A Love Symphony

Bahçelerin arasından şu anda
Çiçeklerin konuştuğunu duydum,
Beyaz gül senin kaşlarını anlattı,
Kırmızı gül senin yanaklarını;
Zambak eğilmiş başını,
Hepsi en güzel halinde baktı ve dedi ki
Sen daha güzelsin.

Ormana içlerine gittim,
Ve vahşi kuşların ötüşünü duydum
Sen ne kadar tatlıydın; diye şakıdılar,
Cıvıldadılar; öttüler aynı şeyi.
Ardıç, karatavuk, ketenkuşu, duraksamadan,
Nakarat tekrarladı,
Ve tekrar başladı çünkü
Sen daha tatlıydın.

Ve sonra denize gittim,
Ve onun da çağladığını duydum,
Kadim bir gizemin bir parçası,
Senden ve benden yapılma.
Kaç bin yıl önce
Seni sevdim, ve sen çok tatlıydın-
Daha kalamazdım, ve böylece
Tekrar ayağına kaçtım.

Çeviri Aydın Sakar

Along the garden ways just now
I heard the flowers speak;
The white rose told me of your brow,
The red rose of your cheek;
The lily of your bended head,
The bindweed of your hair:
Each looked its loveliest and said
You were more fair.

I went into the wood anon,
And heard the wild birds sing
How sweet you were; they warbled on,
Piped, trilled the self-same thing.
Thrush, blackbird, linnet, without pause,
The burden did repeat,
And still began again because
You were more sweet.

And then I went down to the sea,
And heard it murmuring too,
Part of an ancient mystery,
All made of me and you.
How many a thousand years ago
I loved, and you were sweet–
Longer I could not stay, and so
I fled back to your feet.

Arthur William Edgar O’Shaughnessy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir