tür açıklığı olsa olsa güç kılacak bir paradoks üzerine kuruludur. Gerçekten de hasta olduğumuz çoğu zaman, psişe ile bir mesaj taşıyabilecek açık bir diyalogu sürdürmek için enerjimiz, umudumuz ya da ruh halimiz YETERLİ OLMAZ. Bu noktada dostlarımız ve bir doktor ya da terapist zaman zaman ihtiyaç duyduğumuz desteği sunabilir. (Whitmont)

Gerçekten de özellikle çeşitli şifa teknikleriyle çalışan arkadaşlarımız bunu deneyimlemişlerdir ki, hastalık anında mevcut erk düzeyi düşüyor ve kendine dönük bir çalışma yapamaz duruma düşebiliyorsun. İşte bu durumlar rüya görüşmeciliğinde sık sık anlattığım bir meseli hatırlatıyor,hani tanrının verdiği ziyafet ve dirsekleri bükmeden yemek! 🙂 Anladınız siz.
Birbirimizi desteklediğimiz ölçüde şifalanan yaratıklarız biz.

*

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir