Sonsuzluğun niyeti

“Büyücü olmak, hayal edilemeyecek şeyleri olabilir kılacak bir farkındalık düzeyine erişmek demektir. Büyücülerin eylemleri sadece soyut olan, insani özellikler taşımayan alemdedir. Büyücüler sıradan insanların arayışlarıyla hiç ilgisi olmayan bir amaca ulaşmak için mücadele verirler. Büyücülerin emelleri, sonsuzluğa erişmek ve onun bilincine varmaktır.”

Büyücülerin üstünlüğüne ilişkin en can alıcı noktayı ortaya koyuyor Don juan. Tüm insanları, enerjiyi doğrudan görebilecek farkındalığa genel anlamda sahip olanlar, büyücüleri ise enerjiyi doğrudan gördüğünün düşünsel düzeyde bilincinde olan yegane insanlar olarak sınıflandırıyor. Farkındalığı “enerji”, enerjiyi de asla durağan olmayan daima kendiliğinden devinen sürekli bir akış olarak tanımlıyor.

Kişi bir kez büyücülük yolundaki o eşiği geçtiği zaman artık başına gelen hiçbir şeyin kendi etkinlik alanında kalmadığını, sonsuzluk aleminin sınırları içine girdiğini açıklıyor. Arizonadaki ilk karşılaşmalarında her ikisinin de o eşiği geçtiğini söylüyor.

Niyet konusundan bahsediyor daha sonra. “seninle beni bir araya getiren sonsuzluğun niyetiydi” diyor. “Sonsuzluğunun niyetinin ne olduğunu saptamak imkansız, ancak o orada, senin ve benim olduğum kadar gerçek. Büyücüler ona havadaki ürperti derler. Büyücülerin avantajı havadaki ürpertinin var olduğunu bilmeleri ve fazla gürültü patırtı etmeden ona boyun eğmeleridir. Büyücüler için kafa yormak, merak etmek, tahminler yürütmek yoktur. Ellerindeki tek olasılığın sonsuzluğun niyeti ile birleşmek olduğunu bilir ve sadece bunu yaparlar.”

Tüm insanları enerjiyi doğrudan görebilecek farkındalığa sahip olduklarını söylüyor DJ, bu bana ilginç geldi, aslında benim düşüncemle tam örtüştü. Çocuklukta bariz olarak görülen şeyler Dünyanın Olması tarafında baskılandığı için biz buna son yıllarda sezgisel algılama diyoruz sanırım. Örneğin gençlik dönemlerim ve sonrasında uzunca bir süre ben sezgisel algılarımı kendi peşin hükmüm sanarak yererdim. Kaç defa kendime sezgilerim sebebiyle ceza vermiştim! Komik geliyo kulağa değil mi?

2 Yorumlar

  1. nurten says:

    selam,
    Bütüne bağlanma bir süreç gerektirir(zaman boyutunda)Bu süreç te önemli olan :bilgi ,değerlendirme,mutlak olanı algılama,değişim.(şu an bulunduğumuz boyuta göre)Değişim gerçekleştiğinde mutlak olana yolculuk başlar.(GENİŞLEME,BİRLEŞME,BÜTÜNLEŞME).
    Her düzlem farklı bireysellik oluşturur.Her düzlemdeki rol (YOĞUNLUK)farklıdır.
    BİREYSELLİK(kendini farketme)BÜTÜNSELLİK(birleşme)BİREYSELLİK(ortamdaki rolümüz:EYLEM):DEĞİŞİM,DÖNGÜSÜ VE DEVAMLILIK:SONSUZLUK.

    SONSUZLUK İÇİNDE :SONSUZ SINIRLAR(BİTİŞ VE BAŞLANGIÇLAR)VARDIR……

    HER BİR çerçevede BİREYSELLİK (farkında olmadan bütünün hizmetindeyiz)
    BÜTÜNSELLİK (nirvana,huşu ,haz ,benliğin yok olması,sonsuz enerji)
    BİREYSELLİK (farkında olarak bütünü yönlendirme,değişimi,farklılığı,yeni olanı yaratma !!!!!)
    Bu farkında olup yaratma eylemi bir bilinç sıçraması gerektirir.

    sevgiyle,nurten

  2. says:

    “BİREYSELLİK (farkında olarak bütünü yönlendirme,değişimi,farklılığı,yeni olanı yaratma !!!!!)”
    Diyorsunuz, bu konuda size sormak istediğim bir şey var:
    Farkında olarak bireysellik, teammüden yaratı, ya da yönlendirme işlemi midir?
    Yoksa, sadece yaptıklarının bütüne hizmet ettiğinin bilinci midir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir