Asimov’un incisi-1

Merak ediyorum;
Don Elkins, bilimkurgu sever miydi? Kendi gibi bir bilim adamı olan Asimov’u okur muydu?
Ya da Asimov, gizlice spiritüel yayınları takip ediyor muydu, Don elkins’in tarafsızlığına güvenip Ra Bilgilerini baştan beri okumuş muydu?
Her ikisi de hayatta olmadığına öre bu soruları ancak onları çok yakından tanıyanlar cevaplıyabilir (maalesef)
Asimov otuz yıl aradan sonra Vakıf dizisine Vakfın Sınırı isimli kitapla devam etmeye karar verdi, kitap 1982 yılında yayımlandı. Kitabın ilk 400 sayfası doğal olarak otuz yıl önce yazılmış ilk üç kitabın hatırlatılmasına ayrılmıştı (ara vermeden okuyanlar için biraz gereksiz tekrar oluyor haliyle), derken Asimov 440. cı sayfalarda istridyeyi açar ve inciyi ortaya çıkarır! (aradaki otuz yılda boş durmamış bir sürü güzel kitap yanında bir de robot dizisini yazmıştır).

Söz konusu inci’nin ne olduğunu söylemeyeceğim (henüz okumayanlara haksızlık olmasın) ancak üst uzay sıçramaları yaparken onun iki seçenekli Aristo mantığından tamamen sıyrılıp üçüncü bir olasılığı keşfettiğini söylemek umarım haddimi aşmak olmuyordur.
Herhalde bu konuda daha yazacağımdır ama şimdilik sadece onun çok nazik biri olduğunu söyleyeceğim (ve hala kadınlara karşı çekimser)

4 Yorumlar

  1. Hightech says:

    Bilimkurgu konusu çok önemli bir konu hatta diyebilirimki Türkiye de benim kadar seven
    ve hepsini okuyan kimse yoktur 1950 lerde Çağlayan yayınlarından çıkan bilimkurgu
    dizisiyle başladı. Daha önceleride Flash Gordon ( Baytekin ) bazı gazetelerde serial
    olarak yayınlanmaktaydı. Asimovun en iyi eseri Foundation serisi olup şu an bile forumlarda sorulan
    yaşadığı yer sorusuna Trantor Galaktik imparatorluk başkenti diye yazmışlığım vardır.
    Asimov un robot serilerini bir türlü sevemedim ama bağımsız romanlarını sevmemek
    kabil değil.Şimdiye kadar ıskalayıp okuyamadığım nadir romanlardan biri Hecchee destanı
    ( Frederik Pohl ) bir türlü elime geçmedi. Sonraları bir sürü yayınevi bilimkurgu yayınladı.
    Türk yazarlarından bilimkurgu olurmu dersek ben olmaz derim. Bilimkurgu yazarken
    yazanda yüksek idrak şarttır. oda memleketimizde en çok bulunan birşey.
    Akademik hayatımda yüzlerce hoca arkadaşım oldu ama hiçbiri bilimkurgu okumuyor. Hepsi bilimkurgu dan nefret ediyor.
    Bence Don elkins kesinlikle bilimkurgu severdi ve zaten hayatı bilimkurguydu. ( Ra )
    ama asımov Ra yı okumuşmudur dersek adam hayatın esiri olmuş durumdaydı .
    Roman yazmaktan bir şey okuduğunu sanmıyorum.
    Benim 10 numaralık bilim kurgu favorilerim ( Asimov u bile yeterli bulmayan biri için )
    Stargate filmi SG1 dizisi birazcık SG Atlantis ( Bazı kısımları ) . Babylon 5 ve birazda
    Farscape. Bunlarda ( görebilenler için ) çok derin felsefe yüklü. seyrederken İnanılmaz
    haz veriyor.

    1. says:

      Hiçi destanı gerçekten de çok güzeldir, 3 cilt. İnsanı hayrete düşüren bir kurgu ve sunumdur, bende var.
      Benim romanlarımın da polisiye havası içine mutlaka bilimkurgu sızmıştır, belki o sebeple eleştirmenler hangi tür olduklarına dair kesin sınıflama yapamadılar. Şu anda yazmakta olduğum ise sanırım tam bilimkurgu oluyor, uzun soluklu bir seri olacak gibi de görünüyor.
      Geçen gece Coherence diye bi film izledim (bir okuyucum haber vermişti Sırıtkan Kırmızı AY’dan alıntılanmış diye), hakikaten de konu içerik olarak andırıyor, ben o kitabı 1999’da yazmıştım ve aradan geçen bu onbeş senede dünya çağ atladı ve yine de aynı konunun (paralel gerçeklikler) açılımı yapılmaya çalışılıyor ve Coherence iyi bi deneme olmakla birlikte benimki kadar sahici olmamış. O kitabı okuyan insanların “bu gerçekten oldu mu!” diye çığlıklarla beni aramaları hala aklımdadır 🙂

  2. Hightech says:

    Sizin farkındalık düzeyiniz çok yüksek ve eskilerden beri bilimkurgu okuyorsanız güzel
    bilimkurgu eserleri yaratabilirsiniz ama geçiş biraz sancılı olabilir. Diğerbir konuda
    benim eserimden alıntılanmıştır diye düşünmeyin çünkü birçok teorimden birindede
    geçen gün TV de bir felsefeci Plato nun en önemli teorilerinden birinden bahsetti kio benim
    teorimdi vede tek farkımız Plato izdüşüm demiş ben yansımalar demişim ben hayatımda
    basit olur diyerek Plato okumamışım. ama teori aynı demekki hepimiz aynı merkezi kütüphaneden faydalanıyoruz. Eger o fikri idrak edebiliyorsanız idrak edebildiğiniz kadarı
    artık sizin fikrinizdır.
    Sevgiler saygılar.

    1. says:

      Tabi fikirler, ilhamlar konusunda aynen öyle düşünüyorum. Hatta çoğu kez yazmadığım ilhamların bi süre sonra başkası çoğu kez bir amerikalı tarafından yazıldığını ya da filme çekildiğini görürüm yıllardır, gülerim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir