Bunu kendime ben yaptım

Dövüs kulübünün ilk kurali, dövüs kulübü hakkinda konusmamaktir.
Walter’a düstügümü söylüyorum.
Bunu kendime ben yaptim.
Prezentasyondan önce, patronumun karsisina oturup, konusmanin neresinde hangi slaytin girecegini ve video gösterisini hangi arada yapmak istedigimi anlatirken, patronum “Sen her hafta sonu kendine ne yapiyorsun böyle?” diye soruyor.
Birkaç yara almadan ölmek istemedigimi ve artik piril piril bir vücuda sahip olmanin önemi olmadigini söylüyorum. Su orijinal kirmizi arabalari görüyor musun, 1955’te ilk satilmaya hazirlandiklari günkü gibiler, ne yazik.
Dövüs kulübünün ikinci kurali, dövüs kulübü hakkinda konusmamaktir.
Ögle yemeginde garson masaniza gelir ve geçen haftaki dövüs kulübünden dolayi gözleri dev bir
pandaninki gibi simsiyahtir. Çünkü onu geçen hafta gördügümüzde kafasi betonla, markette çalisan iki yüz pound’luk bir çocugun dizi arasindaydi ve çocuk garsonun burnuna art arda, tüm çigliklarin içinde kolayca duyulabilecek düz ve sert sesler çikaran yumruklar atiyordu, ta ki garson dur diyebilecek kadar nefes alip, agzindan kan püskürtene kadar.
Garsona hiç bir sey söyleyemezsiniz, çünkü dövüs kulübü sadece dövüs kulübünün basladigi ve bittigi saatler arasinda vardir.
Fotokopi dükkaninda çalisan çocugu bir ay önce görmüssünüzdür ama ya fotokopilere üçlü delik
delmeyi yada kopyalarin arasina renkli seperatör koymayi unutan bu çocuk, dövüs kulübünde kendinden iki kat büyük olan bir muhasebecinin cigerlerindeki havayi bosaltip, onu yumruklariyla bayiltirken, on dakikaligina da olsa, bin tanriydi. Dövüs kulübünün üçüncü kurali, biri dur dediginde veya bayildiginda, bayilmis numarasi yapiyor olsa bile, dövüsün bitmesidir. Bu çocugu her gördügünde, ona ne kadar muhtesem bir dövüs çikardigini söyleyemezsin.
Bir dövüste sadece iki kisi olur. Bir seferde sadece tek dövüs yapilir. Dövüse girerken tisört ve ayakkabilar çikarilir. Dövüs sürmesi gerektigi kadar sürer. Bunlar dövüs kulübünün diger kurallaridir.
Dövüs kulübündeki herifler gerçek hayattaki herifler degildirler. Fotokopi dükkanindaki çocuga çok iyi bir dövüs çikardigini söyleseniz bile, ayni adama konusuyor olmazsiniz.
Benim dövüs kulübündeki halimi, patronum tanimiyor.
Dövüs kulübünde geçen bir geceden sonra, gerçek dünyadaki her seyin sesi kisilir. Seni hiç bir sey kizdirmaz. Sözün kanundur ve diger insanlar bu kanunu ihlal etse veya seni sorgulasa bile, yine de kizmazsin.
Gerçek hayatta ben, gömlek giyen ve kravat takan bir kampanya koordinatörüyüm, agzim kan içinde karanlikta oturmus, patronum Microsoft yetkililerine bir ikon için seçtigi soluk mavi rengi anlatirken, slaytlari degistiriyorum.
Dövüs kulübünün ilk üyeleri Tyler ve bendik.
Bes yillik planimin hayatimla örtüsmedigini fark edip, eve sinirli bir sekilde geldigimde, evimi veya arabami temizlemek bana yeterdi. Günün birinde hiç yara almadan ölüp gidecektim ve geride güzel bir ev ve araba birakacaktim. Ta ki pislik veya yeni sahibi yerlesene kadar. Hiç bir sey duragan degildir.Mona Lisa bile dökülüyor. Dövüs kulübüne kadar agzimdaki dislerin yarisini oynatabilirim. Kendini gelistirmek belki de çözüm degildir.
Tyler hiç bir zaman babasini tanimamisti.
Belki çözüm kendini yok etmektir.
Hala Tyler’la birlikte dövüs kulübüne gidiyoruz. Dövüs kulübü artik bir barin bodrumunda, Cumartesi geceleri bar kapandiktan sonra yapiliyor. Ve her hafta katilan heriflerin sayisi artiyor. Tyler kara betondan yapilmis olan bodrumun tek lambasinin altina geçiyor ve o isigin karanligin içindeki yüz çift gözde parladigini görüyor. Tyler’in ilk söyledigi sey “Dövüs kulübünün ilk kurali, dövüs kulübü hakkinda konusmamaktir” oluyor.

Tyler bagirmaya devam ediyor “Dövüs kulübünün ikinci kurali, dövüs kulübü hakkinda konusmamaktir.”
Ben babami alti yildir taniyordum ama onunla ilgili hiç bir sey hatirlamiyorum. Babam, her alti yilda bir farmil bir kasabada, yeni bir aile kurar. Bu bir aile kurmaktan çok, acente açmaya benzer.
Dövüs kulübünde gördügünüz sey, kadinlar tarafindan yetistirilmis bir erkekler jenerasyonudur.
Erkeklerle dolu bir bodrumun gece yarisi karanliginda, tek lambanin altinda duran Tyler diger kurallari sayiyor: her dövüs için iki erkek, bir seferde bir dövüs, ayakkabi yok, tisört yok, dövüsler sürmesi gerektigi kadar sürer.
“Ve yedinci kural” diye bagiriyor Tyler, “bu sizin dövüs kulübündeki ilk gecenizse, dövüsmek
zorundasiniz.”
Dövüs kulübü, televizyondaki futbol maçi degildir. Dövüs kulübünde, dünyanin dört bir yanindan gelen tanimadiginiz adamlarin birbirini, iki dakikalik gecikme ile uydu yayinindan dövdügünü izlemezsiniz, her on dakikada bir bira reklami çikmaz, ve istasyon aramak için beklemek zorunda degilsinizdir. Dövüs kulübüne gittikten sonra televizyonda futbol izlemek, muhtesem seks yapmak varken, porno izlemeye benzer.
Dövüs kulübü, spor salonuna gitmek, saçinizi ve tirnaklarinizi kestirmek için sebebiniz olmaya baslar.
Gittiginiz spor salonu, erkek gibi görünmeye çalisan heriflerle doludur, sanki erkek gibi görünmeye çalismak bir heykeltiras veya art direktörün söyledigi sekilde görünmekmis gibi.
Tyler’in da dedigi gibi, sufle bile sisirilmis görünür.
Babam hiçbir zaman üniversiteye gitmedigi için, benim üniversiteye gitmem gerçekten çok önemliydi.
Üniversiteden sonra, onu sehirlerarasi aradim ve simdi ne olacak diye sordum.
Babam bilmiyordu.
Kendime bir is bulup, yirmi bes yasima girdigimde, yine sehirlerarasi aradim ve simdi ne olacak diye sordum. Babam yine bilmiyordu, ve evlenmemi söyledi.
Otuz yasinda bir erkegim ve gerçekten çözümün bir kadin olup olmadigini merak ediyorum.
Dövüs kulübünde olanlar, kelimelerle anlatilmaz. Bazi heriflerin her hafta dövüsmeye ihtiyaci vardir. Bu hafta, Tyler kapidan giren ilk elli kisinin içeri alinacagini söylüyor. O kadar.
Geçen hafta, omzunu sivazladigim bir herifle dövüsmek için listeye yazildik. Herif kötü bir hafta geçirmis olmali ki, künde pozisyonunda ellerimi kafamin arkasina bagladi ve dislerim yanagimda bir delik açip, gözüm tamamen kapanip, kanayana kadar suratimi betona vurdu, ve ben ancak dur dedikten sonra yere bakip, suratimin yarisinin kanla çizilmis resmini görebildim.
Tyler’la beraber yerde agzimin çizmis oldugu kanli büyük O harfine ve yerden bize bakan gözümün kisik sekline bakiyorduk, Tyler “Çok iyi.” dedi.
Adamin elini sikip, iyi dövüstü dedim.
“Gelecek haftaya ne dersin?” diye sordu.

Suratimin tüm siskinligine ragmen gülümsemeye çalisip, su halime bak dedim. Gelecek aya ne dersin?
Hiçbir yerde, dövüs kulübünde oldugunuz kadar canli olamazsiniz. Hele bütün gözler üzerinizdeyken, diger herifle birlikte o tek lambanin altina geçtiginiz zaman. Dövüs kulübü kazanmak veya kaybetmekle ilgili degildir. Dövüs kulübü kelimelerle anlatilamaz. Dövüs kulübüne ilk kez gelen bir herifin kiçinin beyaz ekmek dilimi gibi oldugunu görürsünüz. Ayni adami alti ay sonra gördügünüzde, tahtadan oyulmus gibi durur. Bu adam artik her isi yapabilecek kadar güvenmektedir kendine. Dövüs kulübünde de, spor salonlarinda oldugu gibi homurtular ve gürültüler vardir ama dövüs kulübü iyi görünmek için degildir.
Kiliselerde oldugu gibi histerik bagirtilar gelir ve Pazar sabahi uyandiginizda kendinizi kurtarilmis hissedersiniz.
Son dövüsten sonra beni döven adam yerleri silerken, ben de sigorta sirketimi arayip, acile gitmek için ön onay talep ettim. Hastanede Tyler düstügümü söyledi.
Tyler bazen benim adima konusur.
Bunu kendime ben yaptim.
Disarida, günes doguyordu.
Dövüs kulübü hakkinda konusmazsiniz, çünkü Pazar sabahi saat iki ile yedi arasi hariç, dövüs kulübü diye bir sey yoktur.
Dövüs kulübünü ilk buldugumuzda ne Tyler ne de ben hiç kavga etmemistik. Eger hiç kavga
etmediyseniz, merak edersiniz. Caninizin nasil yandigini, baska bir adam karsisinda neler yapabileceginizi merak edersiniz. Tyler’in soracak kadar güven duydugu ilk kisi bendim, ikimizde sarhostuk ve kimsenin umurunda olmayacak bir bardaydik, Tyler “Bana bir iyilik yapmani istiyorum. Bana olanca gücünle vurmani istiyorum.” dedi.
Ben böyle bir sey yapmak istemiyordum ama Tyler tek bir yara bile almadan ölmek istemedigini, sadece profesyonellerin dövüsünü izlemekten sikildigini ve kendi hakkinda daha fazla bilgi sahibi olmak istedigini söyledi.
Kendi kendine zarar vermekten bahsetti.
O zamanlar hayatim tastamam görünüyordu, ve belki de içimizden daha iyisini çikarabilmek için her seyi kirmak gerekiyordu.
Etrafima baktim ve tamam dedim. Tamam ama disaridaki parkta yapacagiz.
Disari çiktik ve Tyler’a yumrugu suratina mi yoksa midesine mi istedigini sordum.
Tyler “Sasirt beni” dedi.
Daha önce hayatimda hiç kimseye vurmadigimi söyledim.
Tyler “O zaman çildir, be adam” dedi.
Gözlerini kapamasini söyledim.

Tyler “Hayir” dedi.
Her erkegin dövüs kulübündeki ilk gecesinde oldugu gibi nefesimi tuttum ve bütün kovboy filmlerinde görmeye alisik oldugumuz sekilde yumrugumu Tyler’in çenesine salladim ve yumrugum Tyler’in boynunun kenarina girdi.
Kahretsin dedim, bu sayilmaz. Bir daha denemek istiyorum.
Tyler “Kesinlikle sayildi.” dedi ve Cumartesi sabahlari yayinlanan çizgi filmlerdeki karton boks eldiveni gibi gögsümün ortasina bam diye geçirdi ve ben bir arabanin üstüne uçtum. Orada öylece durduk, Tyler bogazinin kenarini ovustururken, ben de gögsümü tutuyordum ve daha önce hiç gitmedigimiz bir yere gittigimizi biliyorduk, dahasi çizgi filmlerdeki kedi ve fare gibi hala hayattaydik, ve bunu nereye kadar ilerletip, hala hayatta kalabilecegimizi merak ediyorduk.
“Çok iyi” dedi Tyler.
Tekrar vur bana dedim.
Tyler “Hayir, sen bana vur” dedi.
Ben de vurdum, bir kiz gibi yumrugumu sallayip, tam kulaginin altina indirdim ve Tyler karsilik verdi, pabucunun topugunu mideme geçirdi. Ondan sonra ve daha sonra olanlar kelimelerle tarif edilemez ama bar kapandi, insanlar disari çikti ve etrafimiza toplanip, bagirmaya basladilar.
Tyler’in yerine ben dünyada yolunda gitmeyen her seye el atmaya hazir hissettim kendimi, kirilan yaka dügmeleri ile nükseden temizlik takintim, yüzlerce dolar içerde oldugumu söyleyen bankam, bilgisayarimi
açip, DOS isletim komutlarini karistiran patronum ve isim. Ve, destek gruplarini benden çalan Marla
Singer.
Ilk kavga bittiginde hiçbir problem çözülmüs degildi, ama hiçbir seyin de önemi yoktu.
Ilk kavga ettigimiz gece bir Pazar gecesiydi ve Tyler tüm hafta sonu tiras olmamisti. Tyler’in iki günlük sakallari yüzünden parmaklarimin bogumlari yaniyordu. Park yerinde sirt üstü yatip, sokak isiklarinin arasindan görünen tek yildiza bakarken Tyler’a ne ile dövüstügünü sordum.
Tyler babasi ile dövüstügünü söyledi.
Kendimizi tamamlamak için bir babaya ihtiyacimiz yoktu belki. Dövüs kulübünde kiminle dövüstügünüzün hiçbir kisisel yani yoktur. Dövüsmek için dövüsürsünüz. Dövüs kulübü hakkinda konusmamaniz gerekir ama biz konustuk ve sonraki birkaç hafta boyunca bar kapandiktan sonra park yerinde bulustuk. Havalar soguduktan sonra, baska bir bar bodrumunu kullanabilecegimizi söyledi.
Dövüs kulübü bulustugunda Tyler birlikte kararlastirmis oldugumuz kurallari açiklar. Erkeklerle dolu zeminin bodrum katinin ortasinda ki isik huzmesinin altinda Tyler bagiriyor, “Çogunuz, birileri kurallari bozdugu için buradasiniz. Birileri size dövüs kulübünden bahsetti.”
“Ya dövüs kulübü hakkinda konusmaktan vazgeçin, ya da baska bir dövüs kulübü kurun, çünkü gelecek hafta buraya geldiginizde adinizi listeye ekleyeceksiniz ve sadece listedeki ilk elli kisi içeri girebilecek.
Eger içeri girebilirseniz, ve eger dövüsmek isterseniz, hemen dövüse baslayacaksiniz. Eger dövüsmek istemiyorsaniz, evinizde oturun, çünkü dövüsmek isteyenler var.” diyor Tyler.

“Eger bu dövüs kulübünde ilk gecenizse,” Tyler bagiriyor, “dövüsmek zorundasiniz.”
Birçok erkek dövüs kulübüne gelir çünkü dövüsmekten çok korktugu bir sey vardir. Birkaç dövüsten sonra korku oldukça hafifler.
Bir sürü yakin arkadas dövüs kulübünde ilk kez karsilasir. Artik toplantilara veya konferanslara gittigimde, konferans masalarinda yüzler görüyorum, muhasebeciler, yöneticiler yada avukatlar bandajlarin altindaki kirik burunlari veya gözlerinin altindaki kirik dikisler veya simsiki tutturulmus çeneleriyle her yerde bitiveriyorlar. Bunlar, karar verme zamani gelene kadar dinleyen sessiz genç adamlar. Baslarimizi egerek selamlasiyoruz.
Sonra patronum bana bu kadar çok adami nasil taniyabildigimi soruyor.
Patronum, is camiasinda gün geçtikçe daha az centilmen kaldigini ve eskiyalarin arttigini söylüyor.

Dövüş Kulubü- (orijinal adı Fight Club), Chuck Palahniuk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir