Hangi yıldızın hangisi olduğunu hiç ezberleyemesem de onları titiz bir göz hapsine almışımdır, nedense?! Yerli yerinde dursunlar da gecenin göğünde, bu bana güven veriyor.
**
Annem de “toz”ları ve ayrık otlarını sıkı bir gözleme almıştır, nerde ve ne zaman görülürlerse hemen haklarından gelinir. Onu anlayabiliyorum, o bir düzen aşığı! Bu kaotik malzemeler bi anlığına ortadan yok olduğunda annemin duyduğu o saf-pür sevinci ben de hissederim bazen. O hep hissediyor çünkü aşık.
**
Ama babamı da anlıyabiliyordum; çünkü o der ki her an toz yağıyor o halde temizlemeye ne gerek var! O bir anlık temizlikle tatmin olmayanlardan, sonsuz ca süremeyecek bişey onu kederlere ve şüphelere gark ediyor.
**
Ya siz sevinçten mi kederden mi yanasınız?
**
Yıldız ve toz, YILDIZ TOZUnda mükemmelen birleşir. Bunu Neil Gaiman yaptı! A tabi bir de Philip Pullman var, bir diğer hayranı olduğum ingiliz yazar; o da Karanlık madde üçlemesinde TOZları inceledi.
**
Felsefi ve spiritüel kaynaklar da ikide birde tozlardan bahseder! Sonunda toz olacağımızdan! Ve belki zaten toz olduğumuzdan 🙂
T-OZ, Oz büyücelerini de anımsatmıyor değil hani ve tabi tüm zamanları altın tozu hikayelerini
**
Batı’da toz pek bulamazsın, Güneyde ise onlar daha ilkseldir yani KUMdurlar henüz. Kum inceldikçe toz olur. Hatta öylesine incelir ki, belki ışık olur!
**
Tozlar, güneş ışığı vurduğunda nasıl da parlar ve neşeyle raks ederler havada 🙂