Bilim-Kurgu ve Fantastik kurgular konusuna devam

Bilim kurgu çok çeşitli alt türleri ve temaları içerdiğinden tanımını yapmak zordur. Yazar ve editör Damon Knight “bilim kurgu söylediğimiz zaman gösterdiğimiz şeydir.” demiştir. Yazar Mark C. Glassy tarafından yapılan bir tanımlama bilim kurgu tanımını pornografiye benzetir:”onun ne olduğunu bilmezsiniz ama onu görünce tanırsınız.”. Vladimir Nabokov eğer tanımlamalarımızı çok dikkatli yaparsak William Shakespeare’in The Tempest adlı oyununun bilim kurgu olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemiştir.

img_20161003_092441

Bilim kurgu yazarı Robert A. Heinlein’e göre bilim kurgunun kısa ve kullanışlı bir tanımı: ” gelecekteki olası olaylar hakkında, tamamen, gerçek dünya, geçmiş ve gelecek ile ilgili yeterli bilgiye, doğa ve bilimsel yöntemin tam olarak anlaşılmasına dayalı gerçekçi kurgular” dır. Rod Serling’in tanımı şöyledir: “Fantastik imkânsız’ın olası yapılmasıdır. Bilim kurgu ise olanaksız’ın mümkün kılınmasıdır.” Lester Del Rey ise şöyle yazar: ” Sadık bir hayranı bile bilim kurgunun ne olduğunu açıklamakta zorlanır,tam ve tatminkar bir açıklamasının olmaması ise bilim kurgunun kolayca tanımlanabilecek sınırlarının olmamasındandır.

Bilim kurgu bir yandan gelişmeyi ve gelecekteki teknolojileri eleştirirken, bir yandan da yeni fikirler ve yeni teknolojiler oluşturur. Bu konu bilimsel çevrelerden ziyade edebi ve sosyolojik olarak tartışılmıştır. Sinema ve medya kuramcısı Vivian Sobchack bilim kurgu filmi ile teknolojik hayal gücü arasındaki diyaloğu dikkatle gözden geçirir. Teknoloji sanatçıların kurgusal konuları betimlemesine etki etmez ancak kurgusal dünya hayal gücünü genişleterek bilime katkıda bulunur. Bilim kurgu’nun ilk yıllarında Arthur C. Clarke gibi yazarlarla daha yaygın olmakla birlikte, Michael Crichton gibi yeni yazarlar halihazırda olanaksız olan teknolojileri gerçeklenmeye çok yaklaştıracak yollar bulabilmektedir. Nanoteknoloji alanında bu, Ottawa Üniversitesi profesörü José Lopez’in “Bridging the Gaps: Science Fiction in Nanotechnology” adlı makalesinde belgelenmiştir. Lopez, kurgusal evrenlerin teorik önermeleriyle bilimsel nanoteknoloji operasyonlarını ilişkilendirmiştir.

Yazarlar ve film yapımcıları geniş bir fikirler yelpazesinde eserler verirler ancak pazarlamacılar ve sanat eleştirmenleri bu edebi ve görsel çalışmaları farklı kategorilere ya da türler ve alt-türlere ayırmak eğilimindedirler. Bazı çalışmalar birden fazla tanımlanmış türe tekabül ettiğinden, diğerleri tanımlanmış türlerin dışında ya da arasında kalabildiğinden, ayrıca pazarlamacıların tür tanımlamaları ile edebi eleştirmenlerinki arasında ciddi farklılıklar olmasından ötürü, bu işlem pek kolay olmamaktadır.

Fantastik edebiyat bilim kurgu ile yakından ilişkilidir. Pek çok yazar her iki türde de eserler vermiştir, hatta Anne McCaffrey ve Marion Zimmer Bradley gibi yazarların iki türün ortasına denk düşen eserleri de vardır. Yazarların kurduğu profesyonel organizasyonun adı “Science Fiction and Fantasy Writers of America” (SFWA), yani “Amerikan Bilim kurgu ve Fantastik Edebiyat Yazarları Birliği”‘dir. Bilim kurgu kongreleri fantastik edebiyat konularını düzenli olarak gündemlerine alırlar.

J. K. Rowling gibi fantastik edebiyat yazarları bilim kurgu alanındaki en büyük ödül Hugo Ödülüne layık görülmüştür. Bazı çalışmalar alt-türler arasında kesin sınırlar çizmenin ne kadar zor olduğunu göztermesine rağmen yazarlar ve okuyucular çoğunlukla fantastik edebiyat ve bilim kurgu yu birbirinden ayırırlar. Genel anlamda bilim kurgu birgün gerçekleşme olasılığı olan şeyleri anlatırken fantastik edebiyat özünde olanaksız olan şeylerden bahseder. Büyü ve mitoloji fantastik edebiyatın popüler konularıdır. Bazı öyküler aslında bilim kurgu türünde olmasına rağmen fantastik ögeler içerir. Bilimsel fantezi terimi zaman zaman bu tür çalışmaları anlatmak için kullanılır.

Robert J. Sawyer’a göre “Bilim kurgu ve gizemcilik arasında büyük bir uzlaşma vardır. İkisi de bulmaca çözmeyi teşvik eder ve akla yatkın hikâyeler gerektirirler.” Isaac Asimov, Walter Mosley ve diğer yazarlar bilim kurgu eserlerinde gizemci ögelere yer vemişler ya da tam tersine gizemci eserlerinde bilim kurgu ögelerine yer vermişlerdir.

Bir ülkede bilimsel bir yeniliğin ve ardı ardına inovasyonların yaşanması için öncelikle toplumda birilerinin bunları hayal etmesi gerekir ve ardından bilimsel metodoloji takip edilerek araştırmalar sürdürülür ve bir sonuca ulaşılır ya da ulaşılmaz. Burada asıl önemli konu hayal edebilmektir. Bir toplum hayal etme becerisini yitirmişse o toplumdan insanlık medeniyetine büyük katkılar yapmasını bekleyemezsiniz. Bilim kurgu, fantastik gibi edebiyat türleri tam bu noktada devreye girerek hayal gücümüzün sınırlarını genişletir. Bize koşup oynayabileceğimiz yeni yeşil alanlar yaratır. Eğer Jules Verne 1865 yılında “Ay’a Seyahat” i yazmamış olsaydı ABD yine Ay’a giderdi belki ancak sizi temin ederim bu daha uzun bir zaman alırdı. Jules Verne toplumun ileri gelenlerinden biri olarak bir düş kurdu, bunu insanlarla paylaştı ve onu okuyan her çocuğun zihninde bir hedef yarattı. ABD’li her çocuk o kitabı bitirdikten sonra kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı ve orada bir ışık kütlesinden fazlasını gördü. Toplumsal bir amaç vardı orada. “Günün birinde Ay’a gidebilme düşüncesi” Amerikan toplumunun zihninde tohumlaştı ve yeşerdi ve eminim ki Apollo görevini yürüten bilim adamlarından pek çoğu küçükken o kitabı okumuştu.

Bilim kurguyu güzel yapan tek şey hayal gücümüzü geliştirmesi değildir. Bilim kurgu, felsefe gibi alanlardan güç alır. Dünyaca ünlü bilim kurgu yazarları eserlerinde hep felsefi tartışmalara ve psikanalizlere başvurarak hikayeyi sürdürürler. Bu açıdan psikoloji bilimiyle de dirsek teması vardır. Bu felsefi tartışmalar çok değerlidir. Bugünün dünyasına, geleceğin dünyasına yönelik bu tartışmalar toplumlar için ayna görevi görür. Kendimize, yanımızdaki insanlara bakışımızı yeniden değerlendiririz. Örneğin Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’ını okurken sansürlerle ve yakılan kitaplarla dolu distopik geleceğe bakarken aslında kendi toplumunuza dair dersler çıkartabilirsiniz. Çünkü yazar olması hiç de zor olmayan muhtemel bir gelecek yansıması yaratmış olur. Huxley’nin Cesur Yeni Dünya’sını okurken ideal toplum yaratma kaygısının aslında insanlığı hangi noktalara sürüklediğini görerek dehşete kapılırsınız ve demokratik ama zayıf yanları da olan bir toplumda yaşamayı, ideal ve makine düzeninde işleyen bir toplumda yaşamaya tercih edersiniz. Bu gibi felsefi ve politik tartışmalar içeren kitaplar kuşkusuz beyin kıvrımlarımız için büyük yararlara sahiptir.

Türkiye’de bilim kurgu yeterince okunmuyor ve bu alanda yeterince yazınsal çalışma yayınlanmıyor. Neden diye düşündüğümüzde bu türler kendi kültürümüzden kopukmuş gibi gösterilmek isteniyor. Bilim kurgu aslında milletlerin kökenine ve geleneksel kültürlerine bağı en sınırlı olan türdür çünkü tartışması tüm insanlık medeniyetini merkeze alır ve hedefleri hep evrensel boyuttadır. İnsanlarla konuştuğumda “zaman yolculuğu yapan bir Ahmet veya Bahtiyar isimli biri” düşüncesi “zaman yolculuğu yapan bir Marty Mcfly” a göre daha soğuk geldiğini söylüyorlar. Bu bir nebze olsun anlaşılabilir. Ama benim de söylemek istediğim Ahmetler ya da Bahtiyarlar illa ki zaman yolculuğu yapmak ya da ellerine lazer silahları almak zorunda değiller. Daha felsefi daha farklı pencerelerde ele alıp kendi toplumuzda da merak uyandıracak yazınsal yapıtlar ortaya koyabiliriz.

Benim kitapların çoğu, Sırıtkan Kırmızı Ay ve Laniakea başta olmak üzere bu bariyeri aşmak için 1999 yılından beri mücadele veriyor. Hatta bu konuda Ölümsüz Öyküler Yayımevi girişimimizi hatırlayanlar olacaktır.

Birkaç yıl önce ülkenin önemli yönetmenlerinden Mustafa Altıoklar’ın bir röportajını dinlemiştim. Türk sineması üzerine yapılan röportajda spiker Altıoklar’a “Neden bizim sinemamızda kaliteli bilim kurgu – fantastik filmler çekilmiyor?” sorusunu yöneltmişti.  Altıoklar öncelikle bütçe sorunlarına dikkat çektikten sonra “Aman boşverin o türde film de çekmeyiverelim” gibi bir ifade kullanmıştı. Bu ” yapması zor- boşverelim” bakış açısına katılmam mümkün değil ve bu bakış açısıyla Türk Sineması GELİŞEMEZ. İlla ki büyük bütçeler yatırmak zorunda değiliz. Bütçeleri kısıtlı tutup içeriğe, senaryoya odaklanarak büyük projeler yapılabilir. Bilim kurgu filmi yapmayalım demekse, olsa olsa tembellik olur.

Derleyen Sibel Atasoy

Kaynaklar:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Bilim_kurgu

http://www.sosyaldusunce.com/turkiyede-bilim-kurgu-ve-fantastik-edebiyata-bakis/

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir