Placebo etkisi-günlükten

İlaçların çoğunun etkisi psikolojik
O çok güvendiğimiz ilaçların etkisi nasıl ölçülüyor? Klinik araştırmalarla. Klinik araştırmalar nasıl yapılıyor? şikayeti olan gönüllü hastalar denek olarak kullanılıyor. Nasıl kullanılıyor? En güvenilir araştırma yöntemi olan double blind yani çift kör yöntemi ile araştırma yapılarak. Nedir çift kör yöntemi? Hem hasta hem de ilacın sonucunu gözlemleyen araştırıcı hastanın hangi ilacı kullandığını bilmez… Hastalar rastgele iki guruba ayrılır. Hastaların bir kısmına gerçek ilaç, diğer kısmına PLACEBO denilen boş ilaç, yani içinde etki maddesi olmayan benzer bir hap verilir. Sonuçlar ilaç lehine istatistiki olarak anlamlı çıkarsa “ilaç etkilidir” denir. Yani birinci gurupta 100 hastadan 50’si, ikinci gurupta 30’u iyileşmişse ve bu fark istatistiki olarak anlamlıysa ilaç etkili kabul edilir. şimdi buradaki anahtar sorular;
Bir; neden ilaç her hastayı iyileştirmiyor.
İki; nasıl oluyor da içinde hiçbir şey olmayan boş bir ilaç, 30 hastayı iyi ediyor?.
Üç; araştırıcı gerçekten kör mü?

Op. Dr. Bülent Uran
Kadın Hast. ve Doğum Uzmanı – Fethiye

Yazının tamamı için:

http://www.irenbe.com.tr/dergi/?op=alanv&olay=0&ID=220

Komedi!

Yani işin ilaç kısmı epeyce şaibelidir. Yazının sahibi doktor beyi kutluyorum.

Fakat benim üzerinde durmak istediğim daha genel plasebo etkisi.

Hepimiz biliyoruz ki, bu oyunun içinde (herşeyi) var eden/yok eden zihnimizdir. Canlı/cansız her objeye onu O yapan anlamı biz yüklüyoruz. Bunları bilinçsizce yapmamız ne büyük şansızlık!

Aslında ana okulu bile geç, daha ana kucağında başlayan eğitimin, ergenlik çağına kadar devam eden tüm uzantısında, zihnimizin VAR EDİCİ özelliğini kullanmayı öğrenmeli/öğretmeliydik.

Komik olan şu; biz bunu öğrenmediğimizde uygulamıyor olsak büyük sorun olmazdı! Oysa biz bunu, yaptığımızı bilmeden yapıyoruz. Yani bilmeden yarattığımız putların oyuncağı oluyoruz.

Teklifim gayet basit; madem zaten yapıyoruz bari bilerek yapalım!

Geçen gün annemin balkonundan dalgın dalgın dışarıyı seyrediyordum (evin içinde sigara içmeyeyim diye), apartmanın önünden bir otobüs geçiyordu ve onun, çevresinde titreşen bir çizgi ile kaplanmış olduğunu gördüm! Önce şaşırdım. Sonra aydım!!!

Otobüsü dıştan bir çerçeve ile kaplamış olan o saydam tabaka/muhafaza onu var eden düşünceydi! Önce o yapılmıştı; birileri onu hayalinde tasarlamıştı. Ve sonra o otobüs katılaşmış enerji olarak kendi yerine oturmuştu. O saydam muhafazayı oradan çekip alabilsem otobüsün aniden gözden kaybolacağından EMİN oldum.

Adeta şok geçirmiştim.

Sonra bu deneyim üzerine ara ara düşündüm.

O muhafazayı oraya koymuş olan insanlığın iradesine hayran oldum. Ve o çok güçlüydü; çünkü o hayalin tuğla tuğla yükselmesini sağlamış bir insan ordusu vardı. Onların her biri kendinden önceki son tuğlaya kadar olan tasarıma inanmıştı, onaylayarak kendinden önceki binlercesini onurlandırmıştı.

Onu oradan çekip almak neredeyse mümkün değil (güçlü bi büyücü için zor olamayabilir belki).

Asıl farkettiğim şu oldu;

Maddi objeleri, yine madde ortamında değiştirmek imkansızdı. Onları değiştirmek için düş dünyasına, yani ilk yapıldıkları yere nüfuz etmek gerekiyordu.

Ben zaten hep bunu yapıyordum! (ama ne yaptığımı bilmeden)
Çalışmalarımı bu yöne kaydırmayı belli belirsiz aklımdan geçirdiğimi hatırlıyorum.

Ve hemen bir gün sonra genç bi arkadaşla tanıştım. Aura görüyor, doğal şifacı, aynı anda bikaç yerde birden olabiliyor!

O cici kız, az önce anlattığım aymamın bi hediyesi olarak geldi bana. Kendimi kutluyorum. (hep azarlayacak değilim ya!)

Gerçekten çok hoş şeyler oluyo…

Yeniden placebo ilaca dönecek olursak da hoş şeyler üretiyoruz.

Bir kere araştırma sonuçlarını yazan gözlemcilerin hangi guruba ilacın hangisine placebo ilacın verildiğini bilmemesine imkan yok! Yani durumda belki gerçekten de double blind olmalıydı ama muhtemelen (suçlayıcı oluyorum belki) sadece tek kör var! O da hastalar!

Eğer bu şüphelerimde haklıysam, o zaman gerçekliğin oluşmasında ikici inanç etkeni devreye giriyor; araştırmacının beklentisi!!! Yani verilen ilacın hastalığı iyi edeceğine dair hastada oluşan placebo etkisinin aynısı gözlemcide de oluştuğundan, placebo ilaç verilenler 30, ilaç verilenler 2X30 kişi çıkacaktır. Ufak farklılıklar oyunu bozmaz!

Malum, gerçekliğin mükemmel doğası bilinçli gözlemcinin katılımını bekler. (Kuantum fiziğinin ana teması)

Buraya kadarını hallettim de geriye kalan 40 kişi ne oluyor?!!!

Söz konusu bakiye (hiç iyileşmeyen 40 kişilik gurup) muhtemelen hastalığa inancı olanlar gurubudur! 🙂

Ocak 2006. Günlükten

Anasının Karnından Dizisi

1 Yorum

  1. Turan says:

    Bence ilginc olan sey düsüncenin neyi etkileyip de hastalari iyilestirmesidir. Bilinmeyen bir güc bazi hücrelerle irtibata giriyor ve eski, hastaliktan önceki durumlarini aliyorlar. Eger bu mekanizma gercekten bilinmis olsaydi, ilac yerine o etkilememiz gereken “merkezleri” etkileyip hastalari iyi edebilirdik. Placebo etkisinin mutluluk hormonu diye de bilinen dopamin ve serotonin hormonlari ile ne alakasi var? Veya stres hormonu oxitocin ile ne alakasi var? Sürekli mutasyona ugrayan vücudumuzdaki hücreler neden bazi insanlarda onariliyor, bazilarinda onarilmiyor? Bu gibi sorulara cözüm aramak gerekli diye düsünüyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir